ANKARA (AA) - AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Türkiye, Avrupa'nın otomotiv sektöründe yeşil dönüşüme ilişkin attığı adımları yakından takip ediyor ve bu kapsamda, kısa süre önce açıklanan, "Avrupa Otomotiv Sektörü için Endüstriyel Eylem Planı"ndaki kararlara uyumlu stratejiler geliştiriyor.
Söz konusu eylem planı çerçevesinde, yeşil dönüşümü desteklemeye kararlı olan Avrupa, otonom araçların pazara hazırlığını ve ticarileşmesini artırmak için, üye devletlerle en az üç büyük ölçekli sınır ötesi test alanı, ilgili düzenleyici deneme alanları ve Avrupa otonom sürüş koridorları kuracak.
Bu kapsamda yapay zeka ve otonom otomobillere yönelik mevzuat çalışmaları artırılacak, AB'nin araştırma programı "Ufuk Avrupa" kapsamında, 2025-2027 döneminde otomotiv sektörü için 1 milyar avro finansman sağlanacak.
Sıfır emisyonlu araçlara yönelik talebin artırılması amacıyla kurumsal filoların yüzde 60'ının çevreci hale getirilmesi, şarj altyapısı için finansmanın artırılması, ağır vasıta araç şarj merkezlerinin hızlı şekilde kurulması planlanıyor.
AB'de batarya üreten şirketlere destek için 1,8 milyar avro finansman sağlanması, devlet yardımları kurallarının basitleştirilmesi, bataryaların geri dönüşüm kapsamında, kullanım ömrü tamamlanmış araçlar ve batarya geri dönüşüm tesisleri için finansman destekleri konusuna ağırlık verilecek.
Serbest ticaret anlaşmaları, karşılıklı tanıma anlaşmaları, kritik ham maddeler stratejik ortaklıkları veya temiz ticaret ve yatırım ortaklıkları gibi girişimlerle kritik minerallere ve üçüncü ülke pazarlarına erişimin güvence altına alınacak.
AB pazarında tercihli rejimden faydalanan üçüncü ülkelerde haksız ticaret uygulamalarında bulunan firmaları tesis kurmaktan caydırmak amacıyla Avrupa otomotiv sektörü için ticaret savunma araçlarında spesifik menşe kuralları tanımlanacak.
Avrupa Komisyonu, adil olmayan ticaret uygulamalarını ele almak üzere Çin'den ithal edilen elektrikli araçlara karşı telafi edici vergi uygulamalarının ve diğer önlemlerin etkili olmadığına dair yeterli kanıt elde etmesi halinde soruşturma başlatacak.
Dönüşüm, Türkiye otomotiv sektörü için önemli bir fırsatOtomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu, AB'nin yeşil dönüşüme dönük birçok paket ve eylem planı hazırladığını anımsatarak, planların odağında teknolojik inovasyonun hızlandırılması, karbonsuzlaşma sürecinde esneklik sağlanması, tedarik zinciri dayanıklılığının artırılması, sanayinin küresel rekabetçiliğinin korunması ve iş gücü dönüşümünün desteklenmesi gibi hedeflerin yer aldığını belirtti.
Avrupa Komisyonunun, bu hedefler doğrultusunda hem yapısal hem de mali önlemlerle sektöre destek vermeyi taahhüt ettiğini anlatan Eroldu, şu ifadeleri kullandı:
"Batarya hücresi ve geri dönüşüm yatırımları için fon ayrılırken, AB içinde kritik ham madde tedariki için stratejik projeler geliştirilmesi, ağır vasıta dönüşümünü destekleyecek yeni mevzuatın hazırlanması ve kurumsal filo araçları için karbonsuzlaşma yükümlülükleri getirilmesi planlanıyor."
Eroldu, sanayide en büyük ihracat pazarı olan AB'de kapsamlı ve dönüşüm odaklı yeni adımların atılmasının Türkiye otomotiv sektörü için hem ciddi bir sorumluluk hem de önemli bir fırsat anlamına geldiğini vurgulayarak, bu süreci yalnızca çevresel bir uyum konusu olarak değil stratejik geçiş dönemi olarak gördüklerini söyledi.
Üyelerinin alternatif yakıtlı araç üretimi konusunda güçlü adımlar attığına dikkati çeken Eroldu, şu ifadeleri kullandı:
"Sanayimiz, hibrit, batarya elektrikli ve içten yanmalı motor teknolojilerini birlikte üretebilecek esnek yapılar kuruyor. Bu çoklu teknoloji yaklaşımımız, yalnızca iç pazarın ihtiyaçlarına cevap vermekle kalmayacak, aynı zamanda Avrupa başta olmak üzere küresel pazarlarda farklı regülasyonlara sahip ülkelere ihracat yapabilmemizi de mümkün kılmaya devam edecek."
Eroldu, özellikle tedarik sanayinin bu süreçteki rolünün çok kritik olduğunu vurgulayarak, elektrifikasyonun etkisiyle değişen ürün yapılarının bugün tedarikçilerin ürettiği birçok parçanın gelecekte kullanılmaz hale gelmesine neden olabileceğinin altını çizdi.
Tedarik sanayisinin bu dönüşüme ayak uydurmasının, yalnızca ihracat potansiyeli açısından değil, tüm otomotiv ekosisteminin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıdığına dikkati çeken Eroldu, şunları kaydetti:
"Dernek olarak, hem iklim hedeflerine katkı sunmak hem de Türk otomotiv sanayisinin küresel rekabet gücünü artırmak amacıyla kamu-özel sektör işbirliğini güçlendirmeye devam ediyoruz. Bu süreçte yalnızca sektörümüzün değil, ülkemizin sanayi politikalarının da bu dönüşüme ayak uyduracak şekilde güncellenmesi önem taşıyor."
"Gümrük Birliği, Türkiye'yi üretim ve ihracat üssü haline getiriyor"Eroldu, AB'nin son dönemde Çin menşeli elektrikli araçlara karşı uyguladığı ticaret önlemlerinin Türkiye açısından da yakından takip edilmesi gerektiğini belirterek, Avrupa Komisyonunun açıkladığı planda da bu konuda önlemlerin genişletilebileceğine dair açık sinyaller olduğunu söyledi.
Türkiye ile AB arasında uygulanan Gümrük Birliği sayesinde, üretilen araçların 'ATR' belgesi (Avrupa Topluluğu Menşe Belgesi) ile gümrüksüz biçimde AB'ye ihraç edildiğini hatırlatan Eroldu, "Bu durum, Türkiye'yi üçüncü ülke menşeli üreticiler için potansiyel bir üretim ve ihracat üssü haline getiriyor ki zaten son dönemdeki Çinli üreticilerin yatırım kararlarında da bu eğilimin izlerini görmek mümkün. Ancak burada AB'nin doğrudan gümrük vergisi uygulayamasa da menşe kurallarına dayalı çeşitli ticaret politikası önlemleri geliştirme potansiyeline dikkat etmek gerekiyor." diye konuştu.
Eroldu, ATR ile ihracatı yapılan ancak üçüncü ülke menşeli olan bazı ürünlere yönelik olarak gözetim uygulamaların ve ilave vergi veya ek mali yükümlülüklerin devreye alınabildiğini anımsatarak, AB'nin de benzer bir politika seti oluşturmasının şaşırtıcı olmayacağını anlattı.
Bu nedenle, Türkiye'ye yatırım yapmayı planlayan üreticilerin ürünlerine Türk menşei kazandıracak üretim yapısı kurmalarının kritik önem taşıdığına işaret eden Eroldu, şu değerlendirmede bulundu:
"Bunun için yerli parça kullanım oranının artırılması, esaslı işçilik süreçlerinin Türkiye'de gerçekleştirilmesi ve tedarik zincirinde yerli katkının güçlendirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bu üretimlerin Avrupa pazarına erişimi sınırlı hale gelebilir. Türkiye olarak bu süreci sadece dış yatırım çekmek değil, aynı zamanda gelen yatırımların sürdürülebilirliğini ve stratejik katkısını artırmak açısından da önemli bir eşik olarak görüyoruz."
Muhabir: Serhat Tutak,Emirhan Yılmaz