ABDULLAH ADEMOĞLU

Tarih: 19.10.2024 01:22

GÜNÜN YAZISI

Facebook Twitter Linked-in

HAYIRLI CUMALAR

MÜSLÜMAN HER DAİM İTİDAL NOKTASINDA OLMALIDIR .

İtidalli davranmak, ifrat ve tefrite yani aşırıya kaçmadan bir hayat sürmek demektir. Orta yolu tercih etmektir.

Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de bizlere böyle emretmiştir.

Bu yüzden bir Müslüman her meselede, her düşünce ve hareketinde itidalli olmalıdır.

Kâinat son derece hassas bir denge üzerine kurulmuştur. Bu dengeden ufacık bir sapma bile evrende korkunç felâketlere yol açabilmektedir.

Küçük kâinat diye nitelenen insan da aynı şekilde hassas bir dengeyle yaratılmıştır. Bu dengede görülecek sapmalar, zamanla insanı aşırılıklara götüreceği için insanın ruh ve beden bütünlüğünde, madde ve mânâ algısında, dünya ve âhiret telakkisinde birtakım düzensizliklere yol açacaktır.

Ancak bunlar arasında kurulacak denge, iki tarafa da aynı değeri vermekle değil, hepsine hak ettiği önemi vermekle mümkündür.

Meselâ, Cenâb-ı Hak, dünya-âhiret ikilisinden bahsederken onları eşit değerde tutmamış, âhiret yurdunun dünya hayatından daha hayırlı olduğunu sürekli hatırlatmıştır.

Ebedî olanla fâni olanın karşılaştırılmasında aklın varacağı sonuç da bundan başkası değildir.

Ruh ve beden, madde ve mânâ arasında yapılacak karşılaştırmalarda da aynı değerlendirme geçerlidir.

Günümüzde bireysel ve toplumsal sıkıntıların kaynağında, hayatın sırrı olan bu dengenin alt üst edilmiş olmasının yattığı inkâr edilemez.

Kur'ân-ı Kerîm'de her fırsatta aşırılıktan kaçınmayı ve itidali elden bırakmamayı tavsiye eden

Yüce Rabbimiz, İslâm toplumunu,“vasat bir ümmet” olarak nitelemiş,

Hz. Peygamber de bunu, “mutedil (bir ümmet)” yani adalet sahibi, her şeyi yerli yerine koyan, yerli yerince yapan, her şeye hakkını veren, aşırılıklardan (ifrat ve tefritten) uzak duran, orta yolu takip eden, dengeli bir toplum olarak tefsir etmiştir. İtidali elden bırakıp Cenâb-ı Hakk'ın koymuş olduğu sınırları aşanlar ise Allah'ın gazabına uğramışlardır.

“Cenab-ı Hak insana üç tane potansiyel güç vermiştir. Ahlak alimleri böyle söylerler.

Bunlardan birisi ve orijinal tabiriyle ifade etmek gerekirse KUVVE-İ ŞEHEVİYE dediğimiz; arzu, şehvet gücü.

Bir diğeri KUVVE-İ GAZABİYE dediğimiz Türkçe'de ÖFKE olarak nitelendirebileceğimiz bir güç. Böyle bir potansiyel güç var insanda.

Bir diğeri de KUVVE-İ AKLİYE dediğimiz bir güç; akıl gücü.

Bu üç gücün bir aşırı (ifrat) noktaları var bir de zayıf ( tefrit) olduğu noktalar var.

İslam ahlakçıları Müslümanlarda bu güçlerin dengeli olması gerektiğini, ortada olması gerektiğini ifade ederler.”

“Kişideki bu arzu gücü, aşırı olduğu zaman kişinin bütün hayatı yeme içme şeyleri güçlerini tatmin gibi insanı insanlıktan uzaklaştıran bir noktaya hayvanlar mertebesine düşüren bir noktaya doğru sürüklenebilir.

Bunların azlığı da kişinin varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürmesine engel olur neslinin devamına engel teşkil eder.

Bu bakımdan bunun dengede olması arzu edilmiştir. İslam dini bu güçle ilgili olarak evlilik müessesesini getirmiş. Mesela bazı toplumlar insanda var olan bu gücü yok etmeye çalışmışlar.

Bazı anlayışlar bazı felsefeler insandaki bu gücü yok etmeye çalışmak insanın fıtratına terstir, uygun düşmez. Bunu aşırı bir şekilde serbest bırakmak ve kişinin istediği bir şekilde bu gücünü kullanmasını sağlamak da toplumda toplumun temelden bozulmasına ve ahlaki değerlerin ortadan kalkmasına yol açabilir.

Bunun için İslam dini arzu şehvet gücünü aile müessesesi içerisinde disipline etmiş. Orta bir yol, dengeli bir yol tutmayı benimsemiştir.

Öfke gücünün insanda aşırı olması toplumda birtakım huzursuzluklara kargaşalara yol açabilir.

Bunların son derece zayıflatılması ise kişinin hem kendi hakkını hukukunu hem çevresinin hakkını hukukunun hem de toplumun koruyamamasına yol açar. Böyle bir duruma düşmemek için de bunun da itidal derecesi yani vasat derecesi tavsiye edilmiştir.

Dengeli bir şekilde kullanan insan hem kendi hakkını hukukunu gözetir hem de başkalarının hakkını hukukunu gözetir. Aklını başkalarının hakkını hukukunu da kendi çıkarına olacak şekilde yorumlayarak kullanan kişi ise bir ifrata düşmüş olur. Tefrit de bunun zıttıdır. Bu bakımdan değerli kardeşlerim İslam dini her daim İtidal noktasını tavsiye etmektedir.”

Allahım, bizleri itinalden ayırma dua edildiğinde icabet buyurduğun, istendiğinde verdiğin

İsmi-i Azam’ın, bildiğimiz ve bilemediğimiz bütün güzel isimlerin ve cuma günü hürmetine Filistin’deki kardeşlerimizi tez zamanda muzaffer kıl, onları zalim Siyonistlerin zulmünden kurtar ya Rabbi.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-H1BEN5KZ8N