Günümüzün Sessiz Krizi: İkiyüzlülük ve Karakter Erozyonu
Toplumların gelişmişlik düzeyi yalnızca teknolojik ilerlemeleriyle ya da ekonomik refah seviyeleriyle ölçülmez; aynı zamanda bireylerin sahip olduğu değerlerle, ahlaki duruşlarıyla da şekillenir. Ne yazık ki günümüzde, giderek yaygınlaşan bir toplumsal sorun olarak karşımıza çıkan ikiyüzlülük, bireyler arasındaki güveni zedeleyen, toplumsal bağları zayıflatan ve insan ilişkilerini sahte bir zemine oturtan ciddi bir ahlaki çöküşe doğru gitmektedir.
Peki iki yüzlülük nedir? Bireyin bir ortamda sergilediği davranış ile başka bir ortamda sergilediği davranış arasında keskin çelişkiler bulunmasıdır. Aslında bu şekilde davranan insan kendisi kandırdığının da farkınadır. İnsanlar, çıkarlarını korumak ya da toplumda iyi bir izlenim bırakmak adına gerçek düşüncelerini saklayarak yapmacık davranışlar sergilemekte, yüzüne başka arkasından başka konuşmak sıradanlaşmaktadır. Oysaki bu davranış biçimi, sadece bireylerin karakterine zarar vermekle kalmaz; aile ilişkilerinden iş dünyasına, siyasetten eğitim hayatına kadar pek çok alanı olumsuz etkilemektedir.
Aynı zamanda ikiyüzlülük özelliğine sahip insancıklar, toplumda kabul görmek ya da çıkar sağlamak adına içlerinden geçeni değil, karşı tarafın duymak istediğini söylemeyi tercih eder hale gelmiştir. Oysa Hz. Mevlana ne güzel söylemiştir: “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.” Bu söz, samimiyetin ve tutarlılığın temelini ifade etmesi açısından son derece önemlidir.
Bununla birlikte günümüzde insan ilişkilerinin temel güven kaynağı olan ve çokça özlenen sağlam bir karaktere sahip olmak ise ikiyüzlülüğün tam aksine; dürüstlüğü, tutarlılığı, samimiyeti ve öz saygıyı temel alır. Karakterli birey, çıkarlar ne olursa olsun toplumda kabul gören doğru bildiği yoldan şaşmayan, menfaat karşısında eğilmeyen, yüzüyle kalbi bir olan ve sözünün arkasında duran kişidir.
Günümüzde toplumun güven duyduğu, örnek aldığı, ilke sahibi insanlara duyduğu ihtiyaç, bugün her zamankinden daha fazladır. Bu kişiler, toplumda güven inşa eder, dostlukları kalıcı kılar ve örnek bireyler olarak iz bırakırlar. Hz. Ali (r.a.) şöyle buyurur: “Kişinin değeri, yaptığı işlerle ölçülür.” Bu nedenle, karakter sahibi olmak yalnızca kişisel bir erdem değil, toplumsal bir görevdir.
Peki, ikiyüzlülüğün bu kadar yaygınlaşmasının sebebi nedir? Sosyal medya, bu sorunun cevabında önemli bir yer tutar. İnsanlar dijital platformlarda farklı kimliklere bürünerek kendilerini olduklarından çok farklı göstermeye çalışmakta; beğenilme, onaylanma ve takdir edilme arzusu, sahte kişiliklerin doğmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda iş ve sosyal çevrelerde var olma kaygısı, insanları samimiyetten uzak, politik ve hesaplı davranışlara itmektedir.
Bu durumla başa çıkmanın yolu ise bireysel farkındalıkla başlar. Her bireyin önce kendi iç dünyasında dürüstlüğü, ahlaki değerlere bağlılığı ve samimiyeti ilke edinmesi gerekir. Kısa vadede kazandığını zanneden insan alında uzun vadede karakterini ve kişiliğini kaybettiğinin farkına geç varmaktadır. Bu yüzden ailede başlayan karakter eğitimi, okulda ve toplumda devam etmeli; genç nesillere sadece başarı değil, aynı zamanda erdemli birey olmanın da önemi anlatılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki bir toplumun geleceği, karakter sahibi bireylerin omuzlarında yükselir. Bize emanet edilen bu hayatın bir hesabının olacağını unutmadan ve fani menfaatlere kanmadan ikiyüzlülüğün değil, dürüstlüğün ve sağlam karakterli bir duruşun değer gördüğü bir toplumu yeniden inşa etmek ise hepimizin ortak sorumluluğudur.