Tarih: 02.09.2025 12:12

Uzmanlara göre, NASA'nın 2030'a kadar Ay'a nükleer reaktör kurma projesi "zorluklarla dolu"

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA (AA) - ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), 2030'da Ay yüzeyine yerleştirilmek üzere 100 kilovatlık (kW) nükleer reaktör konuşlandırma projesini ağustosta açıkladı. Projenin, uzay rekabetine "stratejik etkisi" merak ediliyor.

Ay merkezli uzay projelerinde ABD yalnız değil. Daha önce Çin ve Rusya, 2030'lu yılların ortalarında Ay yüzeyine bir enerji santrali inşa planını duyurmuştu. NASA'nın projesiyle, ABD'nin, hem enerji altyapısında liderlik hem de jeopolitik nüfuz hedeflediği kaydediliyor.

NASA'nın geçici direktörü Sean Duffy, gazetecilere açıklamasında, Çin ve Rusya'nın bu planına atıfta bulunarak, bu iki ülkenin Ay'da "potansiyel olarak bir yasak bölge" ilan edebileceği uyarısı yaptı.

AA'ya konuşan NASA yetkilileri ile enerji ve uzay sistemleri uzmanları NASA projesinde reaktörün Ay'da nereye konuşlandırılabileceği, projeye yönelik bütçe baskıları ve nükleer maddenin uzaya fırlatılması risklerini değerlendirdi.

Uzmanlar, Ay'a bir nükleer reaktör kurulması projesini hem "iddialı" hem de teknik ve güvenlik açıdan "zorluklarla dolu" bulurken, NASA projesinin "stratejik aciliyet" duygusu gerektireceğine inanıyor.

Finansman, yatırım, liderlik

NASA'nın eski Teknoloji, Politika ve Stratejiden Sorumlu Yönetici Yardımcısı Bhavya Lal, projeyi "memnuniyet verici bir adım" olarak niteledi ve "On yıllardır tam olarak böyle net ve son teslim tarihine bağlı bir hedeften yoksunduk. Sürekli bir güç olmadan uzaydaki her şey geçici." dedi.

Lal, NASA projesinin doğru hedef olduğunu yineledi ancak bu projenin önündeki zorlukların altını çizerek, "Şimdi zor kısım geliyor. Yani sistemi bunun etrafında inşa etmek. Böylece bu sefer son 60 yılın aksine gerçekten uçabiliriz." diye konuştu.

Yakın zamanda "Geleceği Tartmak: ABD Uzay Nükleer Liderliği için Stratejik Seçenekler" başlıklı rapor hazırladıklarını anımsatan Lal, bu alandaki başarının, Amerika'nın ilk atom bombalarını üreten Manhattan Projesi'ne benzer bir hükümet taahhüdü gerektirdiğini belirterek, şunları söyledi:

"Manhattan Projesi'nin ilk testi tek bir laboratuvar veya tek bir şirket üzerine inşa edilmedi. Hükümetin gerekli koşulları oluşturması sayesinde başarılı oldu. Bunlar da yeterli finansman, teknolojiler arasında paralel yatırımlar, güçlendirilmiş liderlik ve stratejik aciliyet duygusu. Aynı koşullar bugün uzay nükleer (çabalarının) temelini oluşturmalı."

Bu rapora göre program, ilk beş yılda en az 2-3 milyar dolara, ayrıca yakıt altyapısına, güvenlik incelemelerine, düzenleyici reformlara ve Beyaz Saray düzeyinde liderliğe ve yatırıma ihtiyaç duyacağı tahmin ediliyor.

28 günlük döngü

Ay'ın bir yüzü Güneş'e dönükken, diğer yüzü karanlıkta kalıyor. Bu yüzden Ay'da gündüzler ve geceler yaklaşık "14 Dünya günü" sürüyor. Yani, Ay'da 14 gün boyunca gündüz, ardından 14 gün boyunca gece yaşanıyor.

Dolayısıyla 28 günlük döngüye sahip Ay'da, güneş ışığı Dünya'ya göre iki hafta boyunca kayboluyor. Güneş enerjisi uydulara, uzay istasyonlarına ve iniş araçlarına güç sağlayabilirken, Ay'ın sahip olduğu coğrafi koşullar, güneş panellerini "tek başına güvenilmez bir enerji kaynağı" haline getiriyor.

NASA projesini yakından izleyen çoğu uzmana göre, Ay'a kurulacak nükleer reaktör, en muhtemel şekilde, stratejik önemi giderek artan bir bölge olarak nitelendirilen Ay'ın güney kutbuna yakın bir yere inşa edilebilir.

Ay'ın güney kutbu bölgesi

Lancaster Üniversitesinde Dünya ve Gezegen Bilimleri Bölümünden Volkanolog Prof. Lionel Wilson, reaktör projesinin, "çok iyi bir fikir" olduğunu vurguladı ve "Çok sayıda güneş paneliniz varsa 14 gün bedava elektrik elde edersiniz." dedi.

Wilson, "Ama sonra 14 gün güneş ışığı almazsınız. Depolama sistemlerinde bir sorun çıkarsa, çok hızlı bir şekilde çok soğuk olur. Sıcaklıklar yaklaşık eksi 173 dereceye (eksi 279F) düşebilir." şeklinde konuştu.

NASA'nın Ay'ın güney kutbu yakınlarına bir üs kurma planının "uzun süreli karanlık sorununu hafifletmeye yardımcı olacağını" belirten ve güneş ışığının etkisine dikkati çeken Wilson, "Kutuplara yakın yerlerde, Güneş'in sürekli ufkun hemen üzerinde olması gereken yerler var, bu nedenle buralar sürekli güneş ışığı almalı." ifadesini kullandı.

Engebeli arazi ve krater gölgelerinin zaman zaman ışığı engellediğine işaret eden Wilson, bu durumda "pillere ve bir nükleer yedek sisteme hala ihtiyaç duyulacağını" bildirdi.

Nükleer maddeyi uzaya fırlatmak güvenli mi?

Nükleer maddelerin yörüngeye fırlatılması konusuna değinen Wilson, önceki uzay görevlerinden ayrıntılı protokollerin halihazırda mevcut olduğunu belirterek, yakıtın büyük olasılıkla "uranyum değil plütonyum olacağını" söyledi.

Reaktör tasarımlarının "yaşanabilecek riskleri en aza indirme" vizyonuyla tamamlanacağını kaydeden Wilson, şöyle konuştu:

"Güneş sisteminin dış kısımlarına seyahat eden uzay araçlarında, güneş ışığının güneş panellerini çalıştırmak için çok zayıf olduğu yerlerde, küçük nükleer enerji kaynakları zaten kullanılıyor. Daha büyük sistemler inşa ederken çok fazla mühendislik sorunu yaşanmamalı."

Ay üssünde su buzundan içme suyu

İngiltere merkezli The Open University Araştırma Görevlisi Simeon Barber, bir nükleer reaktörün Ay'ın herhangi bir yerinde sürekli enerji kaynağı sağlayabileceğini bildirdi.

Barber, "Güneş panelleri yalnızca Güneş parladığında güç üretir. Ay'da gece yaklaşık '14 Dünya günü' sürer, bu nedenle ekipmanları ve astronotları Ay gecesi boyunca sıcak ve güvende tutmak için başka bir enerji kaynağına ihtiyaç var." yorumunu yaptı.

Ay'ın güney kutbu bölgesinin "büyük miktarda su buzu barındırması" dolayısıyla stratejik öneme sahip olduğunu belirten Barber "Bu su buzu, bir Ay üssünde içme ve sanitasyon suyu sağlamak için çıkarılabilir. Veya Mars'a giden roketler için Ay'da bir 'yakıt istasyonu' oluşturmak üzere hidrojen ve oksijene parçalanabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Nükleer maddelerin yörüngeye fırlatılması konusunun "korku ve riskler barındırabileceğini" ancak bunun "yönetilebilir" olduğunu savunan Barber, roket fırlatmada her zaman "başarısızlık riski" yaşanabileceğini kaydetti.

Barber, "(Fırlatmada başarısızlık) Bu durum da Dünya atmosferine radyoaktif madde salınımı anlamına gelir ancak gerçekte, söz konusu yakıt miktarları nispeten mütevazı, bu nedenle riskler yönetilebilir." şeklinde konuştu.

"Riskler sembolik olmaktan öte"

NASA'nın karşılaştığı "bütçe baskılarına" dikkati çeken Barber, projeye yönelik mevcut zaman çizelgesini "çok iddialı" olarak nitelendirdi ve "NASA'da uzay ve Dünya bilimi bütçesinin büyük baskı altında olduğu bir dönemde, bu durum sadece baskıyı artıracak." dedi

Çin ve Rusya'nın projesini değerlendiren Barber, bu duruma yönelik "bölgede riskler sembolik olmaktan öte" ifadesini kullandı ve "Ay'da ilk enerji altyapısını kurmanın sembolik ve teknolojik avantajları var." diye konuştu.

Uzaya yönelik mevcut düzenlemelerin, bölgeye kurulan ekipmanlara bir miktar koruma sağlayabileceğini kaydeden Barber, "Ay'ın bazı bölgeleri üzerinde fiilen kontrol sağlayan bir 'güvenli bölge' ilan edilebilir." ifadesini kullandı.



Muhabir: Rabia Ali,Ahmet Furkan Mercan




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-H1BEN5KZ8N