İSTANBUL (AA) - Belem kentinde 10-21 Kasım'da düzenlenen COP30, final metninin yayınlanmasıyla sona erdi. İki haftalık yoğun müzakerelerde ve zirve kapsamında gerçekleştirilen panellerde iklim değişikliğinin etkileri ve iklim kriziyle mücadelede atılan adımlar her boyutuyla ele alındı.
Fosil yakıtlardan çıkışı amaçlayan bir yol haritası hazırlanması zirveden beklenen en önemli sonuçların başında geliyordu ancak final metninde bu konuya ilişkin net bir ifade yer almadı. Metinde Birleşik Arap Emirlikleri, Azerbaycan ve Brezilya arasında oluşturulan "Mission 1,5 Troika" tarafından yürütülen çalışmalar takdir edildi.
İklim finansmanı konusunda Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için gelişmekte olan ülkelere sağlanan desteğin katlanarak artırılması gerektiği vurgulanan final metninde buna ilişkin bir detay paylaşılmadı.
Amazon Ormanları'nın korunması ve iklim krizi karşısında en savunmasız gruplar arasında yer alan yerli halkların, finansman başta olmak üzere birçok konuda yaşadığı sorunlar, zirve boyunca sık sık gündeme geldi. Bu konularda da net kararların alınmadığı zirve, Amazonlarda yaşayan yerli halkların protestolarına sahne oldu.
COP30'da görüşülen bir diğer önemli başlık karbon düzenleme mekanizmalarının küresel ticaret üzerindeki etkisi oldu. Final metninde BM'nin alt komite toplantılarında bu konuya ilişkin Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) ve Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC) başta olmak üzere ilgili paydaşların da katılımıyla bir diyalog sürecinin başlatılması talebinde bulunuldu.
Paris Anlaşması'na taraf ülkelerin her 5 yılda bir BM'ye sunmakla yükümlü olduğu Ulusal Katkı Beyanları (NDC) raporları da zirvenin gündemindeydi. Final metninde, ülkelerin NDC'lerini ve ulusal uyum planlarını daha hızlı uygulayabilmeleri için Küresel Uygulama Hızlandırıcısı (Global Implementation Accelerator) adıyla gönüllük esasına dayalı bir mekanizmanın başlatıldığı, COP başkanlarının rehberliğinde ilerleyecek bu mekanizmanın 2026 boyunca açık ve kapsayıcı bilgilendirme oturumlarıyla destekleneceği kaydedildi.
"Bilimin gösterdiği açığı kapatmaktan çok uzağız"COP30 sürecini ve final metnini AA muhabirine değerlendiren Stockholm Çevre Enstitüsü (SEI) Katılım ve Etki Direktörü Annika Markovic, zirvenin beklentilerini karşılamadığını söyledi.
Markovic, "Belem'deki COP30'un en olumlu sonucu, en azından bir anlaşma metninin ortaya çıkmış olması. Bu metin, ülkelerin Antalya'daki COP31'e kadar üzerinde çalışabilecekleri bir zemin sunuyor." dedi.
Zirveden temel beklentinin fosil yakıt kullanımını aşamalı olarak sonlandıracak bir yol haritası hazırlanması olduğunu ancak bu yol haritasının sunulmadığını ve enerji geçişini etkili bir şekilde desteklemek için mevcut finansmanın yeterli olmadığını belirten Markovic, "Bilim, 1,5 derece hedefine ulaşmak için kapatılması gereken bir açığı gösteriyor. Şu an o açığı kapatmaktan çok uzağız." diye konuştu.
"Taahhütlerin takip sürecindeki şeffaflık problemi de önemli bir sorun"SEI Uluslararası İklim Riski ve Uyum Ekip Lideri Katherine Browne de yol haritasının iklim kriziyle mücadelede kritik olduğuna ve yaklaşık 90 ülkenin çağrısına karşın, nihai metnin, ülkeleri bu anlamda zorunlu kılacak herhangi bir somut taahhüt içermediğine işaret etti.
COP müzakerelerinin uzlaşma temelinde ilerlediğini ve güçlü ülkelerin fosil yakıtlara bağımlı olduğu sürece somut bir adım atılmasının kolay olmayacağını kaydeden Browne, yine de birçok ülkenin yenilenebilir enerji kaynaklarına ciddi yatırım yaptığını ve bu yatırımların fosil yakıtlardan çıkma hedefine katkı sunduğunu dile getirdi.
Final metninde özellikle iklim değişikliğine uyum çalışmalarına katkı sağlayacak bir finansman kararının yer almadığı eleştirisinde bulunan Browne, "Nihai metin 2035'e kadar uyum finansmanının üç katına çıkarılması çağrısı yapsa da zengin ülkelerin önceki taahhütlerini yerine getirmedeki başarısızlıkları, bu çağrıya verilecek yanıtlar konusunda ciddi soru işaretleri oluşturuyor." ifadelerini kullandı.
Bu taahhütlerin takip sürecindeki şeffaflık problemini de önemli bir sorun olarak nitelendiren Browne, şöyle devam etti:
"Birçok kişi bu COP'a hayal kırıklığıyla dönüp bakacak. Beklentiler çok yüksekti çünkü bu zirve diplomatik becerileriyle çok saygı uyandıran Brezilya'nın liderliğinde yürütülüyordu. Ancak ormanlara, yerli halklara ve kapsayıcılığa odaklanan bir zirve olarak hatırlanmak yerine, COP30 kapalı müzakere süreci ve Paris Anlaşması'nın başarısı için kritik konularda kayda değer ilerleme sağlayamamasıyla hatırlanacak."
"Oluşturulan mekanizma tropik orman varlığının korunması açısından önemli"SEI Kıdemli Araştırma Görevlisi ve Trace Programı Eş Direktörü Toby Gardner, zirvede gündeme gelen Tropical Forest Forever Facility (TFFF) girişimiyle hektar başına ödeme yapılması mekanizması oluşturulduğuna, bu mekanizmanın mevcut tropik orman varlığının korunması açısından önemli olduğuna değindi.
Ormanlar konusunda bir diğer önemli gelişmenin Fransa öncülüğünde ve bazı diğer Avrupa ülkelerinin desteğiyle yürütülen "Belem Çağrısı-Kongo Havzası Ormanları Yatırımı" olduğundan bahseden Gardner, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu kapsamda 2,5 milyar dolar, Kongo Havzası'nı korumak için teknik destek, eğitim ve kapasite geliştirmeye ayrıldı. Ayrıca, toprak mülkiyeti konusundaki taahhütlerle ilgili, 160 milyon hektar yerli toprağının kolektif olarak tanınması kabul edildi. Norveç ve diğerlerinin öncülüğünde yapılan ayrı bir taahhütle de 1,8 milyar dolar, yerli toprakların finansmanını doğrudan desteklemek için ayrıldı. Son olarak, COP başkanlığınca yürütülen ve bugünden Türkiye'deki zirveye kadarki dönemde ormanlar için bir yol haritası geliştirmeyi amaçlayan girişim de önemli bir adım olarak öne çıkıyor."
Muhabir: Yeter Ada Şeko