Sağlık Nimeti
Sağlık, insan hayatının en temel yapı taşlarından biridir. Sağlıklı olmak, ne kadar sıradan veya doğal görünürse görünsün aslında hayatta sahip olabileceğimiz en büyük servetlerden biri sayılır. Ne var ki çoğumuz, sağlığımızı elimizden alabilecek küçük ya da büyük ihtimallerle yüzleşmediğimiz sürece, bu değeri fark etmeyiz. Günlük koşuşturmalar, iş stresi, aile sorumlulukları derken bedensel ve ruhsal iyi olma hâlimizi genellikle hafife alırız. Hâlbuki sabahları dinç uyanabilmek, nefes alırken hiçbir güçlük çekmemek, merdivenleri rahatça çıkabilmek veya sevdiklerimizle neşe içinde zaman geçirebilmek gibi basit görünen eylemler ancak sağlıkla mümkündür. Sağlığımızın asıl değeri, onu kaybetme riski belirdiğinde ya da önemli bir rahatsızlık baş gösterdiğinde apaçık ortaya çıkmaktadır.
Örneğin, basit bir soğuk algınlığı bile günlerce süren burun tıkanıklığı, halsizlik ve yüksek ateş gibi belirtilerle gündelik faaliyetleri önemli ölçüde kısıtlamaktadır. Bu gibi durumlarda sağlıklı olmanın aslında ne büyük bir nimet olduğunu fark eder, “Keşke böyle ufak bir rahatsızlığım bile olmasa da işime gücüme rahatça devam edebilsem” diye hayıflanırız. Daha ciddi hastalıklarla mücadele eden insanlar içinse durum çok daha vahimdir. Kanser tedavisi gören, kronik ağrılarla baş etmeye çalışan veya hareket özgürlüğünü yitiren bireyler, düne kadar fark etmedikleri birçok basit etkinliği bugün özlemle anar. Oysa bu süreçte anlarız ki sağlığımızı korumanın, ona iyi bakmanın ne denli önemli olduğu gerçeği çok net şekilde karşımızda durmaktadır.
İşte tam da bu noktada kâinat güneşi Peygamber Efendimiz’in (SAV) “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin” hadisi, bize yol gösterici ve hatırlatıcı bir rehber niteliğindedir. Söz konusu hadis şu şekildedir:
“İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin,
Hastalık gelmeden önce sağlığın,
Fakirlik gelmeden önce zenginliğin,
Meşguliyet gelmeden önce boş vaktin,
Ve ölüm gelmeden önce hayatın kıymetini bilin.”
Modern dünya, sunduğu teknoloji ve olanaklarla bizlere daha konforlu bir yaşam vadediyor gibi görünse de aynı zamanda hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız beslenme seçenekleri ve dijital bağımlılıkla birlikte gelmektedir. Tüm bu faktörler, uzun vadede obezite, diyabet, kalp damar hastalıkları ve ruhsal sorunların artmasına neden olmaktadır. Bu yüzden bilinçli bir birey olarak, teknolojinin nimetlerinden yararlanırken aynı zamanda sağlığımızı korumanın yollarını da aramalı, gelişen olanakların bizi pasif ve sağlıksız bir yaşama sürüklemesine izin vermemeliyiz.
Sağlığın en büyük nimetlerinden biri, yaşamın her anını dolu dolu deneyimleyebilmektir. İşe ya da okula gitmek üzere her sabah yatağımızdan kalkabildiğimiz için, sevdiklerimizle birlikte gülüp eğlenebildiğimiz için, istediğimiz sporu yapabildiğimiz, keyifle seyahat edebildiğimiz için şükretmek gerekir. Yaş ilerledikçe, bu imkânların ne denli değerli olduğu daha iyi anlaşılır. Ne yazık ki genç yaşlarda çoğu insan, sağlığın kendiliğinden var olduğunu düşünerek bu konuda fazla endişe duymaz. Ancak ilerleyen zamanlarda yaşanan ufak sakatlanmalar veya hastalıklar, aslında sahip olduğumuz bu değerin ne kadar kritik olduğunu bizlere acı bir şekilde hatırlatır.
Sağlığımızın kıymetini bilmek ve bu nimetin her anını dolu dolu yaşamak hem fiziksel hem de ruhsal anlamda kendimize özen göstermeyi gerektirmektedir. Sağlıklı olmanın, bize hayattan keyif alma fırsatı sunduğunu unutmamalı ve vücudumuza iyi bakmayı bir öncelik hâline getirmeliyiz. Çünkü sağlığın değeri, ancak onu yitirdiğimizde derinden hissedilir ve bu değeri korumak için atacağımız her adım, yaşam kalitemizi artıracak en büyük yatırımımızdır.