Tarih: 17.06.2025 12:15

Dr. İsrafil Kuralay: Biz kendi kültürümüzü, medeniyetimizi, tarihimizi öğrenmek istiyorsak seyahat etmemiz gerekir

Facebook Twitter Linked-in

İSTANBUL (AA) - İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Kuralay, belgesel çekimleri için gittiği seyahatlerde kaleme aldığı "El Turko Günlükleri", "Asya Günlükleri" ve "Avrupa Günlükleri" eserlerinin ortaya çıkış sürecini ve seyahat yazarlığının önemini AA muhabirine anlattı.

Kendisini belgeselci olarak tanımlayan Kuralay, "Belgeselin özünde metin ve görüntü var. Belgeseli bilim ile sanatın buluştuğu yer olarak tanımlıyorlar. Ben de öyle tanımlıyorum. Önceleri televizyon programlarının metinlerini ve belgesel metinleri yazıyordum. Bir yazarlık düşüncesi yoktu bende. Belgeselleri çekerken aldığım notları birkaç yazar arkadaşıma okuttum ve onlar 'Mutlaka yayınlanmalı.' dedi." ifadelerini kullandı.

İsrafil Kuralay, gazetede yayınlanmaya başlayan gezi yazılarının ilgi gördüğünü ve gelen güzel yorumların kendisini motive ettiğini aktararak, ardından Evliya Çelebi, İbn Battuta ve Marco Polo'yu okumaya başladığını ve seyahat yazılarının tarihe kaynaklık ettiğini keşfettiğini söyledi.

"Dünyadaki bütün Türklerin gözü de Anadolu'daki Türklerde"

Türk tarihiyle ilgili çok sayıda belgesele imza attığını kaydeden Kuralay, şu bilgileri verdi:

"Tarih, belgesel ve geziyi bir araya getirip bir yola girmiş olduk. Benimki doğaçlama bir gözlem. Gözetlerken şunu yaşıyorsunuz; sadece mekanların değil, insanların hikayesi oluyor. Benim yazılarımda bir anda kendinizi milattan önce 1000'li yıllarda Moğolistan'ın dağlarında bulabilirsiniz. İkinci cümlede birden İstanbul'da günümüzde Taksim'de gezen veya Sultanahmet'te dolaşan birisi olabilirsiniz. Bu kendiliğinden gelen bir şey. Yazarken ben çok rahat yazarım. Kendimi asla sınırlandırmam. Ne yazacağıma dair bir şey de yapmam."

Kuralay, Türk kültürünün dünyada çok önemli izleri olduğunun altını çizerek, gittiği en uzak coğrafyalarda bile Türk tarihiyle ilgili yüzde 90 oranında olumlu hatıralar nakledildiğini dile getirdi.

Sözlü tarih çalışmalarının önemine vurgu yapan İsrafil Kuralay, "İdeolojik bir kalıp giydirmeden doğal bir tespitte bulunuyorsunuz. Benim çalışmalarımda özellikle Türk tarihi bağlamında bir dünyanın atmosferine giriyorsunuz. O kadar derin bir tarihin müktesebatını yüklenmişiz ki dünyadaki bütün Türklerin gözü de Anadolu'daki Türklerde. Bu da bizim sorumluluğumuzu müthiş derecede arttırır." diye konuştu.

Yazar Kuralay, gezilerde gözlem yapmak için belli konularda bilgi sahibi olmak gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Türklerin tarihte ortaya çıktıkları yer Sibirya. Yönleri çoğunlukla batıya doğru olmuş. Osmanlı döneminde ise daha çok batıya yönelmişler. Osmanlı, Avrupa'nın yarısını fethetmiş, Viyana kapılarına kadar gitmişler. ​​​Her gittikleri yeri imar ve ihya etmişler. Savaş yılları dışında hep adaleti tesis etmişler. O yüzden Türk tarihini yakından tanımak isteyenlerin mutlaka Balkanlar'ı görmesi gerekiyor. Bulgaristan'ı, Yunanistan'ı, Makedonya'yı, Saraybosna'yı, Arnavutluk'u gezenler Türk-İslam kültürünün izlerini görecekler. O kadar yıkıma ve yağmaya rağmen çok güzel bir Üsküp görecekler. Türk-İslam medeniyetinin, kültürünün bir mutfağı olmuş Balkanlar. O yüzden Balkanlar demek Türk demek, Müslüman demek.

Endülüs Devleti 800 yıl Avrupa'da hüküm sürmüş. 711'de Cebelitarık'tan geçerek 1500'lü yıllara kadar sanatı, edebiyatı, felsefesi ve ilmiyle gerçekten bir zirve olmuşlar. İber Yarımadası'nın tümü Endülüs'tür. Tarihi biraz da bu gözlerle okumak gerektiğini düşünüyorum. Batıyla olan ilişkilerimiz bizim açımızdan sorunlu değil aslında onlar açısından sorunlu olmuş. Onlar hep bizi kötü algılamış."

"İstanbul'dan Viyana'ya gitmek Erzurum'a gitmekten daha kolaydır"

Viyana'daki askeri müzede Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın otağının sergilendiğini vurgulayan Kuralay, Türk tarihine dair Avrupa'da çok sayıda bilgi ve belge olduğunu dile getirdi.

Kuralay, kahvenin tüm dünyaya Türkler aracılığıyla yayıldığını sözlerine ekleyerek, "Orta Çağ'da Türkler, kıyafetleri, gelenekleri, müzikleriyle taklit edilmiştir. Biz kendi kültürümüzü, medeniyetimizi, tarihimizi öğrenmek istiyorsak seyahat etmemiz gerekir. İstanbul'dan Viyana'ya gitmek Erzurum'a gitmekten daha kolaydır. O yüzden biraz gidip görmek, oradaki izleri anlamak gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Osmanlı Devleti'nin emperyalist bir politika izlemediğine dikkati çeken Kuralay, Balkanlar'daki milletlerin varlığını kendi kültürlerini yüzyıllarca sürdürmelerinden kaynaklandığını ifade etti. Kuralay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Osmanlı, bir milletler topluluğuydu. Kimliklerini korudu, inançlarına karışmadı. Osmanlı'da vatandaşı en güzel ifade eden kimlik. İçinde Türk, Arap, Ermeni, Yahudi, Müslüman, Maruni ve Katolik var. Latin Amerika'da herkesin ortak kimliği El Turko olmuş. Elimde şu anda böyle bir kıtaya dair tanımlayacak birikim yok ama ülkeler adına var. 'Afrika'yı acaba bir kitap yapabilir miyim?' diye düşünüyorum. Fas, Tunus, Cezayir, Mısır, Güney Afrika, Senegal, Kamerun gibi ülkelerin notları var. Mesela Hac ve Umre günlüklerim var. Mekke'de, Medine'de, Irak'ta, Lübnan'da bulundum. Oralardaki günlüklerim var. Belki onların hepsini de toplarsak bir kitap daha çıkar."

Özellikle gençlere bulundukları şehirleri iyi tanımalarını tavsiye eden Kuralay, insanların hikayesine odaklanarak seyahat etmelerini ve imkan buldukça hem yakın hem uzak coğrafyayı gezmelerini önerdi.

Dr. İsrafil Kuralay'ın "El Turko Günlükleri", "Asya Günlükleri" ve "Avrupa Günlükleri" isimli kitapları Profil Kitap'tan okurla buluştu.


Muhabir: Fatih Türkyılmaz




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-H1BEN5KZ8N