NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
Dünya hayatına imtihan edilmek üzere gönderildik. Mülk Sûresinin 2. âyet-i kerimesinde ifade buyurulduğu gibi Allah (c.c.) hangimizin davranışça daha iyi bir hayat yaşayacağımızı denemek için hayatı ve ölümü yaratmıştır.
İbadetlerimizin kabul olması için sağlam bir İmana sahip olmamız gerekmektedir. İman sözlükte; tasdik etmek, onaylamak, kabullenmek, itimat etmek, gönülden benimsemek gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak İman; “Allah‘tan başka İlâh yoktur, (Hz.) Muhammed (s.a.s), Allah (c.c.)’ın elçisidir gerçeğini, Kelime-i Tevhidi yani, “Lâ İlâhe İllallah, Muhammedurrasulullah’ı” Kalp ile tasdik, dil ile ikrardan ibarettir.
İman, ibadetin kaynağı ve sebebidir. ‘İbadet’ kelime olarak: ‘Kulluk, Allah’a kulluk etme’ anlamına gelir. İslami bir terim olarak ibadet; ‘Allah’ın emirlerine uymak. O’nun rızasını kazanmak gayesiyle yapılan her türlü iyi hareket’ demektir. İbadet; İmanın desteği, gıdası ve muhafazasıdır. İbadet ettikçe, iman gürleşir, ibadeti gevşettikçe zaafa uğrama tehlikesi vardır. İman, kalpte parlayan bir ışık, bir mum ise, ibadet onu koruyan cam fanus gibidir. Bu ışık kaynağının bedenimizin her tarafını aydınlatması, hareket ve iş haline gelmesi iyi ameldir. Kökü İman olan İslam ağacının, meyveleri ibadet ve güzel ahlaktır. Ahlâk: huy, tabiat, seciye anlamına gelen ‘hulk’ kelimesinin çoğuludur. Kavram olarak ise Ahlâk: İnsanın zorlanmadan, kendi hür iradesiyle seçtiği inancının gereği olarak, fiil ve davranışları yerine getirmesi yahut bir amaca yönelerek, seçerek, isteyerek iyi davranışlarda bulunmak, kötülüklerden sakınmaktır. İslam ile Ahlâk arasında sıkı bir bağ vardır. İman eden, imanının gereği olarak Salih ameller işleyen Mü’min, güzel ahlâka ulaşır. Kısacası; İman + İbadet = Güzel Ahlâk demektir.
İman olmadan ibadetlerin bir yararı yoktur. İbadet olmaksızın imanı muhafaza etmek te pek mümkün değildir. Hafif bir esintide sönüveren fanusu olmadan yanan bir mum gibidir. Onun içindir ki ibadetleri yaparak imanımızı sağlama alabiliriz. Âyet-i Kerîmede: “De ki: Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (En’âm Sûresi âyet:162) buyurulmuştur.
Her işimizi helâller dairesinde yapıp haramlardan sakınmalı Allah (c.c.)’ın rızasını kazanmayı amaçlamalıyız. İman, ibadet ve Salih ameller ile samimiyet arasında sıkı bir ilişki vardır. İnsanın gerçek anlamda kurtuluşu, mutluluğu için, öncelikle sağlam bir İman’a sahip olması ve İmanın gerektirdiği şekilde samimi olarak, Salih amellerle dolu bir hayatı yaşaması gerekmektedir. İman çok önemli bir özellik olmakla birlikte, Salih amellerle desteklenmeyen İman’ın korunması, muhafazası da çok zordur. İman ile birlikte Salih amellerde gerekir. Çünkü İman’ı besleyen, güçlendiren ana unsur Salih amellerdir. İlâhi emirler doğrultusunda yapılan, Allah (c.c.)’ın hoşnut olacağı çalışmalara, Salih amel denir. İman’a dayanmayan çalışmaların hiçbir önemi yoktur. İman esastır, ibadetler ise İmanın güçlü olmasını sağlayan özelliklerdir. Bu hususu bir örnekle açıklamak gerekirse; Orta Okul diploması olmayan bir kişi, gayri resmi olarak bir Liseye devam etse, yapılan her sınava katılsa, her bir sınavda da başarılı olsa, bu kişinin sonuçta Lise diploması alması mümkün olabilir mi? Elbette mümkün olmaz ve Lise diploması alamaz. Lise diploması alması için öncelikle Orta Okulu bitirmesi gerekmektedir. Bu örnekte olduğu gibi, İman’a sahip olmadan yapılacak her güzel davranışın kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Salih amellerin kabul olmasının temel şartı imandır.
İslâm’ın beş temel şartlarından ilki, İslâm dininin İnanç yönünü, diğerleri de temel ibadetlerini teşkil eder. Dinimiz İslam, güzel ahlâka çok büyük önem vermiştir. İman ve ibadetlerimizin ahlak ile sıkı bir ilişkisi vardır. İmanın ve ibadetlerin esas hedefi insanı ahlâklı kılmak, faziletlerle bezemektir. İslam ahlâkı, cihanşümul olan kapsamlı bir özelliğe sahiptir. İnsanların yaşayışlarında lazım olacak olan bütün kurallar İslam tarafından bildirilmiştir. Güzel ahlâk deyince şüphesiz Kur’an’ın hükümlerine uygun bir hayat yaşayan Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in güzel ahlâkı aklımıza gelir. İslâm ahlâkı; İslâm’ın özü, esası ve bizzat kendisidir. İslâm ahlâkının asıl kaynağı da Kur’an ve O’nun ışığında oluşan sünnettir. Âyet-i Kerimede: “Gerçekten sen yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem Sûresi âyet:4) buyrulmuştur. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) Efendimiz; “Ben ancak güzel Ahlâkı ( üstün ahlâk değerlerini) tamamlamak üzere gönderildim” (Muvatta, hüsnül hulk,8), “Ölen kimseyi üç şey kabre kadar takip eder; çevresi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri kendisiyle kalır. Çevresi ve malı geri döner, ameli kendisiyle kalır.” (Riyâzüs Sâlihin, c.1,No:104) buyurmuştur.
İman eden ve imanın gereği ibadetlerini yapan Müslüman, güzel ahlaka ulaşmış olur. İman eden kişi hem güven altına girmiş olur, hem de başkalarına güven vermelidir. Müslüman, elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu kimsedir. İmanın en üstünü, Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir. Esasında İslam; İmana dayanan, gücünü İmandan alan bir Ahlâk getirmiştir. İman, Ahlâki davranışa; günah-sevap, haram-helal kavramlarını katmaktadır. Yalan söyleyen kişi Ahlâksızlık yapmanın yanında, Allah’a karşı gelmiş, günah da işlemiş olur. İslam, Ahlâka çok büyük önem vermekte ve onu gerçekleşecek en büyük hedef olarak almaktadır. İslam Ahlâkının ilk temel şartı İman etmektir. İkinci şartı ise inandığını uygulamaktır. Kısacası söylediği şeyi yapmak, yapamayacağı şeyi söylememektir. Yani özü-sözü, içi-dışı, fikri-fiili bir ve aynı olmaktır. İmanının gereğini yapanlar güzel ahlâka ulaşırlar.
Namazım, her türlü ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah (c.c.) içindir diyen şuurlu bahtiyar Mü’minlerden olmamız duâsı ile sıhhat ve afiyetler dilerim. omerlutfiersoz@gmail.com