ŞÜKÜR İLE NİMETLER ARTAR, NANKÖRLÜĞE İSE ŞİDDETLİ AZAP VARDIR
İnsanın yaratılış gayesi kulluktur. Her an, imtihanda olduğumuzun Şuurunda olarak hayatımızı ahlâklı, dürüst olarak, İslâm’a uygun yaşamalıyız. Ölüm, korku, açlık, mal azlığı, fakirlik, hastalık ve benzeri birer imtihandır. Bunlar dünya hayatının ayrılmaz parçalarıdır, hiç kimse bunlardan birisine yakalanmaktan kurtulamaz. Eninde sonunda, erken veya geç herkes ölecektir. İnanan akıllı kişi, başına gelen olumsuzluklara sabrederek, sahip olduğu imkânlara, nimetlere de şükrederek imtihan için gönderildiği bu dünya hayatını en güzel şekilde İslâm’a uygun olarak yaşayıp kurtuluşa ermeyi amaçlamalıdır. Gerçek kurtuluşa ancak İslâm’ı hayatımıza bütün alanlarda uygulamakla kavuşabileceğimizi hiç bir zaman unutmamalıyız. Şükür ile nimetler artarken, nankörlüğe şiddetli azap vardır. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde şükretmemiz için çok sebep bulunmaktadır. Çok büyük maddi ve manevi zenginliklere, nimetlere sahibiz elhamdülillah, şükürler olsun.
Yaptığımız her işten sorumlu olduğumuz gibi yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan ve yapmamamız gerekirken yaptıklarımızdan da sorumlu olduğumuzu bilmeliyiz. Rabbimiz den gelen iyiliklere, nimetlere şükür etmeli, sıkıntıları da sabır ve metanetle karşılamalıyız. Bu dünya ya imtihan için gönderildik. Hayatımızın her döneminde, İmanlı olarak yaşayıp, haramlardan kaçınarak helaller dairesinde, emredilenleri yaparak, ahlaklı, dürüst kişilik sahibi Müslümanlar olmamız, Rabbimizin bizler için emrettiği hususlardır. Her birimiz, her an nefis muhasebemizi yapmalıyız. Ölmeden önce ölebilmeli, hayatın bir İmtihan olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız.
Âyet-i Kerîmelerde: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim Sûresi âyet:7) “Öyleyse yalnız beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin.”(Bakara Sûresi âyet:152) “Andolsun biz Lokman'a: Allah'a şükret! Diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye lâyıktır.” (Lokman Sûresi âyet:12) buyurulmuştur.
Şükür, bütün nimetlerin Allah (c.c.)’tan geldiğini bilip hamd etmektir. Allah (c.c.)’ın emirlerini yapıp yasak ettiklerinden de kaçınırsak şükretmiş oluruz. Dünyevi hususlarda durumu bizlerden daha aşağıda olanlara bakıp şükretmeli, uhrevi konularda da İslâmi yaşantısı bizden daha üstün olanlara bakıp üzülmeli ve onlar gibi olmak için çalışmalı, hayırda yarışmalıyız. Gerçek şükre bu güzel özelliklerle ulaşabiliriz. Nankörlük, Şükrün zıddıdır. Allah (c.c.)’ın emirlerini yerine getirmeyen, yasaklarından kaçınmayan kişi nankörlük etmiş olur. Rabbimiz, bizleri yaratıp bu dünyaya göndermiş, birçok nimetler lütfetmiştir. Bu kadar ikramda bulunan yaratıcımıza şükretmezsek, nankörlük etmiş oluruz. Günümüz insanlarının birçoklarının doyumsuz olarak hırsa kapılarak şükürden uzaklaşıp, nankörlüğe doğru meylettiğini üzülerek görmekteyiz. Hâlbuki şükredecek o kadar güzel imkânlarımız var ki, bunların farkında bile değiliz. Yeniden tefekkür ederek hayatımızı şükür eksenli bir merkeze oturtmak zorundayız. Sağlıklı bir nefes alıp vermemiz bile çokça şükretmemizi gerektirir. Verilen nimetleri saymaya kalksak sayamayız. O halde bu doyumsuzluk, mutsuzluk niye… Müslüman sahip olduğu az veya çok imkânlara rıza gösterip şükreder ve sonucunda rahat eder. Zenginlik, fakirlik, sağlık veya hastalık ve benzeri durumlar imtihan edilmemiz içindir. İmtihanı kazanmak içinde nankör olmayıp, hamd ve şükür ile hayatımızı güzelleştirmeliyiz.
Rabbimiz, emirlerini yapıp yasak ettiklerinden kaçınanlara sevap vererek rahmeti ile muamele ettiğini açıkça göstermektedir. Bizleri yaratıp nimetlerle donatan, yaptığımız iyiliklere sevap veren Rabbimizin emirlerine uyup yasaklarından kaçınmalıyız. İnsanların hidayeti için çalışmak, onları irşat etmek de şükür sayılır. Nefsimizin istek ve arzularına uymayıp, Rabbimizin, rızası için çalışmalı, evlâtlarımızı O’nun rızasına uygun yetiştirmeliyiz ki, kulluğumuzun ve şükrün gereğini yapmış olalım. Tanıdığımız tanımadığımız insanlardan aldığımız bir eşyayı iade ederken, nasıl ki teşekkür ediyorsak ve etmemiz gerekirse, bizleri yoktan yaratan, birçok nimetleri bizlerin emrine sunan, Âlemlerin Rabbine kulluk görevimizi en iyi şekilde yapmalı, nankörlükten uzak kalarak, şükür, hayatımızın her zaman merkezinde olmalıdır. İhlâslı, samimi olarak, İslâm’ın emirlerini yerine getirip içtenlikle bağlanmak, sırf Allah(c.c.) rızası için çalışmak, yasaklardan da aynı anlayışla kaçınmak kurtuluşumuzun anahtarıdır.
Yapacağımız İbadetlere, Zikir ve Şükürlere Allah (c.c.)’ın kesinlikle ihtiyacı yoktur. Allah (c.c.)’ın ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in emrettiklerini yapıp, yasak ettiklerinden kaçınmamıza bizlerin ihtiyacı vardır. Yaptıklarımızın karşılığında sevap almaktayız. Sonucunda gerçek hakiki olan ebedi ahiret yurdunda yaptığımız ibadetler vesilesi ile Rabbimizin rızasını kazanabiliriz. Rabbimize verdiği nimetler için şükredersek bizden razı olarak mükâfatlandıracak, nankörlük edersek de İlâhi adalet tecelli edecek, cezalandırılmamız kaçınılmaz olacaktır.
Hayatımızı İslâm’a uygun bir şekilde yaşayıp, nankörlükten uzak durarak, şükrü hayatımızın merkezine alanlardan olmamız duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.