Tarih: 19.08.2025 15:57

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Filistin bizim için milli bir meseledir

Facebook Twitter Linked-in

TBMM (AA) - Kurtulmuş, Diyanet İşleri Başkanlığı 15 Temmuz Milli İrade Şehit Ali Alıtkan Konferans Salonu'nda düzenlenen "3 ciltlik Darüsselam Kudüs Eseri ve 26 bölümlük Kudüs Biyografisi Belgeseli" tanıtım programında konuştu.

Belgeselin ve kitabın hazırlamasında emeği geçenlere teşekkür eden Kurtulmuş, Kudüs'ün çok yönlü ve katmanlı bir mesele olduğunu söyledi.

Kudüs'ün İslam medeniyetinin en büyük merkezlerinden biri olduğunu belirten Kurtulmuş, "Her köşesinde, her sokağında, her yapısında, her türlü sanatın yer aldığı mimarisiyle, gravürleriyle, had sanatlarıyla yer aldığı muazzam bir şehir inşa edilmiştir. Ayrıca Kudüs kendisiyle ilgili herhalde en fazla şiirlerin kaleme alındığı şehirlerden biridir. Kudüs, sadece geçmişte kalan bir büyük medeniyetin izini sürmek değil, aynı zamanda bugün için de bir büyük bilincin yeniden sahiplenilmesini sağlamaktır. Bunun için Kudüs ile ilgili ne yapılırsa, Filistin ile ilgili ne yapılırsa azdır, her türlü emek, her türlü çaba her türlü takdirin üstündedir." diye konuştu.

"Özgür bir Kudüs'ün ortaya çıkması için hayatımızı vakfetmek hepimizin ortak sorumluluğudur"

Kurtulmuş, Kudüs'ün peygamberlerin ayak izinin olduğu bir yerleşim yeri olduğuna işaret ederek, "Filistin topraklarının tamamı, ecdadımızın bütün dünyaya insanlığı, insafı, vicdanı öğrettiği bir büyük belde. Bugün dünyanın en çok ihtiyacının olduğu hangi mesele varsa hepsinin tarihsel olarak merkezinde yer almış olan önemli abidevi şehirlerden birisi. Bunun için Kudüs'ü çokça anmak Kudüs'e çokça hizmet etmek ve inşallah özgür bir Filistin'in ve onun başkenti olan özgür bir Kudüs'ün ortaya çıkması için hayatımızı vakfetmek herhalde hepimizin ortak sorumluluğudur." değerlendirmesinde bulundu.

Filistin topraklarında ve Kudüs'te büyük acıların yaşandığını anımsatan Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

"Esasında Kudüs sadece bir şehir değil bir turnusol kağıdıdır. Neyin turnusol kağıdıdır? Yeryüzündeki küresel sistem nasıl tecelli ediyor? Nasıl uygulanıyor ve nasıl bu sistem özellikleriyle insanlığa yansıyor? Kudüs'te Müslümanların hakim olduğu dönemler, tam manasıyla Darüsselam nasıl inşa edilir? Yani esenlik beldesi nasıl inşa edilir? O ortaya konulmuştur. Hazreti Ömer zamanı zaten muhteşem bir adalet abidesidir ama Selahattin Eyyubi'nin de onu Hazreti Ömer'den sonra tekrar fetheden ikinci büyük komutan olarak Selahattin Eyyubi'nin yönetimi de Kudüs'te adaleti, insanlığı, vicdanı ve insafı tam manasıyla insanlığa bir örnek olarak göstermiştir. Bütün din mensuplarının kendi inançları çerçevesinde gerçekten özgür bir şekilde yaşadığı çok dinli, çok kültürlü yapı nasıl olur? Selahattin Eyyubi bunu dünyaya göstermiştir. Aynı şekilde 4 asrı biraz geçmiş olan Osmanlı yönetimi zamanında da Müslümanları, Hıristiyanları, Yahudileriyle ve bunların farklı mezhepleriyle birlikte insanların bir arada yaşadığı Allahu Ekber seslerinin kilise çanlarının seslerine karıştığı, havralarda ve ağlama duvarının kenarında okunan duaların birbirine karıştığı ortamda kimse kimseye, 'neye inanıyorsun, niçin inanıyorsun' dememiş ve kimse kimseye hesap sormamıştır. Öyle olduğu için de 4 asrı aşkın bir süre Biladü'ş-Şam dediğimiz Filistin toprakları güneye kadar hemen Şam'ın güneyinden başlayarak o geniş coğrafyada insanlar huzur ve barış içinde yaşamışlardır. Şimdi tam da insanlığın ihtiyacı olduğu böyle bir tarihsel örneği, tarihi bir vaka olarak değil, insanlığın önüne yeniden yaşanılması gereken bir insanlık vecibesi olarak sunmak zorundayız."

"Bütün insanlığın ayağa kalktığı bir büyük küresel intifadaya dönüşmüştür"

Kurtulmuş, yaklaşık 2 yıldır Gazze'de devam eden meselelerin sadece bugünün meselesi olmadığını vurgulayarak, "Tiyatronun birinci perdesi bin 1917'de Osmanlı cihan devletinin o topraklardan çekilmesiyle birlikte başlamış ve ne yazık ki emperyalistlerin sinsi ve gizli hesaplarıyla bugünkü yerleşimcilerin ataları o topraklara bir habis ur gibi getirilmiştir." dedi.

Senaryonun ikinci perdesinin, emperyalist tezler çerçevesinde, Irak'ın işgaliyle birlikte başlayan süreçte uygulamaya konulduğunu söyleyen Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"O süreçte bölgedeki bütün Müslüman ülkeler tek tek iradesiz hale getirilmiştir. Kendi iç çatışmalarıyla uğraşır bir vaziyete getirilmiştir. Mezhep, meşrep ve etnik çatışmalar üzerinden paramparça edilerek siyonist emellere uygun bir zemin hazırlanmıştır. İkinci perdenin sona ermesiyle birlikte bugün 7 Ekim'den sonra başlayan mesele aslında üçüncü perdenin uygulamaya konulmasıdır. Bu da nihai hedeftir yani artık Nil'den Fırat'a kadar coğrafyada tam manasıyla siyonizmin egemen olduğu bir bölgeyi tesis etmek ve diğer ülkelerin halklarını da kendilerine payanda kılmak, kendilerine bir şekilde esir ya da köle etmektir. Ancak Allah'ın izni ile 7 Ekim'den bu yana Gazze halkının onurlu direnişi, ölüme rağmen, açlığa rağmen, kıtlığa rağmen 'ya Allah' diyerek ayakta kalmaları, 'biz Allah'tan başka hiç kimseye boyun eğmeyiz' diyerek onurlu duruşu, ailesinden bütün fertleri kaybetmelerine rağmen Gazze topraklarını terk etmemeleri, evet insanlık cephesinde de yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Hangi hesabı kurarlarsa kursunlar artık Filistin meselesi, artık Gazze ve işgal edilen diğer topraklar meselesi sadece Filistinlilerin, sadece Arapların, sadece Müslümanların meselesi değildir. Bu mesele çoktan bir insanlık meselesi haline gelmiştir. Gönlünde azıcık vicdan yer alan, vicdandan eser olan, zihninde azıcık adalet ve hak duyguları olan bütün insanlığın ayağa kalktığı bir büyük küresel intifadaya dönüşmüştür."

Kurtulmuş, milyonlarca insanın kendi yönetimlerinden farklı olarak, Müslüman ahaliden daha şuurlu bir şekilde Filistin halkına ve Filistin halkının özgürlüğüne sahip çıktığına dikkati çekerek, "Böylece siyonizm, 'tam son noktaya geldik, altın vuruşu yapacağız ve biz tanrı krallığını kuracağız' diye rüyalarını uygulamaya geçirdiklerini zannettiği bir noktada başka bir gelişme olmuş ve olmaya devam ediyor." dedi.

Birçok ülkenin başkentinde insanların, Filistin halkıyla birlikte hareket ettiğini, sokaklara çıktığını, direnişe, insanlığın ayağa kalkmasına ve yeryüzünde kurulan insanlık cephesine destek verdiğini dile getiren Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

"İnşallah bundan sonraki süreç çok daha zor olmakla birlikte çok daha büyük ve güzel gelişmelere gebedir. Hiç şüpheniz olmasın. İnsanlık tarihi boyunca büyük zulümlerin maalesef merkezi olmuş olan bir inanç, hele hele siyonizmin dinsel bir ideoloji haline getirilmesiyle birlikte ortaya çıkan bu sonuç, şimdiye kadar hiç dokunulmaz zannedilen insanları ortaya çıkarmıştı. Bunlar bu kadar büyük katliamları niye yaptılar şimdiye kadar? Yaptıkları her katliam yanlarına kar kaldı. İşledikleri her suikast yanlarına kar kaldı. Çünkü dokunulamayan bir İsrail vardı ancak son Uluslararası Ceza Mahkemesinin kararı ve arkasından uluslararası mahkemelerin harekete geçmesiyle birlikte artık dokunulamaz zannedilen İsrail dokunulabilir, hesap verebilir ve hesap verecek bir ülke haline gelmiştir.

İnanın ki bunu hissi bir şekilde söylemiyorum, siyasi tecrübemle söylüyorum. Allah ömür verirse göreceğiz. Önümüzdeki dönemde bu büyük soykırımın failleri tek tek mahkemeler önünde hesap vereceklerdir. Bunlardan yaptıklarının hesabı misliyle sorulacak, burunlarından fitil fitil getirilecektir. Bunu sadece dua manasında söylemiyorum. Küresel vicdan ortak bir noktada hareket ettiği zaman onun karşısında duracak hiçbir şey yoktur. Bu çerçevede bu siyonist eşkıyalar için artık devran dönmüş, hesap verecekleri gün yakın hale gelmiştir. Bakmayın üst perdeden 'Gazze'yi haritadan sileceğiz ve burayı istediğimiz gibi işgal edeceğiz' dediklerine. Bakmayın arkalarında dünyanın en büyük ordularına sahip olan anlı şanlı devletlerin durduklarına. O devletlerin halklarının dahi vicdanı Filistin halkından yanadır, o ülkelerin insanlarının, entelektüellerinin de vicdanı, kalemi Filistin halkından yanadır. İnşallah Filistin halkı özgürlüğüne kavuşacaktır."

Büyük bir mücadelenin verilmesi gereken bir dönemde olunduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bu mücadelenin sadece tek bir millet veya Müslümanların değil, bütün insanlığın ortak mücadelesi olduğunu söyledi.

Mücadelenin konusu Filistin olsa da, öznesinin adaleti arayan insanlık olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Başkenti Kudüs olan 1967 sınırlarında tam manasıyla toprak bütünlüğü sağlanmış egemen bir Filistin devleti mutlaka ama mutlaka kurulacaktır çünkü bu sadece biz istediğimiz için değil, Filistin halkı bunu çoktan hak ettiği için gerçekleşecektir çünkü bu, biz sadece böyle olmasını istediğimiz için değil, ecdadın bu kadar büyük çalışmalarının, bereketinin yüzü hürmetine gerçekleşecektir. Bu inşallah 'gayretullaha' dediğimiz noktayı çoktan aşmış olan bu zulmün ortaya koyduğu çaresizlik nedeniyle gerçekleşecektir. Gazze'de ağlayan her bir kadının çığlığı, aslında Kudüs'ün duvarlarına vuran bir kurtuluş müjdesidir. Gazze'de kanı damlayan her bir erkeğin yere düşen kanı, her bir çocuğun açlıktan kıvranan bedeni Kudüs'ün duvarlarında çınlayan bir özgürlük türküsüdür. Allah Kudüs'e özgürlük vermeyi, Kudüs'ü özgür kılmayı, Kudüs'ü özgür görmeyi hepimize nasip eylesin diyorum."

Kurtulmuş, Türkiye'nin her platformda Filistin halkının, Kudüs ve Filistin davasının yanında yer almaya devem ettiğini belirterek, bazı Batılı ülkelerin katıldıkları uluslararası toplantılarda kürsüden konuşmasalar da perde arkasında Türkiye'ye bu konuda teşekkür ettiğini dile getirdi.

Her platformda Kudüs ve Filistin davasını savunmaya devam edeceklerini vurgulayan Kurtulmuş, "Son söz şunu söylüyorum, 'Ya niye siz Türkler bu kadar çok Filistin davasıyla ilgileniyorsunuz?' Verilecek cevap çok basittir. Filistin bizim için milli bir meseledir, hiçbir şekilde bizim milli kimliğimizden ayrılmayacak bir büyük parçamızdır ve sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Kudüs'ün, Gazze'nin bütün şehitlerini saygıyla, ihtiramla anıyorum. Allah onları Bedir şehitleriyle, Uhud şehitleriyle birlikte haşru cem eylesin." şeklinde konuştu.


Muhabir: Ahmet Buğra Olaç,Abdullah Sarica




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-H1BEN5KZ8N