İLÂH, RAB, İBADET VE DİN KAVRAMLARI
İslam’ın beş, İmanın da altı temel şartı bulunmaktadır. İmanın altı şartından biri de Allah (c.c.)’ın emir ve yasaklarının bildirildiği, insanların yapması gereken asli görevlerin öğretildiği, genel ahlâk kurallarının yer aldığı kitaplara inanmaktır.
İslam; insanlığa en son ve mükemmel olarak gönderilen ilâhi bir dindir. Kur’an-ı Kerîm, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in şahsında bütün insanlığa gönderilmiştir. İslâm dinine iman etmek; Allah (c.c.)’tan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna ve Resul’ün Allah (c.c.)’tan getirdiklerini kalp ile tasdik, dil ile takrir anlamını taşımaktadır. Kur’an-ı Kerîme inanmak, daha önce indirilmiş olan İlâhi kitaplara inanmayı da zorunlu kılmaktadır. Allah (c.c.) tarafından gönderilen ilâhi kitapların hükmü Kur’an’ın gelmesiyle sonlandırılmıştır. Kur’an’ı Kerîmden önce indirilen ilahi kitapların her birine, indirildiği dönemlerinde inanlar kurtuluşa ermiştir. Ancak Kur’an’ın gelmesinden sonra diğer ilâhi kitapların hükümleri kaldırılmış, sadece ve sadece Kur’an’ı Kerîm’in hükümlerine uyanların kurtuluşa ereceği hakikati çok net olarak bildirilmiştir. Diğer ilâhi kitapların birçok bölümleri tahrif edilmiş, değiştirilmiştir. Kur’an’ı Kerîm’in değiştirilemeyeceği hakikati, Kur’an’ı Kerîm de net bir şekilde haber verilmiştir.
İslam dinini kendi hür iradesiyle kabul eden bir Müslüman’ın asli görevi; kendi hayatına nizam vereceği, dünya imtihanını kazanmasına vesile olacak ana rehberi Kur’an’ı Kerimi en iyi bilip emirlerini yapıp yasaklarından kaçınarak yaratılış gayesine uygun olarak kulluk görevini yerine getirmelidir.
İlâh kelimesi sözlükte: “tapınmak, kulluk” etmek anlamına gelmektedir. İlâh: “tapınılan, yüceliği karşısında hayrete düşülen, gönülden bağlanılıp sığınılan, duyularla idrak edilemeyen varlık” demektir.
Rab kelimesi sözlükte: “ bir şeyi yetkinlik noktasına varıncaya kadar kademe kademe inşa edip geliştirmek” demektir. Allah (c.c.) hakkında olmak üzere “malik, seyyid, idare eden, terbiye eden, gözetip koruyan, nimet veren, ıslah edip geliştiren, mâbud” gibi anlamlar verilebilmektedir.
İbadet kelime olarak: ‘İtaat etmek, Boyun eğmek, Kulluk etmek tevazu göstermek, İlâh edinmek’ anlamına gelir. İslami bir terim olarak ibadet; Fiil ve niyete bağlı olarak yapılmasında sevap olan, Allah (c.c.)’a tazim ve yakınlık ifade eden şuurlu itaat. Allah’ın emirlerine uymak. O’nun rızasını kazanmak gayesiyle yapılan her türlü iyi hareket demektir. Ruh, İman’a, beden de ibadetlere benzetilebilir. Bu anlamada Ruh ’un bedene, bedeninde ruha tesir ettiği bilinen bir hakikattir.
Genel olarak sözlükte din: “âdet, durum, ceza, mükâfat, itaat” gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak din: “Akıl sahiplerini kendi hür iradeleriyle en iyiye, en doğruya ve en güzele ulaştıran ilâhi bir kanun” demektir.
İslâm kelimesinin sözlük anlamı: “ teslim olmak, boyun eğmek, itaat etmek, barış yapmak” gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak İslâm: “Allah (c.c.) tarafından Hz. Muhammed (s.a.s.)’e vahiy yoluyla gönderilen, dünyada ve âhirette insanları huzur ve mutluluğa ulaştıracak, emir ve yasakların bildirildiği ilâhi hükümler demektir.
Her bir Müslüman, İlâh, Rab, İbadet ve Din kavramlarının anlamlarını sahih ve mükemmel olarak öğrenip anlamak zorundadır. İlâh ve Rab kavramlarının muhtevasına sahip olmayan bir Müslüman, hakiki bir imana sahip olamaz. Bu kelimelerin özünü kavrayıp İmanımızı, taklitçilikten, sentetiklikten kurtarıp tahkiki bir İman’a erişmeliyiz. İlâh’ın eşinin yahut ortağının olmadığı, mutlak Otorite sahibi olduğu çok iyi bilinmelidir.
Rab kelimesi konusunda da geçmişten günümüze sonu felaketle biten yanlış yorumlar yapılmaktadır. Kur’an’ı Kerîmden öğrenmiş olduğumuz ad, semud, medyen haklı v.b. helâk olan kavimlerin, atalarının dini üzere yaşamışlar, Allah’ı tek otorite olarak görmedikleri için helâkleri kaçınılmaz olmuştur. Atalarının dini üzerine yaşayanların Rab olarak Allah’ı kabul ettiklerini beyan etmekle birlikte, siyasi, sosyal, genel olarak gündelik yaşam ve zevk standartlarına Allah’ı karıştırmadan kendi nefis, ananelerinden oluşan bir yaşamı sürmeleri sonucu helâk edildikleri bildirilen hakikatlerdir.
İslâm dinini kendi hür iradesiyle kabul eden bir Müslüman ibadetlerini; Rabbe, kendisinden başka İlâh olmayan, eşi ve benzeri bulunmayan tek bir Allah’a boyun eğip kulluk yapması Kur’an’ı Kerîm’ın bildirdiği hakikattir. İman eden bir Mü’min sadece Allah’a kulluk eder ve sadece ondan yardım diler.
Rol model Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’ in rehberliğinde Kur’an’ı Kerîm’i anlayıp yaşayan sadece ve sadece Allah (c.c.)’a kulluk eden Mü’mini kâmillerden olmamız duâsı ile sıhhat ve âfiyetler dilerim.
