Tarih: 14.03.2025 14:54

Lise eğitiminde "esnek ve sade model" önerisi

Facebook Twitter Linked-in

İSTANBUL (AA) - Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü İpek Coşkun Armağan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, lise eğitiminin istihdam ve yükseköğretim kalitesini belirleyen kritik bir dönem olduğunu belirtti.

Liselerde verilen eğitim kalitesini belirleyen unsurlara değinen Coşkun, "Mevcutta 4 yıl olacak şekilde çocuklar lise eğitimini almak zorundalar. Bu dünya standartlarına göre çok uzun bir süre. Bizim şu anki durumumuz, programları kaskatı devam ettiriyor olmamız. Okullar yeterince çekici gelmiyor çocuklar için. Çocukların girişimciliğini destekleyici, sosyal sorumluluk tarafını besleyici tarafı yok, projeler gibi kendini gerçekleştirebileceği bir ortam yok." dedi.

Lise çağındaki her gencin zihinsel, bilişsel ve fiziksel anlamda üretici konuma getirilmesi gerektiğini, mevcut lise eğitimi modelinde ise öğrencilere pasif dinleyici rolü verildiğini söyleyen Coşkun, "Üretici hale getiremiyoruz çocukları. Ancak meslek liselerinde bir şeyler çalışıyoruz. Normal akademik liselerde de çocukların üretkenliğini destekleyici bir programa ihtiyacımız var. Kırk saat ders alan bir çocuktan inovasyon beklememiz gerçekçi değil. Böyle bir çocuktan hayatla ilgili çok da fazla bir sorumluluk almasını beklememiz mümkün değil. Sadeleşmemiz gerekiyor." ifadesini kullandı.

"Ders saatlerinin ve türlerinin azaltılması gerekiyor"

Liseli öğrencilerin devamsızlık oranının fazla olduğunu ve mevcut eğitim modelinin çocukların gelişimine katkısı olmadığını ifade eden Coşkun, "Ders saatlerinin ve türlerinin azaltılması gerekiyor. Lisede bir çocuk, hem beden eğitimi dersini hem görsel sanatlar dersini almak zorunda. Liseye gelmiş bir çocuk şu hür iradeyi gösteremiyor, 'Ben beden eğitimi dersiyle ilgilenmiyorum, daha fazla görsel sanatlarla ilgilenmek istiyorum' veya 'yapay zeka çalışmalarına katılmak istiyorum' diyebileceği bir esnekliğe ihtiyacımız var. Böyle bir modelden üretkenlik ya da yararına bir sonuç çıkmasını beklememiz mümkün değil." değerlendirmesini yaptı.

Coşkun, büyük bir zihniyet değişimine ihtiyaç duyulduğunu ve bunun eğitimde, bakanlık, araştırmacılar ve akademisyenler eliyle yapılması gerektiğini belirterek, liselerde esnek ve sade bir modelin gerekliliğini vurguladı.

Lise çağında kendilerine has beceriler geliştiren, kendilerini belli konularda eğiten gençler için istihdam modelleri düşünülmesi gerektiğini aktaran Coşkun, "Genç girişimcilerin önünü açacak modelleri ortaya koymamız gerekiyor. Becerileri tespit edilmiş gençlerin İŞKUR ve Ticaret Bakanlığı aracılığıyla, doğru sektörlerde iyi bir şekilde istihdam edilmesinin sağlanması da yine Milli Eğitim ve ilgili bakanlıkların sorumluluğunda." diye konuştu.

Lise eğitimi, üniversiteye hazırlık olarak görülmemeli

Enstitü Sosyal Uzman Araştırmacısı Prof. Dr. Oktay Cem Adıgüzel de liselerin üniversiteye hazırlık kursları olmadığına ve temel faktörün üniversiteye giriş olarak temellendiğine işaret etti.

Prof. Dr. Adıgüzel, "Biz hep bilgi odaklı düşünüyoruz ancak yurtdışına baktığımızda biraz daha beceri odaklı olduğunu, biraz daha sosyal sorumlulukların ön planda olduğunu görüyoruz. Özellikle Kanada, Fransa ve Avrupa merkezli programlarda çocukların seçmeli derslerinin, öğrenci kulüplerinin fazla olması, okulun zorunlu ders programının daha sade olması çocuklara esneklik alanı sağlıyor." dedi.

Avrupa'da uygulanan eğitim sisteminin yalnızca bilişsel değil, üstbilişsel becerileri de kazandırmaya yönelik bir yapıda olduğunu aktaran Adıgüzel, şöyle devam etti:

"Sistemimize baktığımızda test ağırlıklı, konu ve bilgi merkezli yoğun bir program olduğunu görüyoruz. Bu yorucu bir süreç, hem aileler hem de çocuklar için. İşin kötü yanı, okul aidiyetinin oldukça düşük olması. Daha esnek, sosyal merkez, toplumsal hizmet odaklı, çocukların kendilerini ve ilgi alanlarını keşfedebilecekleri bir program anlayışıyla gidilmesi gerekir."

Prof. Dr. Adıgüzel, Kanada'da eğitim üzerine araştırmalar yaptığını belirterek, çocuklara kendilerini bulabilecekleri bir ortam sunulmasının önemine dikkati çekti.

Avrupa ülkelerindeki eğitim modelinde de çocukların sonuç yerine süreç odaklı olacak şekilde eğitim aldıklarını dile getiren Adıgüzel, Türkiye'deki mevcut eğitim sisteminin ise sonuç ve test odaklı ilerlediğini, bunun değişerek çocukların ilgi alanlarına göre eğitim görmesi ve sosyal beceri yönlerinin parlatılması gerektiğini ifade etti.


Muhabir: Fatma Nur Duman




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-H1BEN5KZ8N