İNSANIN KONUŞMALARI, DAVRANIŞLARI YA CENNETİ YA DA CEHENNEMİDİR
Müslüman hayatını İslam’ın emirlerine uygun olarak yaşamakla yükümlüdür. İnsanın konuşmaları, davranışları ya cenneti ya da cehennemidir. İyi güzel ve hayır konuşup Allah (c.c.) ve Resulü Hz. Muhammed (s.a.s.)’in emirlerini yapıp haram kıldıklarından sakınanlar cennete gidip kurtuluşa erecekler, şer konuşup emirlerini terk edip haram kıldıklarından sakınmayıp işleyenlerde cehenneme giderek yaptıklarının bedellerini ödeyeceklerdir.
Âyet-i Kerîmelerde: “Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.” (Zilzâl Sûresi âyet:6-7) “İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında yaptıklarını gözetleyen ve kaydeden hazır bir melek bulunmasın.” (Kâf Sûresi âyet:18)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s), bir gün sahabe-i kiramdan Muâz b. Cebel’e, “Sana dinini kemale erdiren ve onu tamamlayan şeyin ne olduğunu söyleyeyim mi?” buyurmuş, Sonra da mübarek dilini eliyle tutup, “İşte şuna sahip çık.” deyince bunun üzerine Muâz, “Yâ Resûlallah! Biz söylediğimiz sözler sebebiyle de hesaba çekilecek miyiz?” diye sorunca Allah Resûlü (s.a.s), şu cevabı vermiştir: “İnsanları cehenneme sürükleyen, dilleriyle kazandıkları değil midir?” (Tirmizî, Îmân, 8)
Dil, Allah (c.c.)’ın insana verdiği büyük bir nimet, aynı zamanda bir imtihan vesilesidir. Dil; aklın aynası, kalbin tercümanıdır. Gönlümüzde olanlar onunla açığa çıkar. Duygu ve düşüncelerimiz onunla vücut bulup ortaya çıkar. Kendisi küçük olsa da yaptığı iyilikler ve kötülükler çok büyüktür. Öyle ki dilden dökülen sözler, insanın cennetine de cehennemine de vesile olabilmektedir. Zira söz vardır, sıcacık bir yuva kurar; huzur ve mutluluğa götürür. Söz de vardır ocaklar söndürür, onarılamaz yaralar açar. Söz vardır, gönülden gönüle köprüler kurar; bir yetimin yüzüne tebessüm, bir ihtiyaçlının derdine çare olur. Söz de vardır, dert olup yakar insanı, geceleri uykusuz bırakır. Söz vardır umudunu kaybetmiş yürekleri ferahlatır, zararlı alışkanlıkların esaretinden bir canı kurtarır. Söz de vardır, kişiyi günahlara sürükler, Allah’ın rahmet ve merhametinden mahrum eder. Yunus Emre’nin dediği gibi;
‘Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz.’
Dilin marifetleri olduğu kadar afetleri de vardır. Allah(c.c.)’ın varlığını ve birliğini inkâr edip şirke bulaşmak, doğruyu terk edip yalana sarılmak dilin en büyük afetlerindendir. Masum bir insana iftira atmak, sayılı nefeslerimizi dedikoduyla tüketmek, faizli parayla ticaret yapmak, borcunu ödemeyip hakarete varan sözlerle dünya menfaatini ön planda tutmak, insanların arasını bozmak için laf taşımak dilin iflasıdır. Şakayla da olsa insanın onur ve şahsiyetine dil uzatmak, ona hakaret etmek ise dilin ifsadıdır. İnsanlar yalan, yalancı şahit, hile sahtekârlıkla bu dünyanın mahkemelerinde kendini haklı gösterebilir, ancak Mahkemei Kübrada kişinin kendi elleri şahitlik edecek hiçbir kimse en ufak bir haksızlığa uğramayacak herkes hakkını mutlaka alacaktır. Onun içindir ki kime borcunuz varsa ödeyin, kimin dedi kodoşunu yapıyorsanız helalleşin derim. Aksi halde son pişmanlık hiçbir fayda sağlamayacaktır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s), “Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun.” (Buhârî, Rikâk, 23) buyurarak dilimize sahip çıkmayı bizlere emretmektedir.
Konuşmanın, sözlerin hakikati ifade etmesi önemlidir. Hakikat konuşmayan dil bedeli mutlaka ödeyecektir. Dilin afetleri hem gerçek hayatta, hem de dijital mecralarda bir çok günahlara da sebep olmaktadır. Dil kalbin aynası görevini gördüğünden kalbimizi bütün kötülüklerden arındırmalıyız ki dilimizden dökülen kelimeler, konuşmalarımız hep hakikat olsun.
Yalan, iftira, alay etmek ve küfürlü sözler gerçek hayatta nasıl haramsa, sanal ortamlarda da aynı şekilde haramdır. İnsanları töhmet altında bırakan, ötekileştiren, hedef gösteren, haysiyetlerini inciten her türlü söz gerçek hayatta nasıl kul hakkı ihlali ise, sanal âlemde de aynı şekilde kul hakkı ihlalidir. Doğruluğundan emin olmadığımız bir bilgiyi sosyal hayatta paylaşmak nasıl büyük bir vebalse, dijital mecralarda da paylaşmak aynı şekilde büyük bir vebaldir. Hele hele yalan haberlerle insanları galeyana getirmek, toplumun huzurunu kaçırmak, milletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya çalışmak apaçık bir nifak, büyük bir günahtır.
Bu hakikatleri bilerek konuşalım, ağzımızdan çıkan her kelimeye dikkat edelim. İnsanlar arasındaki sevgi-muhabbet bağlarını koparan, nefret-düşmanlıklara sebebiyet veren her türlü söz ve davranıştan kaçınalım. Ailede, komşuluk ve akrabalık ilişkilerinde, işyerinde, trafikte hâsılı hayatın her anında söz ve davranışlarımızla kimseye zarar vermeyelim. Elinden ve dilinden emin olunan Müslümanlar olalım. İslam’ın güzelliğini lisanımıza, davranışlarımıza yansıtalım.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) “Güzel söz sadakadır.” (Buhârî, Cihâd, 128) buyurmuştur. Güzel sözlü, güler yüzlü, hakikati söyleyen ve yaşayanlar olursak, aile fertlerimize, yakınlarımıza kısacası bütün insanlara tesirli olmamız kaçınılmaz olur. Sözlerimiz; gönülleri diriltsin, yürekleri sevindirsin, kalpleri sükûnete erdirsin.
Konuşmalarımız, davranışlarımız Rabbimizin rızasına uygun olsun ki cennetine Cemaline Rol model Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in dizinin dibinde bütün sevdiklerimizle birlikte kavuşalım. Rabbimiz, ebedi huzur ve mutluluğa kavuşacak bahtiyar Mü’minlerden olmamızı lütfeylesin. Sıhhat ve âfiyetler dilerim.