KILIÇDAROĞLU’NUN MEVLANASI
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir daha Şeb-i Arus’a gelmeyecekmiş. Gerekçesi de, Mevlana olması gerektiği gibi anlatılmıyormuş. Doğru, Mevlana’yı biz olması gibi anlatamıyoruz. Bu konuda Kılıçdaroğlu’na katılıyorum.
Ancak, Kılılçdaroğlu’nun gerekçesi ilginç. Kılıçdaroğlu diyor ki, “Hazreti Mevlana hümanist biridir. Biz Mevlana’yı bu anlamda yanlış tanıtıyoruz.” İşte sıkıntı burada.
Aslında bir anlamda Kılıçdaroğlu haklı. Hani Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in anlattığı ve benim de bundan önceki yazımın başlığı olan 3 Mevlana anlamında, Kılıçdaroğlu’nun fikri “gizlediğimiz Mevlana” tiplemesine uyuyor. Batıya hoş görünelim diye çizdiğimiz bir Mevlana şablonu var. Hümanist Mevlana.
Bir sohbet esnasında eğitimci Hüseyin Kök hocaya “hocam Kılıçdaroğlu Mevlana Hümanist idi” diyor, siz ne diyorsunuz dediğimde, hoca, yok sadece hümanist değil aynı zamanda Animistti, Kılıçdaroğlu bu yönünü eksik bırakmış” dedi.
Ben Kılıçdaroğlu’na çok görmüyorum, bu bizim suçumuz. Yıllarca, batıya hoş görünelim diye biz sadece Mevlana’nın bu yönünü ön plana aldık. Kılıçdaroğlu da lutfedip Mevlana’nın eserlerinden birini okuma zahmetine katlanmayınca, çocukluğundan bu yana aklından kalan “Mevlana’nın hümanistliği olmuş. Evet Büyük Pir, insanları severdi, hayvanları severdi, bitkileri severdi. Kısacası canlıları severdi. Kılıçdaroğlu’nun anlamadığı olayın “niçin” boyutu. Kılıçdaroğlu niçinin de “yaratandan ötürü” felsefesinin yattığını bilmiyor haliyle.
Kılıçdaroğlu ve onun gibi düşünenler nedense Hazreti Mevlana’yı bu yönüyle bilmek istiyorlar. Gerçek yönleriyle bilmeleri işlerine gelmiyor. “Ben Kur’an’ın kölesiyim, Hazreti Muhammed’in (SAS) ayağının tozuyum. Beni kim bundan farklı bir şekilde anlatırsa ondan şikayetçiyim” diyen Mevlana hoşlarına gitmiyor. Aslında her Şeb-i Arus’da Hazreti Mevlana’nın bu meşhur mısraları okunur. Belli ki, Kılıçdaroğlu bu bölümleri atlıyor. Duymak istemiyor.
Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışında da ders çıkarmak gerekiyor. Hatta bu çıkışı faydaya bile çevirebilirz. Bu sayede Hazreti Mevlana’nın gerçek anlamda kim olduğunu araştırabiliriz. Yada bu yılki bölümünde “Hazreti Mevlana hümanist miydi?” konusu yıl boyunca işlenebilir. Bundan dolayı Kılıçdaroğlu’nun söylemlerini ciddiye alıyorum.
Gelecek yıl gelmeyecek olmasına ise üzüldüm. Belki yeni bir gaf yapardı da, bize hazreti Mevlana’yı bir de o yönüyle araştırmak düşerdi.
Bir kez daha Diyanet İşleri Başkanı’nın “günümüzde 3 Mevlana vardır. Birisi özlediğimiz Mevlana (gerçek Mevlana), diğeri gizlediğimiz Mevlana (Kılıçdaroğlu’nun Mevlanası), üçüncüsü ise izlediğimiz Mevlana (Sema programlarına hapsettiğimiz Mevlana). Konyalılar olarak bir kez daha şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor…