Konya’daki gazetelerin neredeyse tamamı önceki gün ilginç bir manşetle çıktı. “BİZ FETHİ KONYA’DA MI KUTLUYORUZ?” Sadece manşete bakıldığında hiçbir şey anlaşılmıyor. Ancak manşet altı spotlara bakıldığında, Konya’nın ne kadar önemli bir değerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu görmekteyiz.
Dünyada her kes bilir ki Konya Mevlana, Mevlana Konya demektir. Mevlanasız, Şeb-i Arus’suz bir Konya düşünülemez. Ve şimdi bu çok önemli değerimizi İstanbul’a kaptırmak üzereyiz. İstanbul bir dünya merkezi. Şeb-i Arus gibi bir etkinliğin burada yapılacak olması kısa sürede Konya’yı unutturur.
Şimdi geriye dönün “biz nerede hata yaptık” demenin tam da zamanı. Şeb-i Arus’u İstanbul’da yapmak isteyenlerin çok masummuş gibi görünen bir gerekçeleri var. “17 Aralık için bilet bulamıyoruz” şeklinde.
Pekiyi bu gerekçeyi öne sürenler haksızlar mı? Elbete değil.
Gerçekten de o gece için Konya’da ne Sema için bilet bulunabiliyor, ne de otellerde yer bulunabiliyor. Fırsatçılar da bu masum gibi görünen gerekçeden hareket ederek, İstanbul’da alternatif bir “Şeb-i Arus!”programı düzenliyorlarmış.
Yıllardır köşemizde yazıyoruz, Kontv’deki programımızda söylüyoruz. Hatta tabirimi uygun görünüz lutfen, avazımızın çıktığı kadar bağırdık da… Ama kimse sesimize kulak vermedi. Dedik ki, “Mevlana Kültür Merkezi yeni yapılmış olabilir. Ancak günümüzün ihtiyaçlarına cevap veremiyor. Salon küçük, ses izolasyonu iyi değil. Koltuklar insana batıyor. Biz koca cumhurbaşkanımızı, başbakanımızı saatlerce tahta koltuklarda oturtuyoruz. Vesaire, vesaire, vesaire..” Biz konuştuk, biz dinledik.
Dün “bu adam ne konuşuyor” diye bizimle dalga geçenlerin bugün ne düşündüklerini doğrusu merak ediyorum.
Evet kabul ettik, biz elimizi çabuk tutamadık. İhtiyaçlara cevap verebilen 10 bin veya üzeri kapasiteli yeni bir salon yapamadık. Tehlikeyi fark edemedik. Peki alternatif Şeb-i Arus’u İstanbul’da düzenleyenler masum mu? Asla.
Türkiye’de bazı iller farklı özellikleriyle dikkat çekerler. Konya Mevlanasıyla, Kırşehir Ahi Evranıyla, Nevşehir Hacı Bektaşıyla, Ankara Hacı Bayram Velisiyle, Malatya Somuncu Babasıyla, Bursa Emir Sultanıyla anılır, bilinir. Ve her yıl Ahilik haftası kutlamaları Kırşehir’de başlatılır, Hacıbektaş Veli Nevşehir’in Hacı Bektaş ilçesinde anılır, Somunca Baba Malatya’nın Darende ilçesinde yapılan etkinliklerle yad edilir.
Örneği farklılaştırabiliriz. Mesir Macunu Manisa’nındır. Baklava Gaziantep’in, Etli Ekmek Konya’nın, Kayısı Malatya’nın, Sucuk Kayseri’nin, Çiğ Köfte Urfa’nın, Adana Kebap Adana’nın, İskender kebap Bursa’nın, Muz Anamur’un vb.
Şimdi yarın biri kalksa, biz Hacı Bektaşı Veliyi İzmir’de anacağız, bir diğeri Ahilik haftasını Adana’da başlatacağız, bir diğeri de Kayısı festivalini Konya’da düzenleyeceğiz dese olur mu? Gerekçe olarak da “efendim Hacı Bektaşı Veli küçük bir ilçede anılır mı, Ahilik ecdadımızın ortak değeri bunda bizim de Adana olarak emeğimiz var veya Kayısı sadece Malatya’da mı yetişir, Konya’da da kayısı yetişiyor” dese ne kadar haklı olur.
Evet hiçbir şekilde Şeb-i Arus Konya dışında bir yerde yapılamaz, yapılmamalı. Yetkililer, ilgililer, makam sahipleri, Konyalılar bu yanlışa bir dur demeli. Hem de hemen. Daha hiç düzenlenmeden. Bir düzenlendikten sonra düzeltilmesi zor olur. Bu arada duyarlılıklarından dolayı ortak başlıkla çıkan Konya yazılı medyasına da teşekkür ediyorum.