Eylemsizlik Düşüncenin Zindanıdır
Hayatın her döneminde insan zihni türlü düşüncelerle meşguldür. Yeni bir işe başlama arzusu, kitap yazma hayali, sağlıklı yaşama dair spor yapmak, diyet yapmak gibi niyetler… Ancak bu düşüncelerin çoğu, eyleme dönüşmezse içimizde büyüyen birer yük haline gelir. Zihin üretir, kalp ister ama beden hedefe yönelik adım atmazsa hayat yerinde sayar. “İyi niyetler cehenneme giden yolun taşlarıdır” derler; çünkü eylemsizlik, en güzel fikirleri bile değersizleştirir.
Birçok insan başarıyı yalnızca bir sonuç olarak görür: kazanılan bir madalya, bitirilen bir okul, alınan bir terfi… Oysa başarı bir hedef değil; bir süreçtir. Ünlü yazar James Clear’ın da dediği gibi, “Başarı, belirli bir hedefe ulaşmak değil, o hedefe götüren sistemleri inşa etmektir.” Kısacası başarı, tekrar eden alışkanlıkların toplamıdır. Her gün yapılan küçük ama kararlı adımlar, büyük zaferlerin mimarıdır.
Hayalini kurduğunuz romanı yazmak mı istiyorsunuz? O zaman her gün sadece bir paragraf hatta bir cümle ile bile başlayabilirsiniz. Sağlıklı bir yaşam mı arzuluyorsunuz? Haftada üç gün 40 dakika yürüyüş yapabilirsiniz. İşte bu sistemler, bizi hedeflerinize ulaştırır. “Maratonlar koşarak değil adım atarak biter” diyen Konfüçyüs’ün sözleri burada devreye girmektedir. Hedefe adım atmadan düşüncelerin güzelliği bir hayalden öteye geçemez.
Toplumda pek çok kişi, “Zamanı gelince yapacağım” der. Ancak zamanı gelen çoğu zaman geç kalan olur. İnsanda zamanla eylemsizlik hali oluşur. Eylemsizlik, insanı bir tür düşünsel bir girdabın içine çeker. Kendimizi üretken sanırız, çünkü düşünüyoruzdur. O zihinsel yük düşüncelerle giderek zihni yorar. Fakat düşünmek, tek başına üretkenlik değildir. Goethe’nin şu sözü, bu durumu ne güzel özetler: “Bilmek yetmez, uygulamak gerekir; istemek yetmez, yapmak gerekir.”
Hayatta başarıya ulaşan insanlar, diğerlerinden daha zeki ya da daha şanslı oldukları için değil; eylemi alışkanlığa dönüştürdükleri için başarılıdır. Onlar bir sistem kurmuşlardır. Her sabah aynı saatte uyanırlar, aynı disiplinle çalışırlar ve bu tekrar eden davranışlar bir süre sonra başarıya dönüşür. Yani başarı bir ‘son’ değil, sürdürülen bir sistemin doğal bir ‘ürünü’dür.
Düşünmek değerli, hayal kurmak ilham vericidir. Ama asıl kıymet, bu düşünce ve hayalleri eyleme dökmektedir. Hayatın anlamı, sadece ne düşündüğümüzde değil; ne yaptığımızdadır.
“Eylemsiz düşünce rüyadır, düşüncesiz eylem ise kâbustur” der İngiliz filozof Thomas Hobbes.
O hâlde, rüyalardan uyanmak ve harekete geçmek gerekir. Çünkü başarı, düşünülen değil yapılan bir yolculuktur.