Tarih: 06.11.2025 17:18

Uzmanlara göre ABD'nin Orta Asya politikasında Rusya ile Çin'e karşı dengeleme ön planda

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA (AA) - Düzce Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayfer Gedikli, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer ile Marmara Üniversitesi Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Dr. Öğretim Üyesi Selim Han Yeniacun, ABD'nin Orta Asya politikasına ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Düzce Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gedikli, son dönemde Rusya ve Çin'in, Orta Asya'daki etkinliğinin dikkat çekici şekilde arttığını, Rusya'nın "yayılmacı politikasının" sadece Doğu Avrupa'yı değil eski Sovyet döneminde kendi etki alanı olan Orta Asya'yı da kapsadığını söyledi.

Çin ve Rusya'nın Orta Asya'da artan etkisine karşın, Afganistan'dan da çekilen ABD'nin bölgedeki etkisini yeniden artırma çabasında olduğunu vurgulayan Gedikli, 2015'ten bu yana Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan'dan oluşan 5 Orta Asya Türk Cumhuriyeti ile ABD arasındaki C5 1 girişimini buna örnek gösterdi.

Gedikli, önceki ABD Başkanı Joe Biden döneminde 2023'te New York'taki BM Genel Kurulunda düzenlenen C5 1 zirvesinin, Donald Trump başkanlığında Washington'da yapılacağını belirterek, "Kazakistan ile lokomotif tedariki, Özbekistan ile Boeing uçaklarının ihracatı konularında anlaşan ABD, ticari ilişkilerini artırarak bölgede etkinliğini geliştirmeyi hedeflemektedir." dedi.

Nadir toprak elementleri rezervlerinin, petrol ve doğal gaz kaynaklarının, Orta Asya ülkelerini ABD için kritik öneme sahip ülkeler sınıfına soktuğuna işaret eden Gedikli, "ABD'nin nadir toprak elementleri ve stratejik mineral tedarik zincirlerini çeşitlendirmeye yönelik bu girişimleri, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile ABD arasında ekonomik ve siyasi ilişkilerin geliştirilmesi için en önemli konuların başında gelmektedir." ifadesini kullandı.

Gedikli, ABD'nin Güney Kafkasya'da da nüfuz alanı oluşturma çabası içinde olduğunu dile getirdi.

Hazar Denizi ötesi ulaşım ağının, Rusya'nın demir yolu ve boru hattı tekeline karşı alternatif haline geldiğini söyleyen Gedikli, Rusya'nın enerji gücünü ve transit altyapısını kendisine ambargo uygulayan ülkelere karşı güçlü silah olarak kullanmasının, Orta Asya ve Hazar Denizi'ni geçen Güney Kafkasya ülkelerini birbirleriyle ve Avrupa ile daha fazla ticaret, işbirliği yapmaya ve batıya doğru yeni pazarlara erişmeye yönelttiğini belirtti.

Gedikli, ABD'nin de bu süreçte başat rol üstlenme konusunda oldukça etkin göründüğünü vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Çin, kara yolları, demir yolları, enerji nakil boru hatları, lojistik ve endüstriyel tesislerin inşasına yatırım yaparak bölgenin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunurken bu ülkelerin Çin'e olan finansal bağımlılığını da artırmayı hedeflemektedir. Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Çin'i birbirine bağlayan Orta Asya-Çin doğal gaz boru hattı, Çin'in enerji güvenliğinde önemli bir rol oynamaktadır. Dünyanın en büyük enerji ithalatçısı Çin için Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nden tedarik ettiği enerji, bu ülke için oldukça stratejik öneme sahiptir.

Çin, ayrıca bölgeye telekomünikasyon sistemleri ve gözetim teknolojilerine erişim sağlayarak dijital teknolojiler alanında bu ülkelere altyapı desteği vermektedir. Çin, yatırımlarını sessiz sedasız artırırken bu ülkelerin Çin'e artan bağımlılığı, artan borç yükü ile birlikte Çin nüfuz alanının bu ülkelerde artmasına yol açmaktadır. Tüm bu gelişmeleri yakından takip eden ABD, uzun zamandır ihmal ettiği bu bölgede artan Rusya ve Çin etkisine karşı etkinliğini artırma çabasını ortaya koymaktadır."

"ABD, son yıllarda küresel rakibi, ekonomik rakibi konumuna yükselen Çin'e karşı ön alma çabası içinde"

Gedikli, Orta Asya'da ABD ile Çin arasındaki rekabetin gelecek yıllarda daha da yoğunlaşacağına dikkati çekti.

"Orta Asya'nın nadir toprak elementleri yönünden zengin kaynaklara sahip olması, ABD'nin Çin'in kritik mineral tedarik zincirlerindeki hakimiyetine karşı alternatif bir güç alanı oluşturma çabasını tetiklemektedir." görüşünü paylaşan Gedikli, şu ifadeleri kullandı:

"Bu minerallere yönelik küresel ölçekte artan talep, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'ni daha önemli ve kritik pozisyona taşımaktadır. ABD, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile C5 1 gibi zirveler ve işbirliği anlaşmaları ile ticari ilişkilerini güçlendirirken başta hidrokarbon kaynakları ve nadir element çıkarma hakları olmak üzere kaynak zengini ülkelerle anlaşmalar yapmaya çalışmaktadır.

Son 20 yılda daha çok Asya-Pasifik bölgesine yoğunlaşan ABD, son yıllarda küresel rakibi, ekonomik rakibi konumuna yükselen Çin'e karşı ön alma çabası içindedir. Asya'nın diğer önemli aktörü Rusya ile dengeli bir ilişki yürüterek hem rekabet hem de işbirliği çerçevesinde Çin'i durdurmak ve kontrol altına alma çabası gütmektedir. Çin ve Rusya'nın bölge ülkeleri üzerinde artan etkisi, ABD'yi bölgeye yeniden etkili şekilde dönme politikası gütmeye itmiştir."

"ABD'nin bölgedeki uzun vadeli planı Çin'in çevrelenmesi"

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuncer de ABD'nin Orta Asya'daki politikalarının başında büyük güç rekabetinin bulunduğunu vurgulayarak, ABD'nin, Çin'in ve Rusya'nın bölge politikasında artan etkisini dengelemek istediğini söyledi.

Tuncer, bölgenin petrol, doğal gaz kaynakları ve Asya ile Avrupa arasındaki sevk ve nakil hatlarını kontrol etme arzusuna dikkati çekti.

ABD'nin küresel etki alanını korumak, bölgede Çin ve Rusya'nın hegemonyasını engellemek istediğini belirten Tuncer, "ABD, Rusya ve Çin'in bölgedeki nüfuzunu dengelemek için ağırlıklı olarak yumuşak güç ve alternatif işbirliği mekanizmalarına dayanan bir çerçeve oluşturmayı amaçlıyor. Bunlardan biri C5 1 toplantı ve zirveleriyle Rusya ve Çin dışı bir bölgesel işbirliği alternatifi sunuyor." diye konuştu.

Tuncer, ABD'nin bölgede Çin ve Rusya dışında işbirliği mekanizmalarını desteklediğini kaydetti.

"ABD'nin bölgedeki uzun vadeli planı, Çin'in çevrelenmesi." diyen Tuncer, bölgede artan rolünün, Türkiye ve Türk Devletleri Teşkilatı açısından fırsatlar ve riskler barındırdığına, Türkiye'nin bölgede önemli bir aktör olduğuna dikkati çekti.

"ABD, Moskova'yı ve Pekin'i aynı coğrafyada baskılayarak ekonomik ve diplomatik bariyer yerleştirme stratejisi izliyor"

Marmara Üniversitesi Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Dr. Öğretim Üyesi Yeniacun da ABD'nin Orta Asya'ya son dönemde artan diplomatik ilgisinin temelinde büyük güç rekabetinin yeniden şekillendiği jeopolitik bağlamın yattığını söyledi.

ABD'nin Ukrayna Savaşı sonrasında Rusya'nın bölgedeki etkisini sınırlandırma, Çin'in Orta Asya üzerinden inşa ettiği ekonomik ve lojistik ağları da çevreleme isteğinde olduğunu belirten Yeniacun, "ABD, hem Moskova'yı hem de Pekin'i aynı coğrafyada baskılayarak aralarına bir ekonomik ve diplomatik bariyer yerleştirme stratejisi izliyor." dedi.

Yeniacun, ABD'nin Venezuela, Etiyopya ve Sudan gibi bölgelerdeki krizleri tırmandırarak veya bu krizlere doğrudan müdahil olarak, Çin'in stratejik yayılmacılığını frenlemeye çalıştığını vurgulayarak, "Washington'ın bu bölgelerdeki müdahaleleri, Çin'in küresel ölçekli projelerine 'dolaylı fren mekanizmaları' işlevi görüyor." ifadesini kullandı.

ABD'nin Orta Asya açılımının salt bölgesel değil küresel rekabetin yeni safhasına denk düşen stratejik yönelim olduğunu dile getiren Yeniacun, bu politikalarla Rusya'yı tecrit ederken, Çin'i ekonomik olarak çevrelemeyi ve aralarındaki stratejik hattı kesintiye uğratmayı hedeflediğini dile getirdi.

"Washington yönetimi, Orta Asya'da Rusya ve Çin'in derinleşen etkisini doğrudan askeri bir varlıkla değil mevcut bölgesel anlaşmazlıklar üzerinden yeni bir stratejik denge mimarisi kurarak dengelemeye çalışıyor." diyen Yeniacun, ABD'nin yaklaşımının klasik doğrudan müdahale anlayışından çok, bölgesel kırılganlıkları jeopolitik kaldıraç olarak kullanmaya dayalı diplomatik stratejiye evrildiğini sözlerine ekledi.


Muhabir: Mehmet Şah Yılmaz




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-H1BEN5KZ8N