CUMANIZ MÜBAREK OLSUN
MÜMİN ;
GÜVENEN VE GÜVENİLEN,
İNSANLARIN CANLARI VE MALLARI HAKKINDA KENDİSİNE GÜVENDİĞİ
BAŞKASIYLA HOŞ GEÇİNEN VE KENDİSİYLE HOŞ GEÇİNİLEN
HAYRI UMULAN ŞERRİNDEN EMİN OLUNAN KİMSELERDİR.
YÜCE RABBİMİZ ENAM SÜRESİ 82 AYETİ KERİMESİNDE ŞÖYLE BUYURMAKTADIR.
بسم الله الرحمن الرحيم
اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا اٖيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ.
İman edip de imanlarına hiçbir zulüm bulaştırmayanlar var ya;
işte onlara eman ve güven vardır. Onlar, doğru yolda olanlardır.
PEYGAMBERİMİZ (S.A.S ) ŞÖYLE BUYURUYOR :
“Emanete riayet etmeyen kimsenin imanı kemale ermez.
Ahde vefa göstermeyen kimse de kâmil anlamda dindar olamaz.”
EMAN OLMAZSA İMAN OLMAZ, İSLAM YAŞANAMAZ.
GÜVEN; İNANÇTAN, İMANDAN, İHLASTAN BESLENİR VE YÜREĞE YERLEŞİR.
Mümin, önce Rabbine güvenir,
İman güvendir. Mümin güvenen ve güvenilendir.
Bütün peygamberler insanlığı imana davet etmiştir. Onlar yeryüzünü bir eman yurduna dönüştürmek için nice zorluklara, çetin imtihanlara katlanmışlardır.
HER PEYGAMBER, EMANI ÖNCE KENDİ KALBİNDE, KENDİ HAYATINDA BİZZAT YAŞAMIŞTIR.
Hayatı tevhid ve tebliğ yolunda meşakkatlere göğüs gererek geçen Sevgili Peygamberimiz de hicret esnasında Sevr Mağarasında Allah’ın emanına sığınmıştı. Mağaranın ıssızlığında Sâdık dostu Ebû Bekir’e “Üzülme! Endişelenme! Zira Allah bizimle beraberdir.” diyerek güven telkin etmişti.
O YÜCE PEYGAMBER ;
DOSTUN DA
DÜŞMANIN DA,
YAKININ DA
UZAĞIN DA
KENDİSİNE GÜVEN DUYDUKLARI MUHAMMEDÜ’L-EMİN’Dİ
ELİNDEN, DİLİNDEN, HALİNDEN, GÖNLÜNDEN KİMSENİN ZARAR GÖRMEDİĞİ DÜRÜST, TEMİZ, MÜTEVAZI İNSANDI.
Müminler olarak bize düşen, peygamberler zincirini örnek almak, Sevgili Peygamberimizin ahlakıyla bezenmek,
emin peygamberin emin ümmeti olmaktır.
Unutmayalım ki, güvenilir olmanın şartı imana ve Rabbimizin emanetlerine sahip çıkmaktan geçer.
AMA İNSAN EMANETE HIYANET EDERSE, HUZUR DA, GÜVEN DE YOK OLUR.
İnsan emin oldukça, haneler emin olur.
İnsan emin oldukça, beldeler emin olur.
İnsan emin oldukça, ülkeler emin olur.
Bütün insanların huy, ahlak ve seciye olarak birbirine benzemesini beklemek beyhude olduğu gibi, esas marifet, farklı yapıdaki insanlarla ülfet ve ünsiyet edebilmek ve onlar tarafından da hüsnükabul ile karşılanacak bir tavır içinde olmaktır.
RASÛLULLAH (ASM) ;
“Size en hayırlılarınızı ve en şerlilerinizi haber vereyim mi?” diye sordu.
Bir adam, “Evet ey Allah’ın Rasûlü” deyince Hz. Peygamber (asm) şöyle dedi:
“Sizin en hayırlılarınız, hayrı umulan şerrinden emin olunan kimselerdir.
En şerlileriniz hayrı umulmayan, şerrinden emin olunmayan kimselerdir.”
(İbn Hibban)
“Mümin, başkasıyla hoş geçinen ve kendisiyle hoş geçinilen kişidir. İnsanlarla güzel geçinmeyen ve kendisiyle güzel geçinilmeyen kimsede hayır yoktur.”
(Ahmed, Müsned )
CENAB I HAK CÜMLEMİZİ ;
ELİNDEN, DİLİNDEN, HALİNDEN, GÖNLÜNDEN KİMSENİN ZARAR GÖRMEDİĞİ DÜRÜST, TEMİZ,
MÜTEVAZI KULLARINDAN EYLESİN.
PEYGAMBERİMİZİN AHLAKINA HÂL VE HAREKETLERİNE SÜNNETİ SENİYESİNE TERS DÜŞEN HAREKETLERDEN MUHAFAZA BUYURSUN .