SEMA ÖNER


GÜNÜN YAZISI

GÜNÜN YAZISI


[20.10.2023 22:03] Annem: • Ağaç Dikme ve Çelikleme Zamanı 'Dünya sevgisi her hatanın başıdır.' Abdullah ed-Dihlevî [kuddise sırruhû] Semerkand Takvimi [20.10.2023 22:03] Annem: Örtünme Emniyettir Örtü bir emniyettir. Örtüyü giyen de gören de emniyette olur. Örtülü bir kadınla karşılaşan kimsenin gözü ve gönlü haramdan korunur. Örtünen de vebalden kurtulur. Bir kötü işi yapmamak gibi ona sebep olmamak da farzdır. Dinimiz, kötü işlerden önce ona giden yolları da kapatmıştır. Bunun için zina gibi en çirkin işe düşülmesin diye, bir sürü tedbir almıştır. Bunların başında örtünme gelmektedir. Örtünen kadın önce kendisini koruma altına almış olur. Sonra kendisine bakan yabancı kimseyi nefsinin vesvesesinden ve kötü düşüncelerinden kurtarır. Bu durumda şeytan istese de kalbi bozmaya yol bulamaz. Böylece örtü, harama karşı bir siper olur. Onu giyen sevap aldığı gibi, örtüye hürmet eden de sevap alır. Örtü hem güzelliği hem de çirkinliği örter. Örtü ile kadın güzelliğin âfetinden korunduğu gibi, çirkinliğin de ezikliğinden kurtulur. Örtü ile kadınlar arasında zengin-fakir, zayıf-şişman, kültürlü-kültürsüz ayrımı ortadan kalkar; herkes sade bir örtü içinde müslüman kadın olarak tanınır. Böylece zengin gözüküp şımarma ve fakir bilinip utanma tehlikesi olmaz. Semerkand Takvimi [20.10.2023 22:04] Annem: “Sizden biriniz insanlara namaz kıldırdığı zaman hafif tutsun(acele kıldırsın), çünkü cemaat arasında zayıf, hasta ve yaşlılar vardır. Herhangi biriniz kendi başına namaz kıldığında ise dilediği kadar uzatsın. Başka bir rivayette : iş güç sahbi olanı vardır.” (Buhari, İlim 28) [20.10.2023 22:04] Annem: Bunun böyle olmasının sebebi şudur: Siz Allah'ın âyetlerini alaya aldınız, dünya hayatı sizi aldattı. Artık bugün ateşten çıkarılmayacaklardır ve onların (Allah'ı) hoşnut etmeleri de istenmeyecektir. el-CÂSİYE Sûresi 35.Ayet [20.10.2023 22:04] Annem: Cincilik Cin, duyu organları ile algılanamayan ve insanlar gibi şuur ve iradeye sahip bulunan, ilâhî emirlere uymakla yükümlü tutulan varlık türünün adıdır. Cin kelimesinin kökünde Arapça’da, örtme, gizleme ve gölgeleme anlamı mevcut olup duyu organlarıyla algılanamayan gizli ve ruhanî varlıklara cin denmesi bu sebepledir. Kur’ân-ı Kerîm’de verilen bilgilere göre, cinler de insanlar gibi Allah’a kulluk için yaratılmıştır. Cinler insanlara göre bazı üstün güçlere sahip olsalar da gaybı bilemezler (el-En‘âm 6/100, 116; el-Hicr 15/27; Sebe’ 34/14; ezZâriyât 51/56; er-Rahmân 55/15, 56). Hadislerde de, meselâ her insanın yanında bir cin bulunduğu, cinlerin müminlere vesvese vermeye çalıştığı gibi bazı açıklamalar yer alsa da, cinlerle ilgili ayrıntı verilmez. Bunun için de cinlerin tanım ve mahiyeti öteden beri İslâm bilginlerini meşgul etmiş...Daha az [20.10.2023 22:05] Annem: “(Rabbim) Beni, naim cennetine girenlerden eyle!” (Şu’arâ, 26/85) [20.10.2023 22:06] Annem: ADAM ÖLDÜRMEMEK ve KAN DAVASI GÜTMEMEK Hayat hakkı insana doğuştan verilmiştir. Allah’tan başka hiç- bir güç bu hakkı alamaz. Cana kıymak ise kişinin yaşama hak- kını elinden almak demektir. Adam öldürmek ve kan davası gütmek dinimizce yasaklanmış- tır. Cinayet ve yaralama fiilini işleyen kimseyi ancak kanuni yollarla yargılamak mümkündür. Bunun dışında yapılanlar “kan davası gütmek” kapsamına girer ki böyle bir davranış dinimizce yasaklanmıştır. Nitekim Kur’an’da, “Kim, bir insanı öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de bi- rini (hayatını kurtararak) yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur.” buyurulmaktadır (Mâide, 5/32). Peygamber Efendimiz (s.a.s.); ”Kıyamet gününde insanlar arasında ilk görülecek dava kan davasıdır.” (Buhârî, “Rikak”,48) buyurmuştur. DİNÎ KAVRAMLAR REMEL Sözlükte “süratli gitmek, koşmak, bir şeyde ziyadelik, ilave” gibi anlamlara gelen remel, tavafta kısa adım- larla koşarak ve omuzları silkerek çalımlı bir şekilde yürümek demektir. Ardın- dan sa’y yapılacak tavafla- rın ilk üç şavtında erkekle- rin remel yapması tavafın sünnetlerindendir. Remel, müşriklere mü'minlerin kuvvet, azim ve sabırlarını göstermek için sünnet kı- lınmıştır. ÖZLÜ SÖZ Yerinde sayanlar yürüyenlerden daha çok ses çıkarırlar. (Cenap Şahabettin) [20.10.2023 22:07] Annem: Onlara âyetlerimiz okundugu zaman dediler ki: "(Evet) isittik, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz Bu öncekilerin masallarindan baska bir sey degildir"  (ENFAL/31) Bunun üzerine: Ey Rabbimiz! Aralarinda yolculuk yaptigimiz sehirlerin arasini uzaklastir, dediler ve kendilerine yazik ettiler Biz de onlari, ibret kissalari haline getirdik ve onlari büsbütün parçaladik Süphesiz bunda, çok sabreden ve çok sükreden herkes için ibretler vardir  (SEBE'/19) [20.10.2023 22:07] Annem: Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdu: "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın ve müjdeleyin." Bir rivayette de: "...Isındırın, nefret ettirmeyin..." buyrulmuştur. Buhârî, İlm 12, Edeb 80; Müslim, Cihad 6, 7, (1732-1733). [20.10.2023 22:07] Annem: Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır. [Bakara Sûresi.178] [20.10.2023 22:07] Annem: “Allah’ım! Bizi bağışla, bize merhamet eyle, (ibadetlerimizi, hayır ve hasenatımızı, dualarımızı) kabul eyle, bizi cennete koy, bizi cehennemden azad eyle, bütün işlerimizi ıslah eyle.” (Ibn Ebû Şeybe, Duâ, 135,No:29342) [20.10.2023 22:08] Annem: Ana baba âhı alma. Ana baba âhının zehirini içen kurtulamaz.[Prof. Ali Fuat Başgil] [20.10.2023 22:08] Annem: BÂBÎLİK On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında İran'da el-Bâb Ali Muhammed isminde bir acem tarafından ortaya çıkarılan bozuk yol. Kendisinin Mehdî olduğunu iddiâ eden, beklenen imâma açılan bir bâb (kapı) olduğunu söyleyen Ali Muhammed'e el-Bab, onun yoluna da Bâbîlik denildi. Daha sonra Behâîlik adıyla devâm etti. (Bkz. Behâîlik) [20.10.2023 22:09] Annem: Buğra E.T. Erkek deve, erkek turna     Kısaltmalar:     A. Arapça,     F. Farsça,     FR. Fransızca,     IB. İbranice,     İ. İtalyanca,     Moğ. Moğolca,    T. Türkçe,     Y. Yunanca,     E.T. Eski Türkçe [20.10.2023 22:10] Annem: Cenaze için sala vermek gerekir mi? Sala vermenin hükmü nedir? Sala, ülkemizde, genellikle cenaze olduğunu o bölgedeki insanlara ilan etmek amacıyla okunması adet haline gelen ve Rasulüllah’a salat ve selam içeren duadır. Ayrıca bazı yörelerimizde cuma ve kandil geceleri ile cuma namazından önce de sala okunmaktadır.   Hz. Peygamber döneminde sala okunduğuna dair dini kaynaklarda her hangi bir bilgi yer almamaktadır. Bununla birlikte ölüm haberinin çeşitli yollarla duyurulması sünnettir. Nitekim Rasulüllah’ın (s.a.s.), Necaşi’nin vefatını ashabına haber verdiği (Buhari, Cenaiz, 4), kendisine bildirilmeden defnedilen bir cenaze için de “Bana neden haber vermediniz?” (Buhari, Cenaiz, 5, 56) diye serzenişte bulunduğu rivayet edilmiştir. [20.10.2023 22:10] Annem: Rahmet ve Sekinet Müjdesi; İnşirâh Suresi     “Her zorluğun ardından bir kolaylık vardır. Muhakkak ki, her zorluğun ardından bir kolaylık vardır.” (İnşirâh, 94/5, 6) Muhterem Müslümanlar! Allah Resûlü (s.a.s)’in peygamberliğinin ilk yıllarıydı. Müşriklerin, Mekke’de Müslümanlara uyguladığı baskı ve zulüm iyice artmış, müminler için hayat çekilmez bir hal almıştı. İşte böyle zor bir zamanda, Yüce Allah, bizler için nice müjde ve hikmeti içinde barındıran İnşirâh suresini indirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.s), bu surenin nazil olmasıyla sevinç duydu, ferahladı ve Rabbimizin her zorluğun ardından mutlaka bir kolaylık, bir sekinet lütfedeceğini müjdeledi.[1] Aziz Müminler! Bugün, başta Filistin olmak üzere yeryüzünde baskı ve zulme maruz kalan bütün kardeşlerimize İnşirâh suresinin gönülleri rahatlatan, müminlere umut aşılayan mesajlarıyla seslenmek istiyorum: اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَۙ. وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَۙ. اَلَّـذ۪ٓي اَنْقَضَ ظَهْرَكَۙ. وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَۜ. “Biz senin gönlüne ferahlık vermedik mi? Belini büken yükünü kaldırmadık mı? Senin şanını yüceltmedik mi?”[2] Evet Kardeşlerim! Bizler inanıyoruz ki her şeye kâdir olan Allah’tır. Rahmet ve merhametiyle bizleri kuşatan O’dur. Göğsümüzdeki darlığı giderecek de, gönlümüze inşirâh verecek de O’dur. Cenâb-ı Hak, üzerimizdeki ağır yükleri kaldıracak, her türlü zorluk ve sıkıntıdan bizleri mutlaka kurtaracaktır. Değerli Müminler! İnşirâh suresinin hatırlattığı hakikatlerden biri de şudur:اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۜ.  .فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۙ “Her zorluğun ardından bir kolaylık vardır. Muhakkak ki, her zorluğun ardından bir kolaylık vardır.”[3] Evet, inanıyoruz ki her hüznün ardından bir sevinç, her sıkıntının ardından bir ferahlık mutlaka gelecektir. Zira Cenâb-ı Hak, peygamberleri ve inananları hiçbir zaman yalnız bırakmamıştır. Onları, zalimlerin ve düşmanların insafına asla terk etmemiştir. Hz. Nûh’u tufanın helakinden, Hz. İbrâhim’i Nemrut’un ateşinden, Hz. Mûsâ’yı Firavun’un zulmünden, Hz. Yûsuf’u zindanın karanlığından kurtarmıştır.                 Ve nihayet, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’i inkârcıların türlü eza ve cefasından felaha çıkarmış, ona nice fetih kapıları açmıştır. Kıymetli Müslümanlar! İnşirâh suresi bizlere şu hakikati de öğretmektedir: وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ. .فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ “Bir işi bitirince hemen başka bir işe koyul. Sadece Rabbine yönel.”[4] Ayet-i kerimelerde de belirtildiği gibi bizlere tembellik ve vurdumduymazlık yakışmaz. Mümin, sorumsuz ve ihmalkâr olamaz, rehavete kapılamaz. Yeryüzünde iyilik hâkim oluncaya kadar, hak ve hakikati, adalet ve merhameti yaşamaya, yaşatmaya ve yaymaya gayret eder. Mümin, her işini Allah’ın rızasını gözeterek yapar. İmanından aldığı güçle zorluklar karşısında ümidini yitirmez. İstiklalini ve istikbalini muhafaza etmek için var gücüyle çalışıp çabalar. Aziz Müminler! İnsanlık tarihinin şahit olduğu en büyük zulümlerden biri bugün Filistin’de, Gazze’de yaşanıyor. Bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden masum insanlar vahşice katlediliyor. Evler, camiler, okullar ve hatta hastaneler acımasızca bombalanıyor. Bütün dünyanın gözü önünde büyük bir insanlık suçu işleniyor. Binlerce masum insan aynı anda can verirken insaf ve vicdanını kaybetmiş dünya bu soykırımı sadece seyrediyor. Mazlumun ırkına, diline ve dinine bakılmaz. Tüm insanlığı zalimin karşısında mazlumun yanında olmaya davet ediyoruz. Değerli Müminler! Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şerifinde şöyle b [20.10.2023 22:11] Annem: 47 Emaneti Yerine Getirmek Emanet, günlük hayatımızda dilimizden düşürmedi- ğimiz kavramlardan birisidir. Zira gözümüzü nereye çevirsek Rabbimizin bir emanetiyle karşılaşırız. En başta, aldığımız nefes, soluduğumuz hava, yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, kullandığımız her şey, tüm vücut organlarımız, yer ve içindekiler, gök ve içindekiler, bizim istifademize su- nulmuş birer emanettir. Kur’an’da “Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ın sizin hizmetinize verdiğini, açıkça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz mi?”44 aye- tiyle bu husus açıkça belirtilmektedir. Demek ki insanın hizmetine verilen her şey onun için bir emanet özelliği ta- şımaktadır. O zaman insanın emanete riayet ederek “emin” olması gerekir. İnsanın emin ve itimat edilir olması, kendisine maddi ve manevi bir şeyin gönül rahatlığı ile teslim edilebilir ve istenildiğinde sağlam bir vaziyette geri alınabilir nitelikte olduğu anlamına gelir. İnsanın emin olması münasebetiyle gerek Allah ve Resûlü gerekse insanlar tarafından herhan- gi bir amaçla kendisine bırakılmış olan şeye de emanet de- nilir. Bu takdirde insan, Allah Teala’nın emanetini taşıyan bir emin, bir vekil olma niteliğine sahip yaratılmış yegâne varlıktır. Tıpkı Ayet-i Kerime’de belirtildiği gibi: “Biz ema- neti göklere, yere, dağlara arz ettik de onlar bunu yüklenmekten 44 Lokman, 31/20 RAMAZAN GUNLÜKLER -II.indd 47 27.04.2019 00:11:19 [20.10.2023 22:11] Annem: MELEKLERE İMAN ∙∙∙ 1 6 ∙∙∙ suz bir Allah inancının diğer iman esaslarını da içine al- dığı anlamına gelir. Aksi takdirde sadece Allah’a inanan birinin, diğer inanç esaslarını kabul etmese de kurtulu- şa ereceği düşünülmüş olur. Halbuki melekleri, Allah’ın gönderdiği kitapları, peygamberleri ve âhiret gününü inkâr edenlerin doğru yoldan uzaklaşmış bir anlayışa sa- hip oldukları bizzat Kur’an tarafından belirtilmektedir: “Ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberi- ne indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman ediniz. Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr eden kimse derin bir yanlışlığa düşmüş olur.”2 Âhiret hayatının varlığı da bize peygamber aracılığıyla bildirilmiştir. Dolayısıyla melek, kitap ve âhiret inan- cının peygamber inancıyla doğrudan bağlantısı vardır. Olmuş ve olacak her şeyin bilgisi, hükmü ve takdiri an- lamındaki kazâ-kader inancının Allah inancıyla ilişkisi açıktır. Sonuç olarak “lâ ilâhe illallah Muhammedün re- sûlullah” diyen bir kimse hem altı inanç esasını hem de Hz. Peygamber’in Allah katından getirip tebliğ ettiği her şeyi tasdik etmiş olur. Meleklerin ikinci sırada zikredildiği “âmentü” metnin- deki altı temel inanç esası şöyledir:3 Allah’a, melekleri- ne, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret hayatına, ayrı- ca kazâ ve kadere iman. Biz bu çalışmamızda meleklere iman konusunu ele almaya çalışacağız. 2 en-Nisâ 4/136. 3 el-Bakara 2/177 ve Nisâ 4/136; âyetlerde zikredilen iman esas- larını hadîs-i şeriflerde de topluca görmekteyiz; meselâ bk. Müs- lim, “Îmân”, 1; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 16; Tirmizî, “Îmân”, 4; İbn Mâce, “Mukaddime”, 9. MELEKLERE İMAN.indd 16 12.03.2015 09:16:30 [20.10.2023 22:12] Annem: Ravi: İbnu Abbas (ra) Resulullah (sav), Uhud şehidlerinin üzerinden demir(den mamul silah, zırh gibi şeyler)in ve deri(den mamul kan bulaşmamış giyecekler)in çıkarılmasını ve onların elbiseleri ve kanlarıyla gömülmelerini emretti. Bu hadisin yer aldığı kitaplar: Ebu Davud, Cenaiz 31, (3134) Hadisin Açıklaması: 1- Uhud Savaşı, Bedir'den sonra cereyan etmişti. Müslümanlar bu savaşta 70 adet şehid vermişlerdi. Uhud Savaşı'nda şehid olanlar yıkanmadan üzerlerindeki kanlı elbiseleri çıkarılmadan  ve hatta cenaze namazı kılınmadan defnedilmişlerdi. Bazı zayıf rivayetlerde Uhud şehidlerine namaz kılındığı ifade edilmiş ve hatta, bir kavlinde Ahmed İbnu Hanbel, -rivayetler karşısında kendine has olan  nokta-i nazarına uygun olarak, onlara da itibar edip-  "Şehidler üzerine namaz kılıp kılmama hususunda muhayyerlik var; kılınsa daha iyi, kılınmasa  idare eder, gerekmez" diye hükmetmiştir. Ancak daha sıhhatli rivayetler defin sırasında değil, bilahere Resulullah'ın mezkur şehidlere namaz kıldığını göstermektedir. Hz. Hamza'ya namaz kıldığına dair gelen rivayetteki salat kelimesi lügat manasında te'vil edilerek "Onun  Resulullah'ın yanındaki hususi  yeri sebebiyle Hz. Hamza'yı tafdilen dua etmiştir" denmiştir. Netice itibariyle bütün imamlar, şehidlerin yıkanmadan, üzerlerindeki elbiseleri ile gömüleceklerinde ittifak ederler. Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezhebinde  olanlar namaz da kılınmayacağında birleşirken, Hanefî mezhebindeki ulema ve İshak İbnu Rahuye namaz kılınacağına hükmetmiştir. 2- Şehidlerin üzerindeki deri ve demirin çıkarılmasından maksat, kefen manasını taşımayan giyeceklerin çıkarılmasıdır. Kürk, palto, miğfer, zırh, silahlar, ayakkabı  gibi şeyler  alınır. Bunlar alındıktan sonra, kalanlar normal kefenlemede sarılan miktarı aşarsa onlar da çıkarılır. Sünnete uyan kefen miktarından eksikse tamamlanır. Taharete mani bir pislik  bulaşmışsa o yıkanır, kan bulaşığı yıkanmaz. 3- Hattâbi, şehidi yıkamayı terkle ilgili olarak yapılan şu yorumu kaydeder: "Yıkamayı terketmenin manası,  şehidin kıyamet günü yarasından kanlar akar vaziyette ihya edileceği, o halde kendisine konuşulacağı,  kokusunun misk kokusu, renginin de kan renginde olacağına  dair hadisin varlığıdır. Dirilerde yıkanma namaza makrun olarak yapılır, abdest de böyledir. Temizlik herkes için namaz sebebiyle vacibtir, (şehitten) yıkama sakıt olunca namaz da sakıt olur." Hattâbî, Uhud şehidlerinden birkaçının aynı kabre konduğunu belirten rivayetlerden şu hükümlerin çıkarıldığını belirtir: * Tek bir kabre bir cemaat defnedilebilir. * Toplu definlerde, efdal olanlar kıble tarafına konur. * Kefen darlığı varsa, bütün cemaat bir kefene sarılabilir [20.10.2023 22:13] Annem: Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "Resulullah (sav): "Deveyi bana bir okiyye'ye sat" dedi. Ben; "Hayır" dedim. Resulullah (sav) ısrar ederek: 'Onu bana bir okiyye'ye sat" dedi, ben de sattım fakat evime kavuşuncaya kadar binme şartını koştum. Medine'ye gelince, teslim etmek üzere deveyi Resulullah (sav)'a getirdim. Bana parasını hemen ödedi. Ben oradan ayrıldım. Arkamdan birini göndererek: "Esasen senin devene müşteri değilim, sen deveni geri al artık, o yine senin olsun" dedi. Bir diğer rivayette: "Resulullah (sav) hayvanın sırtını Medine'ye kadar bana iade etti" denir. Bir diğer rivayette: "Medineye kadar sırtı senin" denir. Bir diğer rivayette: "...Medine'ye kadar sırtını şart kıldı" ifadesi vardır. Buhari der ki: "Şart kılma ifadesi rivayetlerin çoğunda yer alır. Sahih olan da budur." Bir diğer rivayette: "Deveyi, dört dinara (sattım)" denir. Bu, dinarın on dirhem hesabından bir okiyye yapar. Diğer bir rivayette "Bir okiyye altın'a" denir. Diğer bir rivayette "ikiyüz dirheme" denir. Bir diğer rivayette "Dört okiyye'ye" denir. Bir diğer rivayette "Yirmi dinara" denir. Bir diğer rivayette: "Medine'ye geldiğin zaman dikkatli ol hanımın hayızlı olabilir" buyurdu. Bu rivayette "Akşam vakti Medine'ye geldim. Mescide uğradım. Resulullah (sav) orada mescidin kapısında buldum. Bana "Şimdi mi geldin?" diye sordu. "Evet!" dedim. Bana: "Deveni bırak, içeri gir, iki rek'at namaz kıl!" buyurdu. Ben hemen girdim, namaz kıldım ve döndüm. Hz. Bilal'e emrederek bana bir okiyye tartmasını söyledi. Bilal derhal tarttı ve biraz da fazla koydu" denir. Bir diğer rivayette Cabir (ra) der ki: "(Evimize) girmek için gittiğim zaman, Resulullah (sav) şöyle uyardı: "Biraz ağır olun, evlere geceleyin girelim. Böylece, saçı başı dağınık olanlar taranır, gurbette kocası olanlar etek traşı olurlar." Kaynak: Rivayet: Cabir [20.10.2023 22:13] Annem: 34- Öğle ve İkindi Namazlarında Kıraat Bâbı 1040- Bize Saîd b. Muhammed el-Cermî ve Ubeydullah b. Saîd rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Ebû Üsâme, Mis'ar'dan, o da Ma'n'dan naklen rivâyet etti. Dedi ki: Babamı şunu söylerken işittim: «Mesrûk'a sordum: Kur'ân'ı dinledikleri gece cinlerin geldiğini Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kim bildirdi?» dedim. — Bana babam, yani İbn Mes'ud söyledi ki: Onların gelişini Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir ağaç bildirmiş» dedi. Bu rivâyet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cinlere giderek onlara Kur'ân-ı Kerîm okuduğunu ve suâllerine cevap verdiğini bildirmektedir. Bundan anlaşılıyor ki; cinlerin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelişleri iki defa olmuştur. Hadîâ-i şerif cin gecesi Hazret-i İbn Mes'ûd'un Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bulunmadığım tasrîh etmektedir. Gerçi Ebû Dâvûd (202-275) ve diğer hadîs ulemâsının rivâyet ettikleri bir hadîsde İbn Mes'ud'un cin gecesi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bulunduğu zikrediliyorsa da o hadîs bilittifâk zayıftır. Bâbımız hadîsi onun hükmünü iptal eder. Dâre Kutnî (306 - 385) nin beyânına göre; buradaki İbn Mes'ûd hadîsi: «Bize cinlerin izlerini ve ateşlerinin eserlerini gösterdi;» cümlesinde sona erer. Geri kalan kısmı İbn Şâ'bî'nin sözüdür. Hadîsi Şâ'bî'den rivâyet eden bütün râvîler onu Şâbî'nin sözü olmak üzere rivâyet etmişlerdir. Fakat Şâbî gibi bir zâtın bu sözü kendiliğinden söylemesine imkân ve ihtimal yoktur. O bunu mutlaka Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etmiştir. Yalnız hadîsin bu kısmı İbn Mes'ûd rivâyetinde yoktur. Cinlerin yiyecek hususundaki suâli kendilerine ne gibi şeylerin mubah olduğunu anlamak içindir. Bu suâle Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Üzerine besmele çekilen her kemiği yiyebilirsiniz.» diye cevap vermiştir. Bundan muradı: Yâ besmeleyle kesilmiş hayvan kemiğidir. Yahut yenirken besmele çekilen kemiktir. Müslim sârini Übbî ikinci ihtimâl üzerinde durmaktadır. Ulemâdan bazılarının beyânına göre; üzerine besmele çekilen kemik, cinlerin mü'minlerine mahsustur. Mü'min olmayanlarının yiyecekleri ise; üzerine besmele çekilmeyen kemiklerdir. Nitekim başka bir hadîsde bu cihet tasrîh edilmiştir. «Elinize geçen, üzerine besmele çekilmiş her kemik, olabildiği kadar bol etli olarak - sizindir.» Cümlesinden muradı; Ya kemiklerde kalan etlerdir. Yahut Allahü teâlâ hazretleri onların üzerinde yeniden et halk eder ve hiç yenilmemiş gibi etli olurlar, demektir. 1041- Bize Muhammed b. El-Müsennâ el-Anezî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Ebî Adiy, Haccâc (yani Savvâf dan), o da Yahya'dan -ki bu zât Ebû Kesîr'dir- O da Abdullah b. Ebî Katâde ile Ebû Seleme'den, onlar da Ebû Katâde'den naklen rivâyet etti. Ebû Katâde şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize namaz kıldırır; öğle ile ikindinin ilk iki rek'âtlarında Fatiha-i Kitap ile iki sûre okurdu. Bazen âyeti bize işittirirdi. Öğle namazının ilk rek'âtıni uzatır, ikinciyi kısa keserdi. Sabah namazında da Öyle yapardı. 1042- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yezîd b. Harun rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hemmâm ile Ebân b. Yezîd, Yahya b. Ebî Kesîr'den, o da Abdullah b. Ebî Katâde'den, o da babasından naklen haber verdi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle ile ikindi namazlarının ilk iki rek'âtlarında Fâtiha-i Kitap ile bir sûre okurdu. Bazen de âyeti bize işittirirdi. Son iki rek'atlarda ise; yalnız Fâtiha-i Kitabı okurdu, demiştir. Bu hadîsi Buhârî «Ezan» ve «Namaz» bahislerinde, Ebû Dâvûd, Nesai ve İbn Mâce dahi «Namaz» bahsinde rivâyet etmişlerdir. Hadîs-i şerîf, Öğle ile ikindi namazlarının ilk iki rek'âtlarında fatihadan sonra sûre okunacağını ve ilk rek'âtın ikinciden uzun tut [20.10.2023 22:13] Annem: KOMŞU VE KOMŞULUK HAKKI “Yalnızca Allah’a kulluk eden ve ondan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayın. Ana babaya yakın akrabaya, yetimlere, muhtaçlara, kendi çevresinden olan komşulara; uzak komşulara, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve elinizin altındaki hizmetçi ve işçilere iyilik yapın ve iyi davranınız.” (4 Nisa 36) 305: İbni Ömer ve Aişe (Allah Onlardan razı olsun)’den bildirildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Bu sıkı tavsiyeden neredeyse komşuyu komşuya varis kılacağını zannettim.” (Buhari, Edeb 28, Müslim, Birr 140) 306: Ebu Zer (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Ey Ebu Zer çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy ve komşularını da gözet.”(Müslim, Birr 142) *Müslim’in diğer bir rivayeti de şöyledir: Dostum Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) bana şöyle vasiyet etti: “Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy sonra da komşularını gözden geçir ve muhtaç durumda olanlara uygun bir pay ayır.” 307: Ebu Hüreyre (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet olunduğuna göre peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in üç defa : “Vallahi iman etmiş olmaz”, dediğini işittim. -Ya Rasulallah kim iman etmiş olmaz diye sordular. -Yapacağı fenalıktan komşusu emin olmayan kimselerdir, buyurdu. (Buhari, Edeb 29, Müslim, İman 73) * Müslim’in diğer bir rivayeti ise şöyledir: “Komşusu zararından emin olmayan kimse cennete giremez.” (Müslim, İman 73) 308: Yine Ebu Hüreyre (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet olunduğuna göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Ey müslüman hanımları, komşu hanımlar birbirleriyle hediyeleşmeyi küçümsemesin hediyeleri bir koyun paçası bile olsa.” (Buhari, Hibe 1, Müslim, Zekat 90) 309: Yine Ebu Hüreyre (Allah Ondan razı olsun)’den aktarıldığına göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Komşu komşusunun duvarına kiriş koymak ağaç çakmak çivi vida vb. şeyler yapmasına mani olmasın.” Hadisi rivayet eden Ebu Hüreyre (Allah Ondan razı olsun) etrafindakilere: Bu sünnetten yüz çevirmiş olarak görünüyorsunuz. Vallahi ben bu sorumluluğu omuzlarınıza yükleyeceğim. (Buhari, Mezalim 20, Müslim, Müsakat 136) 310: Yine Ebu Hüreyre (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet olunduğuna göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden mutlaka hayırlı söz söylesin veya sussun.” (Buhari, Nikah 80, Müslim, İman 74) 311: Ebu Şüreyh el-Huzâî (Allah Ondan razı olsun)’den bildirildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin, Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin, Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse mutlaka faydalı söz söylesin veya sussun.” (Müslim, İman 77) 312: Aişe (Allah Ondan razı olsun)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: -Ya Rasulallah iki komşum var hangisine hediye vereyim? Diye sordum. “Kapısı sana daha yakın olana ver.” buyurdu. (Buhari, Şifa 3) 313: Abdullah ibni Amr (Allah Onlardan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Allah katında arkadaşların en hayırlısı arkadaşına faydalı olandır. Yine Allah katında komşuların en hayırlısı komşusuna faydalı olandır.” (Tirmizi , Birr 28) [20.10.2023 22:13] Annem: Hişâm İbni Hakîm İbni Hizâm radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre kendisi,  Şam'da, başlarına zeytinyağı döküldükten sonra güneş altında beklemeye mahkum edilmiş çiftçilere rastladı. - Bu ne haldir? diye sordu. - Arazi vergisi (haraç) yüzünden bir rivâyette ise baş vergisi (cizye) yüzünden cezalandırılıyorlar, denildi. Bunun üzerine Hişâm: - Andolsun ki ben,  Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in:  "İnsanlara haksız yere dünyada azâb edenlere Allah, mutlaka azâb eder" buyurduğunu işittim dedi ve Emîr'in huzuruna çıkıp durumu ona arzetti. Emîr de  çiftçilerin serbest  bırakılmalarını emretti. Müslim, Birr 117- 119. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâre 32 [20.10.2023 22:13] Annem: “Allah’ım! Bana öğrettiğin şeyleri hakkımda faydalı eyle, bana fayda verecek şeyleri öğret, beni, bana fayda verecek ilim ile nasiplendir.” Hâkim, Deavât, No: 1879, I, 510 Müslümanca | İslam Ansiklopedisi [20.10.2023 22:14] Annem: Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "...Dedim ki: (siz selem adini) yanında alacağınız malın aslını bulunduran kimse ile mi yapardınız?" Şu cevabı verdi: Biz selem yaptığımız kimseye o hususu sormazdık." (Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: "(Selem akdini) alacağımız mal elinde bulunmayan kimselerle yapardık.") Buhari, Selem 3; Ebu Davud, Büyu 57, (3464) Müslümanca | İslam Ansiklopedisi [20.10.2023 22:15] Annem: Talha Bin Ubeydullah'ın Müslüman Oluşu 2018-05-25 Tarihinde Yayınlandı Hz. Osman’ın İslam’ın saadet dolu sînesine koşuşunu, Hz. Talha b. Ubey­dullah takip etti. Ticaret maksadıyla bir seyahate çıkmıştı. Busra panayırında bulunduğu bir sı­rada, oradaki manastırda yaşayan bir rahip, “Bu pazar halkı içinde Mek­ke’den kimse var mı?” diye seslendi. Hz. Talha, “Evet, ben Mekkeliyim” deyince rahip, “Ah­med zu­hur etti mi?” diye sordu. Hz. Talha, “Ahmed kim?” deyince de rahip, “Abdullah b. Ab­dül­mut­ta­lib’in oğludur! Mekke, onun zuhur edeceği şehirdir. O, peygamberlerin sonuncusu­dur! Kendisi, Harem-i Şerif’ten çıkarılacak, hurmalık, taşlık ve çorak bir yere hicrete mecbur bırakılacaktır” cevabını verdi. Rahibin bu sözleri Talha’nın dikkatini çekmişti. Mekke’ye gelir gelmez hal­ka, “Yeni bir haber var mı?” diye sordu. “Evet...” dediler. “Abdullah’ın oğlu Muhammedü’l-Emin, pey­gamber oldu­ğunu iddia etti. Ebû Kuhâfe’nin oğlu Ebû Bekir de, ona tâbi oldu!” Bunun üzerine derhal Hz. Ebû Bekir’in yanına vardı ve “Sen, Muhammed’e tâbi oldun mu?” diye sordu. Hz. Ebû Bekir, “Evet...” dedi. “Ben ona tâbi oldum. Sen de git, ona tâbi ol! Zira o, insanları hak ve gerçek olana davet ediyor!” Hz. Talha da rahipten duyduklarını Hz. Ebû Bekir’e anlattıktan sonra, bera­berce Allah Resûlünün huzuruna geldiler. Derhal Müslüman olan Hz. Talha, rahibin söylediklerini anlatınca da Peygamber Efendimiz gülümsedi.[1] Müşrikler, Hz. Talha gibi faziletli bir insanın da Müslüman olmasına ta­hammül edemediler. Ku­reyş’in azılı pehlivanlarından Nev­fel b. Adviye, onu bir ipe bağlayıp işkenceye uğrattı. Genç yaşta İslamiyetle şereflenen Hz. Talha, cennetle müjdelenen on saha­beden biridir. Resûl-i Ekrem Efendimiz, onun hakkında, “Yeryüzünde yürü­yen bir şehide bak­mak isteyen, Talha’ya baksın!” buyurmuşlardır.[2] Son derece cömert ve cesur bir sahabe idi. Uhud Harbi’nde Peygamber Efendimize atılan oklara elini tutmuş ve bu yüzden parmakları çolak kalmıştı. Aynı harpte seksene yakın yara aldığı halde Re­sû­lul­lah’ın yanından ayrılma­mıştı.[3] ________________________________________________ [1] İbn Sa’d, Tabakat, c. 3, s. 214-216; İbn Hacer, el-İsabe, c. 2, s. 220-221. [2] Buharî, Sahih, c. 2, s. 107, c. 4, s. 211-212. [3] İbn Sa’d, a.g.e., c. 3, s. 219; İbn Hacer, a.g.e., c. 2, s. 221. [20.10.2023 22:15] Annem: TERTEMIZ BIR YOL Tasavvuf velilerin yolu olduğu için kar gibi temiz bir yoldur ki asla leke kabul etmez. Onda leke olduğunu zannedenler elmas ile cam parçasını ayırt edemeyen kimselerdir. Günümüzde dine düşmanlık etmeyi kendilerine şiar edinmiş bazı kesimler, bir takım sahte şeyhleri öne sürerek her fırsatta tasavvuf ve tarikatlara saldırmayı kendilerine vazife biliyorlar. Şeyh olmadıkları hâlde kendilerini şeyh olarak lanse eden kimselerin yanlışlarını tasavvufa yüklemek insaflı ve tutarlı bir yaklaşım değildir. Bir misalle bu yaklaşımın tutarsızlığını ortaya koymaya çalışırsak şöyle diyebiliriz: Faraza Müseyleme gibi sahte peygamberler ortaya çıkmış diye, kimsenin nübüvvet müessesini karalamaya hakkı var mıdır? Ya da imitasyon bilezik satan bir pazarcıya kuyumcu demek ne kadar doğrudur? Şu bir hakikattir ki birçok güzel şeyin sahtesi olduğu gibi şeyhin de sahtesi olabilir.Bilinçli ve sistematik bir şekilde din ile olan bağları koparılarak dünyevileştirilmeye çalışılan toplumlarda din adına ancak bir cahillikten söz edilebilir. İlahi olan ile bağı olmayan insanların onunla ilgili sahih bilgilere veya esaslı kanaatlere sahip olmaları da düşünülemez. Nasihat Takvimi https://play.google.com/store/apps/details?id=com.nasihattakvim [20.10.2023 22:15] Annem: ❝Her zorluğun ardından bir kolaylık vardır. Muhakkak ki, her zorluğun ardından bir kolaylık vardır.❞ | İnşirah Suresi, 5-6 [20.10.2023 22:16] Annem: Hadis-i Şerifte Buyuruldu ki: Ya'la İbnu Mürre (Radıyallahu Anh)'nin anlattığına göre: "Bir grup Ashab, Resulullah'la birlikte Aleyhissalâtu vesselâm'ın davet edildiği bir yemeğe gittiler. Yolda, Hüseyin'e rastladılar, çocuklarla oynuyordu.Ya'la der ki: "Resulullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) (çocuğu görünce) ilerleyip cemaatin önüne geçip (onu  tutmak için) ellerini açtı. Çocuk ise sağa sola kaçmaya başladı. Resulullah da onu takliden sağa sola koşarak, tutuncaya kadar peşinde koştu. Yakalayınca ellerinden birini çenesinin altına  diğerini de ensesine koyup öptü ve: "Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim! Kim Hüseyin'i severse Allah da onu sevsin. Hüseyin sıbt'lardan bir sıbttır (torun)!" buyurdu." Kaynak : İbnu Mace Sünen (144) - Hds :(6025) ( Sen de oku : bit.ly/Hadisiserif ) [20.10.2023 22:16] Annem: [Hadis No : 3664] Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam izarını sarmış olarak namaz kılarken, Resulullah (aleyhissalatu vesselâm) ona:   "Git, abdest al!" ferman buyurdu. Adam gitti abdest aldı, sonra şelip (tekrar namaza durdu. Resulûllah (aleyhissalâtu vesselâm) tekrar):   "Git abdest al!" emretti. Adam gitti, abdest aldı, geri geldi. Bir adam:   "Ey Allah'ın Resulü, ona niye abdest almasını emir buyurdunuz?'' diye sordu.   "O, dedi, izârını sarkıtmış olarak namaz kılıyordu. Allah, izarını sarkıtan erkeğin namazını kabul buyurmaz!'' Ebu Dâvud, Libas 28, (4086). İslami Uygulamalar  islamiuyg@gmail.com [20.10.2023 22:17] Annem: “Allah’ım! Bütün işlerimin sonucunu güzel eyle, beni dünyada rezil olmaktan ve ahiret azabından koru.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 949; el-Heysemî, Ed’ıye, 33, No: 17390) [20.10.2023 22:17] Annem: Bir Ayet Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında, Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükafat vardır diye vaatte bulunmuştur. (Mâide, 5/9) İslami Uygulamalar  islamiuyg@gmail.com [20.10.2023 22:17] Annem: Bir Hadis Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen, anne ve babasına ihsan ve ikramda bulunsun ve akrabalarını ziyaret etsin. (Ahmed b. Hanbel, III, 156) İslami Uygulamalar  islamiuyg@gmail.com [20.10.2023 22:17] Annem: Bir Dua Ey Allah’ım! Ben kendime çok zulmettim, günahları ancak sen bağışlarsın. Mağfiretinle beni bağışla ve bana merhamet et. Şüphesiz sen çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. (Tirmizî, De’avât, 96) İslami Uygulamalar  islamiuyg@gmail.com [20.10.2023 22:19] Annem: Mutarrif’in, babasından naklettiğine göre, o (Abdullah b. Şıhhîr) şöyle demiştir: “Allah Resûlü’nü (sav) namaz kılarken gördüm. Ağlamaktan dolayı göğsünden değirmen sesi gibi bir hırıltı geliyordu.” (D904 Ebû Dâvûd, Salât, 156, 157; N1215 Nesâî, Sehiv, 18) [20.10.2023 22:19] Annem: 75- KITABU'L-MARDA VET-TIBB 1- Hastalığın Keffâret Olması Hakkında Gelen Haberler Ve Yüce Allah'ın: 2- Hastalığın Şiddeti (Fadldandır) Babı 3- Bâb: 4- Hasta Ziyaretinin Vâcibliği Babı 5- Bayılmış Kimseyi Ziyaret Etmek Babı 6- (Beyin Menfezlerinde Habsolunup Başlıca Organları Hareketlerinden Eksik Olarak Men' Eden) Rüzgâr Sebebiyle Sar'aya Tutulan Kimsenin Fadlı Babı 7- Gözü Zayi' Olup Giden Kimsenin Fadlı Babı 8- Kadınların (Yabancı Olsalar Bile) Erkeklere Hasta Ziyareti Yapmaları Babı 9- Çocuklara Hasta Ziyareti Yapmak Babı 10- Çöl Arabına Hasta Ziyareti Babı 11- Müşrik Kimseye Hasta Ziyareti Babı 12- Bâb: Bir Topluluk Bir Hastayı Ziyarete Gittikleri Zaman Namaz Vakti Gelirse, O Hasta Gelenlere Cemaatla Namaz Kıldırır 13- Ziyaret Edenin Kendi Elini Hasta Üzerine Koyması Babı 14- Ziyaret Sırasında Hastaya Söylenecek Söz Ve Hastanın Vereceği Cevâb Babı 15- Binici Olarak, Yürüyerek, Eşek Üzerinde Arka Tarafa Başka Birini Bindirerek Hasta Ziyaretine Gitmek Babı 16- Hastanın "Ben Hastayım" Yâhud "Vay Başım" Yâhud "Hastalığım Şiddetlendi" Demesinin Cevazı Ve Eyyûb Aleyhi's-Selâm'ın "Hakikat bana bu der d gelip çattı. Sen ise acıyanların en acıyanısın" (el-Enbiyâ: 83) Kavli Babı 17- Hastanın (Ziyarete Gelenlere, Gerektiğinde): "Yanımdan Kalkınız!" Demesi Babı 18- Hasta Olan Çocuğa Duâ Edilmesi İçin Onu (Salih İnsanların Yanına) Götüren Kimse Babı 19- Hastanın Ölümü Temenni Etmesinin Nehyi Babı 20- Ziyaret Eden Kişinin Hastaya Dua Etmesi Babı 21- Hasta Ziyaretine Giden Kimsenin Hasta(Ya Şifâ Duası Yapmak) İçin Abdest Alması Babı 22- Salgın Veba Ve Humma Hastalıklarının Kaldırılmasına Duâ Eden Kimse Babı Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle 75- KITABU'L-MARDA VET-TIBB (Hastalar ve Tıbb Kitabı) [1] 1- Hastalığın Keffâret Olması Hakkında Gelen Haberler Ve Yüce Allah'ın: "Kim bir kötülük yaparsa onunla cezalanır... (en-Nisâ: 123) [2] 1-.......ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Urve ibnu'z-Zubeyr ha­ber verdi ki, Peygamber'in zevcesi Âişe (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: "Müslümâna batacak bir dikene varıncaya kadar herhangi bir musibet isabet ederse, Allah muhakkak o musibete kar­şılık, onun bir günâhını keffâretleyip örter". 2-....... Bize Zuheyr ibn Muhammed, Muhammed ibn Amr'dan...; o da Atâ ibn Yesâr'dan; o da Ebû Saîd el-Hudrî (R) ile Ebû Hureyre(R)'den tahdîs etti ki, Peygamber (S) şöyle buyurmuştur: "Müslümâna, vücûduna batacak bir dikene varıncaya kadar yorgun­luk, hastalık, gelecekten kederlenme, geçmişten hüzünlenme, başka­larından gelen eza ve iç sıkıntısı isabet ederse, Allah muhakkak bu musibetleri sebebiyle o müslümânın günâhlarından bir kısmını kef­fâretleyip örter." 3-.......Bize Sufyân es-Sevrî, Sa'd ibn İbrahim'den; o da (Ab­dullah yâhud Abdurrahmân) ibn Ka'b'dan; o da babası Ka'b ibn Mâ-lik(R)'ten tahdîs etti ki, Peygamber (S) şöyle buyurmuştur: "Mü'minin meseli yeşil ekin dalı gibidir ki, rüzgâr onu kâh eğer, meylettirir, kâh doğrultur durur. Münâfıkın meseli de sert ve düz çam ve dağ servisi gibidir kit kökünden bir defada sökülmesi yâhud kırılması oluncaya kadar dimdik durmakta devam eder [3]. Zekeriyâ ibn Ebî Zaide de şöyle dedi: Bana Sa'd ibn İbrâhîm tahdîs etti. Bize Ka'b'm oğlu babası Ka'b'dan; o da Peygamber(S)'den tahdîs etti [4]. 4-.......Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) şöyle bu­yurdu: "Mü'min kişinin benzeri, bir sap üzerinde biten ekin gibidir. Hangi taraftan ona rüzgâr esip gelirse, rüzgâr onu eğer. Doğrulduğu zaman rüzgâr belâsı ile yine eğilir (fakat yıkılmayıp doğrulur, doğru kalır). Haktan yüz çeviren fâcir kişinin benzeri de sert ve düz çam gibidir ki, Allah onu dilediği vakit (bir defada) söküp kırıncaya ka­dar dimdik olmakta devam eder" [5]. 5-.......Bize Mâlik, Muhammed ibn Abdillah...'tan haber ver­di ki, o şöyle demiştir: Ben Ebû' [20.10.2023 22:19] Annem: 34- Îmânın Artıp Eksilmesi  Ve Yüce Allah'ın Şu Kavilleri Bâbı: "Biz de onların hidâyetini artırmıştık" (Kehf: 18/13), "...îmân edenlerin de inançları artsın..." (Müddessîr: 74/31) Ve Allah: "Bu gün sizin dîninizi kemâle erdirdim..." (Mâide: 5/3) buyurdu. Binâenaleyh kemâlden bir şey eksildiği zaman, o eksiktir. 44  Bize Katâde, Enes (radıyallahü anh)'ten tahdîs etti. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "La ilahe ille'llâh deyip de kalbinde bir arpa ağırlığınca hayr (yani îmân) bulunan kimse cehennemden çıkacaktır. La ilahe ille'llâh deyip de kalbinde bir buğday ağırlığınca hayr bulunan kimse cehennemden çıkacaktır. La ilahe ille'llâh deyip de kalbinde bir zerre ağırlığınca hayr bulunan kimse cehennemden çıkacaktır." Ebû Abdillah Buharı şöyle dedi: Ebân: Bize Katâde tahdîs etti; bize Enes Peygamber'den tahdîs etti, dedi. Bu isnâddaki hadîste "hayrdan" yerine "îmândan" ta'bîri geldi. 45 Bize Kays ibn Müslim (120), Tarık ibn Şihâb (83-radıyallahü anh)'den haber verdi; şöyle demiştir: Yahûdîler'den bir kimse Omer ibn Hat-tâb (radıyallahü anh)'a: - Ey Mü'minlerin Emîri! Sizin Kitâb'ınızda okumakta olduğunuz bir âyet var ki, biz Yahûdî topluluğuna nazil olmuş olaydı, nazil olduğu günü bayram edinirdik, dedi. Omer: - Hangi âyettir o? diye sordu. Yahûdî: - "Bu gün sizin dîninizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size dîn olarak müslümânlıktan hoşnûd oldum..." (Mâide: 5/3) cevâbını verdi. Bunun üzerine Omer: - Biz bu âyetin indiği günü de, yeri de biliyoruz (kıymetini takdîr ediyoruz). Bu âyet Peygamber'e bir cuma günü Arafa'da kaaim iken nazil olmuştur, dedi.     [20.10.2023 22:19] Annem: Allah'ın en çok sevdiği isimleriniz Abdullah ve Abdurrahman'dır. (Müslim, Âdâb, 2) [20.10.2023 22:20] Annem: - عَنْ عَلِىٍّ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ، قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - اَلدُّعَاءُ سِلَاحُ الْمُؤْمِنِ وَ عِمَادُ الدِّينِ وَ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَ الْأَرْضِ - على (رضى الله عنه) دن روايت اولوندى كه، رسول الله صلى الله عليه وسلم افنديمز شويله بويورمشلردر - دعا مؤمنك سلاحي، دينك ديره كى، سماوات و ارضك نوريدر - Ali (r. anh)’den rivayet olundu ki, Rasûlullah efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır - Dua müminin silahı, dinin direği, semâvât ve arzın nurudur. - El-Müstedrek ala’s-Sahihayn, Kitabü’d-Dua, h.1812 [20.10.2023 22:22] Annem: Resûlüm de ki:Allah'a ve Peygamber'e itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez. (Âl-i İmrân, 3/32) [20.10.2023 22:26] Annem: 4/Nisâ 93 - Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. [20.10.2023 22:26] Annem: عَنْ أنس  قال : سَمِعْتُ رَسُول اللَّهِ قال رسول الله صلى الله عليه وسلم  يَقُولُ إن اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قال : إذا ابْتَلَيْتُ عَبْدِي بِحَبِيبَتَيْهِ فَصَبَرَ عَوَّضْتُهُ مِنْهُمَا الْجَنَّةَ. يُرِيدُ عَيْنَيْهِ . Enes ibn Mâlik (Allah Ondan razı olsun) Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in şöyle buyurduğunu işittim demiştir: “Allah’ü teâlâ buyuruyor ki: Kulumu gözlerinden mahrum ederek imtihan ettiğim zaman sabrederse, gözlerinin karşılığı ona cenneti veririm.” (Buhârî, Merda 7) [20.10.2023 22:26] Annem: حَدَّثَنَا آدَمُ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنِي ابْنُ الأَصْبَهَانِيِّ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا صَالِحٍ، ذَكْوَانَ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ،‏.‏ قَالَتِ النِّسَاءُ لِلنَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم غَلَبَنَا عَلَيْكَ الرِّجَالُ، فَاجْعَلْ لَنَا يَوْمًا مِنْ نَفْسِكَ‏.‏ فَوَعَدَهُنَّ يَوْمًا لَقِيَهُنَّ فِيهِ، فَوَعَظَهُنَّ وَأَمَرَهُنَّ، فَكَانَ فِيمَا قَالَ لَهُنَّ ‏"‏ مَا مِنْكُنَّ امْرَأَةٌ تُقَدِّمُ ثَلاَثَةً مِنْ وَلَدِهَا إِلاَّ كَانَ لَهَا حِجَابًا مِنَ النَّارِ ‏"‏‏.‏ فَقَالَتِ امْرَأَةٌ وَاثْنَيْنِ فَقَالَ ‏"‏ وَاثْنَيْنِ ‏"‏‏.‏ Ebu Sâid el-Hudrî (r.a.) şöyle demiştir: Kadınlar Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e Ey Allah'ın Resulü erkekler­den bize meydan kalmıyor. Bize kendinden bir gün ayır" dediler. Nebi s.a.v. de kadınlara bir gün belirledi. O günde kadınlarla buluşarak onlara vaaz verdi, bazı hususları emretti. Emrettikleri arasında şu sözleri de vardı. İçinizden âhirete (kendinden önce) üç çocuk yollayan her kadın için bu çocuklar cehenneme karşı bir siper olur". Bir kadın: "Ya iki çocuk?" diye sordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), iki çocuk da öyledir' buyurdu. Tekrar: Grades: Reference: Sahih Buhari 101 In-book reference: Kitap 3, Hadis 43 https://play.google.com/store/apps/details?id=com.islamicproapps.hadithpro [20.10.2023 22:26] Annem: KISKANÇLIK BÖLÜMÜ.. KISKANÇLIK KISKANÇLIK BÖLÜMÜ KISKANÇLIK ـ4306 ـ1ـ عَنْ أبى هُرَيْرَة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَالَ: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إنَّ اللّهَ تَعالى يَغَارُ وَإنَّ الْمُؤْمِنَ يَغَارُ وَإنَّ غَيْرَةَ اللّهِ أنْ يَأتِى الْمُؤْمِنُ مَا حَرَّمَ اللّهُ تَعالى عَلَيْهِ[. أخرجه الشيخان والترمذي . 1. (4306)- Hz. Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah kıskançtır, mü'min de kıskançtır. Allah'ın kıskanması, mü'minin Allah'ın haram ettiği şeyi yapmasıdır." [Buhârî, Nikâh107, Müslim, Tevbe 36, (2761); Tirmizî, Radâ 14, (1168).][1] AÇIKLAMA: Kıskançlık diye çevirdiğimiz kelime gayret'tir. dilimizde gayret kelimesi kıskançlık manasına kullanılmaz. Çaba veya cehd manasındadır. Kadı İyaz, kıskançlık manasına olan gayret'in, kelime olarak tegayyürü'lkalb'ten inşikak ettiğini söyler. Şöyle der: "Bu kendine mahsus olan şeyde müşâreke (ortaklık) sebebiyle öfkenin kabarması, kalbin tegayyürüdür." Bu hal, en ziyade karıkoca arasında olur. Söylediğimiz bu husus insanlar hakkındaki kıskançlığı açıklar. Allah'a nisbet edilen kıskançlığa gelince: Bu hususta Hattâbî derki: "Allah hakkında kıskançlığın ne olduğunu en iyi açıklayan şey Ebû Hureyre hadisidir." Hattabî burada, sadedinde olduğumuz hadisi kasteder. Çünkü orada; "Allah'ın kıskanması, mü'minin Allah'ın haram ettiği şeyi yapmasıdır"denir. İyaz der ki: "Allah hakkında gayret'in, onu yapanın hâlini değiştirdiğine işaret olması da muhtemeldir. Dendi ki, asıl itibariyle gayret, hamiyet ve izzeti nefisdir. Bu tarif, "gayret"i tegayyürün gerektirdiği şeyle tefsir etmektir, böylece gadaba râci olur. Cenâb-ı Hak, Kitabında gadab ve rıza'yı kendi nefsine nisbet etmiştir." İbnu Arabî der ki: "Tegayyürün Allah hakkında muhal olduğu kat'î delille sabittir. Öyleyse lâzımı ile tevili gerekir. Onun lâzıımı ise vâid'dir ve faile ceza verilmesidir." Aynî, "Allah'ın gayretini (kıskanmasını), fevâhişten (çirkin fiillerden) yasaklaması ve onları haram kılması ve onlardan menetmesi" diye tarif eder ve şöyle açıklar: "Çünkü gayyur (kıskanç), kıskandığı şeyden başkasını zecr eden (yasaklayan kimsedir). Bu hususu, Resululah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Allah kıskanç olduğu için fevâhişi haram etti "hadisi açıklamıştır. Yani haram etti demek, işlenmesini yasak etti demektir. Yine Aleyhissalâtu vesselâm buyurmuştur ki:  "Allah'ın kıskanması, mü'minin Allah'ın haram kıldığı şeyi yapmamasıdır."[2] ـ4307 ـ2ـ وَعَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قَالَ: ]قَالَ رَسُولُ اللّه # يَقُولُ: َ أحَدَ أغْيَرُ مِنَ اللّهِ، مِنْ أجْلِ ذلِكَ حَرَّمَ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَما بَطَنَ، وََ أحَدَ أحَبُّ إلَيْهِ الْمَدْحُ مِنَ اللّهِ، مِنْ أجْلِ ذلِكَ مَدَحَ نَفْسَهُ[. أخرجه الشيخان والترمذي . 2. (4307)- İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı işittim, şöyle diyordu: "Allah'dan daha kıskanç kimse yoktur. Bu sebeptendir ki fevâhişin açığını da kapalısını da haram kıldı. Medihten Allah kadar hoşlanan  bir kimse de yoktur. Bu sebeptendir ki nefsini medhetmiştir." [Buhârî, Nikâh 107, Tefsir, En'âm 7, Tefsir A'raf 1, Tevhid 15; Müslim, Tevbe 33, (2760); Tirmizî, Daâvât 97, (3520).][3] AÇIKLAMA: 1- Fevâhiş kelimesi fahişenin cem'idir. Fâhişe, gerek söz ve gerekse fiille icra edilen herçeşit çirkin fiildir. Allah'ın bütün haramları fevâhiş'e girer. İbnu'l-Esir, en-Nihaye'de şöyle açıklar: "Hadiste fuhş, f [20.10.2023 22:26] Annem: İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü "Lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka ilah yoktur)" sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58. [20.10.2023 22:26] Annem: Allah'ım! Bana verdiğin rızık konusunda beni kanaat sahibi yap ve o rızkımı bereketli kıl. Zayi olan her nimetin daha hayırlısını bana ihsan eyle. (Hakim, "De'avat,"No:1878) [20.10.2023 22:26] Annem: Tarihte Bugün •  TBMM ile Fransa Hükümeti Arasında “Ankara Antlaşması” İmzalandı 1921 •  Ağaç Dikme ve Çelikleme Zamanı Kuveyt Türk Dijital Takvim https://play.google.com/store/apps/details?id=com.kuveytturk.dijital.takvim [20.10.2023 22:28] Annem: Günün Ayeti “(Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” Enbiyâ 107 [20.10.2023 22:28] Annem: Günün Hadisi “Kıyamet kopuyor olsa dahi elinizdeki fidanı dikin.” İbn Hanbel, III, 184 [20.10.2023 22:28] Annem: AĞAÇ DİKMEK SADAKADIR Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Mekke-i Mükerreme’nin yanında Medîne-i Münevvere ve Tâif bölgelerini de harem ilan ederek oralarda ağaç kesmeyi, bitki örtüsünü tahrip etmeyi, avlanmayı yasaklamıştı. (Ebû Dâvûd, Menâsık, 96) “Bir Müslüman herhangi bir ağaç veya bitki dikerse, ondan yenilen şey kendisi için sadakadır, ondan alınan şey kendisi için sadakadır, yabânî hayvanların yediği şeyler sadakadır, kuşların yedikleri sadakadır, bir kişinin ondan alıp eksilttiği şey de kendisi için sadakadır.” (Müslim, Müsâkât, 7) Asbâb-ı kirâmın ileri gelenlerinden Ebu’d-Derdâ -radıyallâhu anh- Şam’da ağaç dikmekteydi. Yanına birisi yaklaştı ve hayretle: “–Sen, Peygamber Efendimiz’in yakın arkadaşı olduğun hâlde ağaç dikmekle mi meşgul oluyorsun?” dedi. Ebu’d-Derdâ Hazretleri şu cevâbı verdi: “–Dur bakalım, hakkımda böyle acele hüküm verme! Ben Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i şöyle buyururlarken işittim: “’Bir kimse ağaç diker de o ağacın meyvesinden bir insan veya Allâh’ın mahlûkâtından herhangi bir varlık yerse bu, o ağacı diken kimse için sadaka olur.’”                 Kuveyt Türk Dijital Takvim https://play.google.com/store/apps/details?id=com.kuveytturk.dijital.takvim [20.10.2023 22:29] Annem: Çalab nurdan yaratmış canını Muhammed’in Âleme rahmet saçmış adını Muhammed’in Yunus Emre Hak Teâlâ, kullarına sonsuz rahmetinin tecellisi olarak rahmet peygamberi Muhammed Musta- fa’yı (s.a.s.) göndermiştir. İnsanlık ne zaman yo- lunu şaşırsa Cenab-ı Hak, doğru yola davet eden peygamberler göndermiştir. Bu peygamberler halkasının sonuncusu ise âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgi- li Peygamberimizdir. (Enbiya, 21/107.) O, bir hadis-i şerifinde kendisinin isimlerini şöyle sıralar: “Ben Muhammed’im, Ahmed’im, Mukaffî’yim (son gelen, önceki peygamberle- rin yoluna tabi olan peygamber), Hâşir’im (insanlar benim sancağım altında haşrolunacaklar); tevbe ve rahmet pey- gamberiyim.” (Müslim, Fezail, 126.) Fahr-i Kâinat Efendimizin âlemlere rahmet olması, önce- likle hak ve hakikatten uzaklaşmış olan insanlığı en büyük hakikat olan İslam ile buluşturması ve ona hidayet yolunu göstermesi şeklinde tecelli eder. Nitekim Efendimizin, “Ben bir rahmet ve hidayet rehberiyim.” buyurması, bu hakikatin ifadesidir.  (Darimî, Sünen, “Mukaddime”, 3.)  O, insanları bir olan Allah’a imana davet etmek için ömrünü adadı. Bu uğur- da ashabıyla beraber büyük mücadeleler verdi. Kur’an-ı Hakîm’in ifadesiyle neredeyse kendini helak edecek bir diğerkâmlık ve fedakârlıkla insanları İslam’a davet etti. İn- sanlığın kurtuluşu için mücadele etmesi, onun merhamet peygamberi olmasından kaynaklanır. Çünkü o, insanları ka- ranlıklardan aydınlığa çıkaran İslam dini ile herkesin kurtu- luşa ermesini arzulayan bir merhamet abidesiydi. Bir gün Hz. Aişe validemiz, Sevgili Peygamberimize Uhud gününden daha zor bir gün yaşayıp yaşamadığını sordu. Çünkü Uhud, Müslümanlar için çok çetin olayların yaşandı- ğı bir savaştı. Savaşın en dehşetli anları, Hz. Peygamber’in etrafını düşmanların sardığı andı. Sahabe efendilerimiz vü- cutlarını siper ederek Efendimizi korumaya çalışıyorlardı. Ancak düşmanın attığı bir ok, Efendimizin vücuduna isabet etmiş, yüzü yaralanarak mübarek dişi kırılmıştı. Sahabe-i kiram hemen onu emniyetli bir yere aldılar. Ancak bu sa- vaşta Efendimizin çok sevdiği amcası Hz. Hamza başta ol- mak üzere pek çok sahabe de şehit düşmüştü. Ayrıca Müs- lümanlar galip gelecekleri bir savaşı, Efendimizin emrine tam olarak uymadıkları için büyük kayıplarla bitirmişlerdi. Hz. Aişe validemiz tüm bu yaşananlardan dolayı onlar için en zor ve acı günün Uhud olduğunu düşünüyordu. Ancak Hz. Peygamber’in Hz. Aişe validemize verdiği cevaptan onun için en zor günün Taif yolculuğu olduğunu anlıyoruz. Dr. Lamia LEVENT ABUL DİB Süreli Yayınlar ve Kütüphaneler Daire Başkanı ÂLEMLERE RAHMET 38 Aylık Dergi | Eylül 2023 [20.10.2023 22:29] Annem: MİS KOKULU ÇOCUKLAR Bu davranışın hiç doğru değil. Bence var ama! SON ZAMANLARDA böyle şeyler yapıyorsun Mehmet. Ben abimin kaba davranmasını istemiyorum. Mehmet, doğru mu oğlum? Abartıyorlar nineciğim. Azıcık dokundum. Sen hiç böyle davranmazsın, bir sorun mu var canım? Evet abi! Neden böyle davranıyorsun? Heey kuzular! Ne oluyor bakayım burada? Abim beni itti. Yoo... 36 DİYANET ÇOCUK DERGİSİ | Eylül 2023 Allame Nine Yazan Ayşe Gül Gürbüz Çizen Sait Kıran [20.10.2023 22:29] Annem: FAİZ EN BÜYÜK GÜNÂHLARDANDIR Allâhü Teâlâ, “Kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizcilikten geri durursa geçmişi kendisinedir.” (Bakara s. 275) buyurmuştur. Bu şu demektir: Allâh (c.c.)’un hükmünü duyduktan sonra hemen faizden vazgeçenlerin geçmişleri bağışlanır. Çünkü faizi haram kılan âyet nazil olmadan önce mükellef olmadığı için ondan sorumlu değildir. Fakat faizi yasaklayan âyet-i celîle nazil olduktan sonra faiz yemeğe devam edenlerin durumu değişir. Bunların tövbelerinin kabulü için, faiz olarak aldıkları paraları tamamen iade etmeleri lazımdır. Faizin haram olduğunu bilmese de hüküm aynıdır. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Faiz yetmiş küsur kapıdır. Kapı yönünden en ehveni, müslüman olarak anası ile münâsebette bulunmak gibidir. Faizden bir dirhem, otuz beş zinadan daha şiddetlidir.” (et-Tergib ve’t-Terhib) Bir başka Hâdis-i Şerif’lerinde; “Faiz yiyen, ölümünden başlamak üzere kıyamete kadar kan gibi akan kızıl bir ırmakta yüzmekle azâb edilecektir. Bu kimse bu nehirde yüzerken kenara gelir, ağzını açar ağzına bir taş atılır, yüze yüze karşıya geçer, tekrar ağzını açar taşı alır bir türlü karaya çıkamaz (azâbtan kurtulamaz). İşte kıyâmete kadar böyle azâb edilir.” Bu taşlar, dünyada yediği faizlerdir. Dünyada onları yuttuğu gibi, öldükten sonra ateşten birer taş olarak da kıyâmete kadar onları yutacaktır. Allâhü Teâlâ’nın buyurduğu gibi onların bu şekilde azâb edilmelerinin sebebi, riba hakkında kendi kısa görüşleri ile verdikleri yanlış hükümler ve yaptıkları yanlış kıyâslardır. Zira onlar, alışveriş faiz gibidir diyerek faizi, herkesin övdüğü ve sevdiği alışveriş gibi yapmışlardır. Yine onlar şöyle demişlerdir: “Herhangi bir malı peşin veya veresiye 10 kuruşa alıp on bir kuruşa vermek helâl olduğu gibi parayı da on verip on bir almak helâldir. Zira aklen bunların arasında bir fark yoktur. Taraflar razı olduktan sonra mes’ele kalmaz.” dediler de Allâhü Teâlâ’nın çizdiği huduttan gaflet ettiler. Bize borç olan, Allâhü Teâlâ’nın hükmüne rıza gösterip, aklımıza güvenip bir takım hükümler uydurmamaktır. Hikmetini anlasak da anlamasak da, Allâhü Teâlâ’nın hüküm ve emirlerini kayıtsız şartsız kabul etmek zorundayız. (İbn Hacer el Heytemi, Helâller ve Haramlar, c.1, s.656) [20.10.2023 22:29] Annem: 4. Ebû Abdullah Câbir b. Abdullah el-Ensârî (ra) anlatıyor: Bir askeri seferde Peygamber (sav) ile beraberdik. Resûlullah: Medine’de kalan öyle kişiler var ki, gittiğimiz her yerde ve geçtiğimiz her vadide (niyetleri sayesinde) sizinle beraberdiler, onları (orduya katılmaktan) hastalıkları alıkoydu, buyurdu. Başka bir rivayet de “Onlar sizinle aynı mükâfatı alırlar.” şeklinde ifade edilmiştir. Buhârî’nin rivayetine göre Enes (ra) şöyle demiştir: Peygamber’le Tebük Seferi’nden dönüyorduk; Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Bazı kimseler bizimle gelemedi ve arkamızda Medine’de kaldılar. Geçtiğimiz her boğazda ve vadide onlar (niyetleri sayesinde manen) bizimle beraberdi. Onları, (orduya katılmaktan) mazeretleri alıkoydu. (Müslim, İmâre, 159; Buhârî, Cihâd, 35)

Trafiğe kayıtlı motosiklet sayısı 5,5 milyonu geçti

Türkiye gri listeden çıkarıldı

Dünya Bankası enerji verimliliğini hızlandırmaya yönelik bölgesel girişim başlattı

TCMB ekonomistlerinin sektörel enflasyon beklentilerini değerlendirdiği blog yazısı yayınlandı

Yetki belgesiz emlak işletmelerine 29,2 milyon lira ceza uygulandı

Küresel LNG piyasasında Norveç'in ağustostaki bakım çalışmaları nedeniyle sıkılaşma bekleniyor

Elektrikli araç sahipleri bayramda şarj sorunu yaşamadı

Güvenilir gıdaya yönelik çalışmalar tek platformda toplandı

Türkiye'nin ihracatı mayısta 24 milyar 66 milyon dolar oldu

Borsa güne yükselişle başladı

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 38 33 2 3 66 102
2.Fenerbahçe 38 31 1 6 68 99
3.Trabzonspor 38 21 13 4 19 67
4.İstanbul Başakşehir 38 18 13 7 14 61
5.Kasımpaşa 38 16 14 8 -3 56
6.Beşiktaş 38 16 14 8 5 56
7.Sivasspor 38 14 12 12 -7 54
8.Alanyaspor 38 12 10 16 3 52
9.Rizespor 38 14 16 8 -10 50
10.Antalyaspor 38 12 13 13 -5 49
11.Gazişehir Gaziantep 38 12 18 8 -7 44
12.Adana Demirspor 38 10 14 14 -7 44
13.Samsunspor 38 11 17 10 -10 43
14.Kayserispor 38 11 15 12 -13 42
15.Hatayspor 38 9 15 14 -7 41
16.Konyaspor 38 9 15 14 -13 41
17.Ankaragücü 38 8 14 16 -6 40
18.Fatih Karagümrük 38 10 18 10 -3 40
19.Pendikspor 38 9 19 10 -31 37
20.İstanbulspor 38 4 27 7 -53 16