DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ
Hem meselâ, bir hükümdar-ı âdil, ihkak-ı hak için mazlumların hakkını zalimlerden almakla ve fakirleri kavilerin şerrinden muhafaza etmekle ve herkese müstahak olduğu hakkı vermekle lezzet alması, iftihar etmesi, memnun olması, hükümdarlığın ve adaletin bir kaide-i esasiyesi olduğundan, elbette Hâkim-i Hakîm, Adl-i Âdil olan Zat-ı Hayy-ı Kayyumun bütün mahlûkatına, hususan zîhayatlara “hukuk-u hayat” tabir edilen şerait-i hayatiyeyi vermekle; ve hayatlarını muhafaza için onlara cihazat ihsan etmekle; ve zaifleri kavilerin şerrinden rahimane himaye etmekle; ve umum zîhayatlarda, bu dünyada ihkak-ı hak etmek nevi tamamen ve haksızlara ceza vermek nevi ise kısmen sırr-ı adaletin icrasından olmakla; ve bilhassa Mahkeme-i Kübra-yı Haşirde adalet-i ekberin tecellisinden hasıl olan ve tabirinde âciz olduğumuz şuunat-ı rabbaniye ve maanî-i kudsiyedir ki, kâinatta bu faaliyet-i daimeyi iktiza ediyor.
SAİD-İ KÜRDÎ