BURSA (AA) - Bursa'da yaşayan ve 1973'te askerlik görevine Isparta'nın Eğirdir ilçesinde başlayan Yandaş, aldığı komando eğitiminin ardından Kayseri'deki 1. Komando Tugayına (Hava İndirme Tugayı) gönderildi.
Burada da 2 ay paraşüt eğitimi gören Yandaş, 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs'a giden birlikte yer aldı.
Yaklaşık 7 ay Kıbrıs'ta kalan ve tezkeresini de burada alan Salih Yandaş, Kıbrıs Barış Harekatı'nda Kıbrıs Türklerinin haklarını savunmanın mutluluğunu yaşıyor.
Gazi Salih Yandaş, göğsünün bir tarafında kendisinin, diğer tarafında da dedesinin gazilik madalyasını gururla taşıyor.
Yandaş, AA muhabirine, Kıbrıs Barış Harekatı'nın öncesinde oraya gideceklerinden hiç haberlerinin olmadığını söyledi.
Paraşütçü komando onbaşı olarak görev yaptığını belirten Yandaş, "19 Temmuz 1974 Cuma günü öğle yemeği yedik. Öğle yemeğinden sonra Tugay Komutanı bizi topladı. 'Çocuklar Kıbrıs'a gideceğiz. Kıbrıs'taki Türklerin haklarını savunmaya gidiyoruz.' dedi." ifadesini kullandı.
Ardından hazırlıklara başladıklarını aktaran Yandaş, şöyle konuştu:
"Komutanlardan bir tanesi 'Çocuklar herkes ailesine bir şeyler yazsın. Gidiş var, dönüş yok.' dedi. Biz de iki satır bir şeyler yazdık. Sonra sabah oldu. Sabah araçlar geldi, hocalar geldi. Tekbirlerle bizi Erkilet Havaalanı'na (Kayseri Havalimanı) götürdüler. O arada havaalanına geldiğimiz zaman cephane sandıkları dökülmüş, 'Çocuklar istediğiniz kadar cephane alabilirsiniz.' dediler. O zaman anladık ama hiçbir arkadaşımız geri adım atmadı."
Yandaş, paraşütle uçaktan Lefkoşa'nın Gönyeli bölgesine atlayış yaptıklarını, indiklerinde hava sıcaklığının 45 derece olduğunu anlattı.
Yaklaşık 3 bin kişi indiklerinde oradaki Türk alayıyla birleştiklerini ve ardından harekata başladıklarını belirten Yandaş, şöyle devam etti:
"Bir gün makineli tüfekle taradılar bizi. Orada bir yarım saat ateş yedik. 40 kişi falandık. Kendi aramızda fısıltılı konuşuyoruz. Başçavuş 'Çocuklar, yarmamız lazım burayı, düşmeden çıkmamız lazım.' dedi. O vaziyette 3'e kadar sayıldı. 'Allah Allah' diyerek hücum ettik. Alayın içine girdik, gece. Yere yattım, tabancayı aldım elime, 'Oluyor' dedim. O anı yaşadım. Orada yanımda bir arkadaşım vuruldu. Orada 'Geri çekileceğiz' emri geldi. Sürüne sürüne dağıldık."
Yandaş, birliğinin aldığı donanımlı eğitimden dolayı harekatta ön plana çıktığını ve üstün başarı gösterdiğini vurguladı.
Dedesi ve onun babası da İstiklal Harbi'ne katılmışİkinci harekat başladığında da birliklere farklı hedefler verildiğini dile getiren Yandaş, Rumların köyleri ateşe verdiğini ancak Türk askerinin teslim olan sivilleri esir kamplarına gönderdiğini anlattı.
Yandaş, karpuz tarlasının ortasına mevzi kurduklarını ifade ederek, "Çok zahmet çekiyorduk. Açlık, susuzluk oluyordu. Hiçbir köyün içerisinde kalıcı kalmadı bizim birliğimiz. Devamlı arazide kaldık. 4 ay mevzi kazıp toprağın içinde yattım." dedi.
Askerliğini orada tamamladığını ifade eden Yandaş, Türkiye'ye döndüklerinde Mersin'de çok güzel bir karşılama olduğunu aktardı.
Yandaş, dedesi ve onun babasının da İstiklal harbine katıldığını, onların izinden gitmekten dolayı çok gururlu olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"O günkü şartlarda orada bir tarih yazıldı. Çok üstün bir başarı gösterdik. Dedem İstiklal Savaşı gazisi, onlar Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuşlar. Güney Kore'ye giden gazilerimiz Güney Kore'de savaşmışlar. Biz de Kıbrıs'ta bir cumhuriyet kurduk. Güzel Rabb'imiz bize bu vazifeyi verdi. Layıkıyla yerine getirdiysek ne mutlu bize."
Dedesinin babasının harpte şehit düştüğünü, dedesinin ise gazi olduğunu aktaran Yandaş, dedesinin madalyasını da göğsünde gururla taşıdığını vurguladı.
Yandaş, küçük yaşlardayken, babaannesinden dedesinin anılarını dinlediğini anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ben de askere giderim, şehit olurum diye düşünüyordum. İçimde bunları yaşıyordum. Bunları aklımdan geçiriyordum ama can tatlı. Orada ölümle burun buruna geldik. Kıbrıs gazisi olduğum için çok mutluyum, gururluyum. Türk vatandaşı olduğum için, bu görevi yaptığım için de gururluyum. Bu kimliği taşıdığım için alnım açık geziyorum."
Muhabir: Saliha Nur Köksal