ÖMER LÜTFİ ERSÖZ

Tarih: 04.02.2025 00:08

MERHAMET ETMEYEN KİMSEYE MERHAMET OLUNMAZ

Facebook Twitter Linked-in

MERHAMET ETMEYEN KİMSEYE MERHAMET OLUNMAZ

    Allah (c.c.)’ın insanın fıtratına yerleştirdiği müstesna duygulardan biri de merhamettir. Merhamet; Allah (c.c.)’ın Rahmân ve Rahîm isimlerinin gönüllerdeki tecellisidir. Merhamet; sıradan bir acıma duygusu değil, yaralı gönüllere, mahzun yüreklere dokunmak, mazlumlara, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine kol kanat gererek maddi, manevi yardımcı olup merhem olmak demektir. Merhamet; ‘Bana ne!’ duyarsızlığından kurtulup ‘Bana düşen nedir?’ hassasiyeti ile herkese, her şeye iyi niyetli yaklaşım göstermek demektir. Merhamet, sadece insanların maddi sıkıntılarını gidermek değil, zihinleri, ilim ve hikmetle buluşturup kalpleri de, şefkat ve muhabbetle doldurmaktır. Merhamet; kötülüğe karşı olmakla birlikte iyilikle buluşmaktır. Esasında bütün insanların umutlarını sevgi ile yeşerterek işin özünü kavramak demektir.

    Âyet-i Kerîme de: “Andolsun, size kendi içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, Mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe Sûresi âyet:128) buyurulmuştur.

    Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Ümmetini ve özelliklede çocukları çok severdi. Bir defasında sahabeyle birlikte otururken yanlarına torunu Hz. Hasan geldi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) hemen onu kucağına aldı, bağrına bastı ve öptü. Peygamberimizin bu halini gören bir kişi, “Benim on tane çocuğum var, ben onlardan hiç birini öpmedim.” Deyince, bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.s): “Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz.” ( Buhârî, Edeb, 18) buyurmuştur.

    Mümin, her şeyden önce kendisine, ailesine, çevresine ve tüm mahlûkata merhamet etmelidir. Allah Resûlü (s.a.s) bir hadislerinde: “Siz yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.” (Tirmizî, Birr, 16) buyurmaktadır. Dünyada yaşananlara baktığımız zaman ne yazık ki şiddetin her tarafı sarıp kapladığı, merhametsizliğin yaygınlaştığı günlerden geçmekteyiz. Birçok insan, kin, nefret ve öfkesinin esiri olmuş, merhamet duygusunu kaybetmiş durumda… Dünyada her geçen gün çok sıradan, sudan bahanelerle nice canlar hayattan koparılmaktadır.  Esasında İnsanlık; sabırlı olup takvayı kuşanıp, iman ve güzel ahlaklı bir ömür sürse merhamet her tarafa hâkim olup yayılır. İnanan bir Mü’min, af ve mağfiretine sığınarak, günahlarına bir daha dönmemek üzere Nasuh bir Tevbe ederse ilâhî rahmete kavuşacağı müjdelenmiştir.

    Müslümanlar olarak bizler; Âlemlere Rahmet olarak gönderilen, rahmet elçisi Hz. Muhammed (s.a.s)’in Ümmetiyiz. Merhameti kendisine rehber edinen bir medeniyetin temsilcileriyiz. Bize düşen; anne babamıza ‘Öf!’ bile dememek, onların üzerine rahmet kanatlarımızı germektir. Eşimize sevgiyle, çocuklarımıza ilgi ve şefkatle muamele etmektir. Akraba, komşu ve insanlarla iyi geçinmek güvenin, huzurun teminatıdır. Hizmet sunduğumuz, hizmet aldığımız insanlara karşı saygı ve nezaketli davranıp birbirimize yardımcı olmak için gayret göstermeliyiz.

    Din kardeşimize karşı merhametli, düşmanın yaklaşımlarına karşılık yaklaşım sergilemeliyiz. Zihin ve kalbimizde var olan İslam’a aykırı bütün olumsuzlukları gidererek, gönüllerimizi ilâhî rahmet ve nebevî merhametle donatmalıyız. İslam kardeşliğimizi merhametle güçlendirmek, birlik ve beraberliğimizi daha da pekiştirmek için çaba göstermeliyiz. Allah (c.c.)’ın rahmetinin gazabını geçtiğini bildiğimiz için bağışlanmaya daha çok umut bağlamalıyız. Ümit ve korku ile birlikte davranışlarımızı, yaşantımızı dengelerken emirleri yapıp helaller dairesinde hayatımızı yaşayıp her türlü haramlardan da sakınmalıyız.

    Âyet-i Kerîmelerde: “(Resûlüm!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver.”(Hicr Sûresi âyet:49) “Benim azabımın elem verici bir azap olduğunu da bildir.” (Hicr Sûresi âyet:50)  “Zira kullarımdan bir zümre: Rabbimiz! Biz İman ettik; öyle ise bizi affet; bize acı! Sen, merhametlilerin en iyisisin, demişlerdi.” (Mü’minûn Sûresi âyet:109) buyurulmuştur.

        Kur’an-ı Kerîm ve Sünnet ile olan irtibatımızı artırmalıyız. İslâm’a uygun bir hayatı yaşamalıyız. Allah’ım! Sen çok affedicisin, Cömertsin, affetmeyi seversin. Beni, sevdiklerimizi ve bütün Mü’minleri bağışla! Âmin. Bereketli bir ömürden sonra bağışlanıp Cennette Cemalullahı gören, Rol Model Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in dizinin dibinde sevdiklerimizle birlikte ebedi huzur ve mutluluğa kavuşan bahtiyar Mü’minlerden olmamız duâsı ile sıhhat ve âfiyetler dilerim.

 

   omerlutfiersoz@gmail.com


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-H1BEN5KZ8N