PORT SUDAN (AA) - ABD Başkanı Donald Trump, hem 2017-2021 yıllarındaki ilk döneminde hem de yeni başkanlık sürecinde hiçbir Afrika ülkesini ziyaret etmedi.
ABD, buna rağmen Çin, Rusya ve Avrupa ülkeleri arasında yoğun rekabetin yaşandığı Afrika ile ilişkilerini yalnızca yardımlarla değil, yatırımlarla da güçlendirmeyi hedefliyor.
Afrika ülkelerinin Batı'dan uzaklaşma politikasıZengin yer altı kaynakları, genç nüfusu ve doğal madenleriyle dikkati çeken Afrika ülkeleri, son yıllarda Batılı ülkelere karşı mesafeli bir dış politika izlemeye başladı.
Buna karşılık Türkiye, Çin, Rusya, Körfez ülkeleri ve hatta Hindistan; insani yardımlar, yatırımlar ve ortak projeler aracılığıyla kıta ülkeleriyle yakın ilişkiler kurma çabasında.
Öte yandan ABD’nin, ocak ayında Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) üzerinden bazı faaliyetleri durdurması, Afrika ile ilişkilerde yeni bir siyaset geliştirme hazırlığında olduğu yönünde yorumlanıyor.
Trump'ın Afrika ülkeleri liderleri kabulüABD Başkanı Donald Trump, 9 Temmuz’da Gabon, Gine-Bissau, Liberya, Moritanya ve Senegal liderlerini Beyaz Saray’da ağırladı.
Toplantıda, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile Ruanda arasında imzalanan barış anlaşmasında ABD'nin rolüne dikkati çeken Trump, Sudan gibi çatışmaların sürdüğü Afrika ülkelerinde de barış için çaba gösterebileceklerini belirtti.
Afrikalı liderler ise ABD ile ilişkileri geliştirmek istediklerini vurgulayarak, Trump’ın dünya barışına katkılarına destek vermeye hazır olduklarını ifade etti.
"Afrika, ABD için büyük bir ekonomik potansiyel"Trump, Afrika'nın ABD için "büyük bir ekonomik potansiyel" taşıdığını ifade ettiği konuşmasında, ABD ile Afrika ülkeleri arasında oluşturulabilecek "yeni ekonomik fırsatlar" için çalıştığını söyledi.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yunus Turhan ile Kastamonu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Yusuf Vara Abubakar, yeni dönemde ABD’nin Afrika ile kurduğu ilişkileri AA muhabirine değerlendirdi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk döneminde hiçbir Afrika ülkesini ziyaret etmediğine dikkati çeken Turhan, "Trump, Afrika’yı ekonomik açıdan zengin ancak sosyal, siyasal ve askeri sorunlarla kuşatılmış bir bölge olarak görüyor." dedi.
Turhan, ABD'nin USAID kapsamındaki yardımları kesmesinin Afrika'dan tamamen çekilme anlamına gelmediğini belirterek, bu adımın, Afrika'yı yalnızca ekonomik bir pazar olarak değerlendirme ve ikili ilişkileri sadece ekonomik çıkarlar üzerinden kurma eğiliminin göstergesi olduğunu vurguladı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika politikasının, ulusal çıkarları merkeze alan "şöhret, para ve güç" denklemine dayandığını belirten Turhan, bu yaklaşımın ticareti öncelediğini söyledi. 2000 yılından bu yana yürürlükte olan ve Afrika ülkelerine ABD pazarına gümrüksüz erişim imkânı tanıyan Afrika Büyüme ve Fırsat Yasası'nın (AGOA) eylülde sona ereceğine dikkati çeken Turhan, bu yapının ABD-Afrika ticari ilişkilerine kurumsal zemin oluşturduğunu kaydetti.
Turhan, ABD'nin Afrika’yı tarihsel olarak Fransa'nın sorumluluk alanı olarak gördüğünü ve bu nedenle Soğuk Savaş döneminde Fransa'yı kıtanın "fiili jandarması" olarak desteklediğini ifade etti. Günümüzde ise yükselen Çin'in etkisini hatırlatan Turhan, kısa ve orta vadede Afrika’da Çin-ABD rekabetinin daha da belirginleşeceğini savundu.
Trump’ın 9 Temmuz’daki 5 Afrika ülke liderini Beyaz Saray’da ağırlamasını da değerlendiren Turhan, davet edilen ülkelerin yer altı kaynaklarının zenginliğine vurgu yaptı.
Ekonominin masadaki ana konu olduğunu vurgulayan Turhan, bu yaklaşımın ABD’nin Afrika’ya yönelik çok kutuplu ve insani temelli dış politikadan uzaklaştığının göstergesi olduğunu dile getirdi.
Trump yönetiminin bazı Afrika ülkelerinden çekilmesi stratejik bir adımKastamonu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Yusuf Vara Abubakar, Donald Trump’ın ikinci kez ABD Başkanı seçilmesinin, "Amerika’yı Yeniden Harika Yapma" hedefi doğrultusunda ekonomik ve askeri gücü pekiştirme amacı taşıdığını belirtti.
Trump yönetiminin, USAID’in bazı Afrika ülkelerinden çekilmesini veya yardımları azaltmasını ise "stratejik bir adım" olarak değerlendirdi.
Abubakar, birçok Afrika ülkesinin özellikle son on yılda geleneksel Batılı müttefiklerinden uzaklaştığını ve bunun sonucunda Rusya, Çin, Türkiye ve Hindistan gibi alternatif ortaklara yöneldiğini vurguladı. Bu yönelimin, Trump’ın yardımdan çok ticaret ve yatırıma dayalı Afrika politikasıyla örtüştüğünü aktaran Abubakar, bunun da ABD’nin kıtaya yönelik klasik dış politikasından belirgin bir sapma anlamı taşıdığını aktardı.
Trump’ın, özellikle doğal kaynaklar açısından zengin Afrika ülkelerine yönelmesinin tesadüf olmadığını belirten Abubakar, Ruanda ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti arasında imzalanan ekonomik şartlı barış anlaşmasının da bu stratejinin bir parçası olduğunu kaydetti. Bu anlaşma sayesinde ABD’nin, bölgedeki zengin maden kaynaklarına erişiminin kolaylaşabileceğini ve bunun Trump’ın Nobel Barış Ödülü adaylığına dahi kapı aralayabileceğini ifade etti.
Afrika’da artan Rusya, Çin, Türkiye ve Körfez ülkeleri nüfuzuna dikkati çeken Abubakar, ABD’nin bu rekabette başarılı olup olmayacağının, kıtada terörizme karşı etkin mücadele ve barış sağlama kabiliyetine bağlı olduğunu söyledi.
Güvenlik krizleriyle boğuşan Afrika’da barışın tesis edilmesinin önemini vurgulayan Abubakar, "Afrika ülkeleri güvensizlikle mücadele ediyor, kıtaya barışı geri getirmeye yardımcı olabilecek ülke, diğerlerine karşı kesinlikle üstünlük sağlayacak." ifadesini kullandı.
Muhabir: Ahmed Satti