TRABZON (AA) - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sayıl, AA muhabirine, Trabzon'da 6 Ocak tarihinde 7 kilometre derinlikte, büyüklüğü 2,5 olan bir depremin ardından 9 Ocak'ta da Trabzon sahil açıklarında 9 kilometre derinlikte, büyüklüğü 3,3 olan ikinci bir depremin KTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü deprem kayıt istasyonunda da kaydedildiğini söyledi.
Söz konusu depremin sahil kesimlerinde de diğer bölgelerde de hissedildiğini dile getiren Sayıl, "Karadeniz Bölgesi'nde son dönemde artan bu deprem aktivitesi ve belirgin hissedilme derecesi bölgede yaşayan halk tarafından endişeyle karşılanmıştır." ifadesini kullandı.
Sayıl, Karadeniz'in kıyı kesimlerini ve Trabzon'u etkileyen fayların, doğudan batıya doğru uzanan Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve kuzeyden de sahile paralel uzanan Karadeniz fayı olabileceğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Güneyde bulunan KAFZ çok aktif, Karadeniz fayı ise yavaş hareket eden bir faydır. Büyüklüğü 7'nin üzerinde deprem üretme potansiyeli olan KAFZ ilimize en yakın mesafesi 100-150 kilometredir. Bu fay üzerinde bu büyüklükteki depremler meydana geldiğinde Trabzon ve çevresi, özellikle sahil kesimi gibi zayıf (gevşek) zemin özelliğindeki yerler de bu depremleri oldukça şiddetli bir şekilde hissedecektir. Zira, KAFZ üzerinde meydana gelen Türkiye'de yaşanan en büyük depremlerden olan 1939 Erzincan depremi büyüklüğü 7,9 Trabzon'da da hissedilmiş, yıkıma ve ölümlere yol açmıştır."
"Son yaşanan bu küçük depremler aktivitenin süreceğini göstermektedir"Karadeniz'in deprem akvitesinin de pasif olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Sayıl, "Karadeniz Bölgesi'nde meydana gelen aletsel dönem deprem aktivitesine bakıldığında 3 Eylül 1968 tarihli Bartın depremi 6,5 büyüklüğünde ve 23 Aralık 2012 tarihinde Karadeniz (Gürcistan) açıklarında meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremlerin bölgenin pasif olmadığını ve çok sık olmasa da deprem ürettiğini göstermektedir. Zira son yaşanan bu küçük depremler de aktivitenin süreceğini göstermektedir." dedi.
Sayıl, Türkiye'nin yeni deprem tehlike haritasının oluşturulmasında kullanılan jeofizik parametrelerden olan yer çekimi ivmesi hesaplamalarına göre, Trabzon'un beklenen en büyük yer ivme değerlerinin ortalama 0.2g civarında olduğunu belirterek, "Bu ivme değerleri ilimizin 'düşük tehlike' kategorisinde olduğunu göstermektedir. Ancak, yer ivmesi değeri (g) gevşek zeminlerde ve dolgu alanlarda çok daha fazla büyüyecek ve depremin daha şiddetli hissedilmesine neden olabilecektir." diye konuştu.
Trabzon'da son yıllarda deniz dolgu alanlarında ve alüvyonal arazilerde yapılaşmanın artmasının riskleri daha da artırdığına dikkati çeken Sayıl, şunları kaydetti:
"Bu sebeple özellikle Trabzon sahil kesimde bulunan dolgu ve alüvyon alanların deprem büyütmesine neden olabilecekleri dikkate alınarak yapı stoklarının güvenlikleri sorgulanmalıdır. Yerel yönetimlerce, mikro bölgeleme çalışmaları yapılarak, depremde riskli alanlar ve riskli binalar belirlenmeli, bu kapsamda kentsel dönüşüm ve güçlendirme işlemleri uygulanarak yapıların depreme karşı güvenli hale getirilmesi sağlanmalıdır."
Muhabir: Meltem Yılmaz Karakurum