Türkiye’nin Şam’a Dönüşü: Büyükelçilik Yeniden Açılıyor | Dış Haberler
Suriye’nin Fransa mandası altındaki dönemi 1946’da sona erdi ve bağımsızlık ilan edildi. Türkiye, Suriye’nin bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri oldu. Bu diplomatik adımı takip eden yıl, Türkiye 1947’de Şam’da büyükelçilik açtı. Bu dönemde iki ülke arasında karşılıklı güvene dayalı ilişkiler kurulmaya çalışıldı.
Hatay’ın Türkiye’ye katılması gibi tarihi gerilimler, zaman zaman ilişkileri etkiledi, ancak diplomasi bu sorunların önüne geçmeye çalıştı.
Soğuk Savaş yıllarında, Türkiye ve Suriye’nin farklı siyasi eksenlerde konumlanması ilişkilerde sık sık krizlere yol açtı.
Suriye’nin Sovyetler Birliği ile yakınlaşması, Türkiye’nin NATO üyesi olarak Batı Bloku’nda yer almasıyla çelişti.
• Hatay Sorunu: Suriye, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını hiçbir zaman tam anlamıyla tanımadı. Bu durum, iki ülke arasında süreklilik arz eden bir gerilim kaynağı oldu.
• Su Sorunu: Türkiye’nin Fırat ve Dicle nehirleri üzerindeki baraj projeleri, Suriye’de su kaynaklarının azalmasına neden olduğu gerekçesiyle tartışmalara yol açtı.
Bu dönemde büyükelçilik, krizlerin çözümünde önemli bir aracı kurum oldu, ancak ikili ilişkiler genellikle düşük seviyede seyretti.
1990’ların sonlarında Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’de barındırılması nedeniyle bir kez daha gerildi.
Türkiye’nin Suriye sınırına askeri yığınak yapması ve sert uyarılar sonucunda 1998’de Adana Mutabakatı imzalandı. Bu anlaşma, terörle mücadelede iki ülke arasında iş birliği için önemli bir zemin oluşturdu.
Şam Büyükelçiliği, bu süreçte aktif bir diplomatik rol üstlendi.
2000’lerin başında, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerde hızlı bir iyileşme dönemi başladı.
• Karşılıklı Ziyaretler: 2004’te Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın Şam ziyareti ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın 2007’de Türkiye ziyareti, iki ülke arasında yeni bir dönemi başlattı.
• Ekonomik İş Birliği: İki ülke arasında vizelerin kaldırılması, ticaret hacminin artmasına ve sınır bölgelerindeki halkların daha fazla yakınlaşmasına yol açtı.
• Büyükelçilik Faaliyetleri: Şam’daki Türk Büyükelçiliği, bu dönemde siyasi, ekonomik ve kültürel iş birliklerinin ana koordinasyon noktası haline geldi.
2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaş, Türkiye ile Suriye ilişkilerinde bir dönüm noktası oldu.
Türkiye, Esad yönetiminin protestoculara yönelik şiddetini ve insan hakları ihlallerini sert bir şekilde eleştirdi.
2012 yılında Şam Büyükelçiliği kapatılarak diplomatik faaliyetler askıya alındı.
• Mülteci krizi: Suriye’deki savaş nedeniyle Türkiye, milyonlarca mülteciyi kabul ederek insani bir rol üstlendi. Ancak bu durum, iki ülke arasındaki siyasi ilişkileri daha da karmaşıklaştırdı.
• Muhalefetle iş birliği: Türkiye, Suriye muhalefetini destekledi.
Bugün, Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği’nin yeniden açılması, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfanın başlangıcı olarak görülüyor.
Bu adım, iki ülkenin bölgesel güvenlik, ticaret ve siyasi istikrar gibi alanlarda iş birliğini yeniden inşa etme çabasının bir göstergesi.
• Siyasi Amaçlar: Yeniden açılış, bölgedeki çatışmaların çözümüne katkıda bulunmayı ve iki ülke arasında geçmişteki iş birliğinin izlerini yeniden canlandırmayı amaçlıyor.
• Ekonomik İş Birliği: Türkiye ile Suriye arasındaki ticari bağların yeniden güçlenmesi bekleniyor. Özellikle sınır ticareti ve altyapı projelerinde iş birliği önemli bir rol oynayabilir.
• Bölgesel Etki: Büyükelçiliğin yeniden açılması, diğer bölge ülkelerine de Türkiye’nin barışçıl bir çözüm arayışında olduğuna dair güçlü bir mesaj veriyor.
Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği’nin tarihçesi, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin dönüşümüne ışık tutuyor.
1947’de başlayan bu diplomatik ilişki, krizlere ve altın çağlara sahne oldu. Bugün yeniden açılan büyükelçilik, iki ülkenin sadece geçmiş bağlarını hatırlatmakla kalmayıp, aynı zamanda gelecekte iş birliği ve barış için bir platform oluşturma potansiyeli taşıyor.
Türkiye’nin bu adımı, Suriye’nin yeniden inşasında ve bölgesel istikrarın sağlanmasında önemli bir rol oynayabilir. Bu tarihi an, Türkiye ve Suriye halklarının ortak geçmişlerinden aldıkları güçle geleceğe umutla bakmaları için bir fırsat sunuyor.