Yapay Zekâ: Korkmak Yerine Anlamaya Çalışmak
Son yıllarda yapay zekâ teknolojilerinin hızlı gelişimi, gündelik yaşamdan iş dünyasına kadar pek çok alanı dönüştürmeye başladı. Bu dönüşüm, bazı kesimlerde heyecan yaratırken özellikle eğitim ve meslek alanlarında ciddi kaygıları da beraberinde getiriyor. “Yapay zekâ her mesleği yok edecek”, “Öğrenciler artık hiçbir şey öğrenmeyecek”, “Üniversite hocaları gereksiz hale gelecek” gibi abartılı söylemler, teknolojik ilerlemenin doğal sürecini gölgeleyen bir panik havası yaratıyor. Oysa bu süreci doğru okumak, korku ile değil yapılan araştırmaları takip ederek bilinçle yaklaşmayı gerektirmektedir.
Son günlerde sosyal medyada viral olan, University of Southern California (USC) örneğinde olduğu gibi akademisyenler, öğrencilerinin ödevlerini yapay zekâya yazdırdığından şikâyetçi. Bazı videolarda “Her şeyi buraya yazıyorsunuz, düşünmeyi unuttunuz” gibi çıkışlarının olduğu görülmektedir. Bu öfke bir yönüyle anlaşılabilir; çünkü kontrolsüz ve bilinçsiz kullanım, öğrenme sürecini gerçekten de zayıflatabilir. Ancak bu durumun çözümü, yapay zekâyı tamamen reddetmek ya da yasaklamaktan geçmiyor. Asıl mesele, yapay zekânın nasıl kullanılacağına dair doğru rehberlik sunmak ve onu bir kopyalama aracı değil, düşünmeyi geliştiren bir destek sistemi haline getirmektir. Günümüz, bilgi ve teknoloji çağıdır. Bu sürecin en önemli aktörleri ise Z ve Alfa kuşaklarıdır. Bu kuşaklar teknolojiyi en iyi bilen, en hızlı uyum sağlayan ve en aktif kullanan kesimi oluşturmaktadır.
Yapay zekânın temel işleyişi, verilen komutun yani “prompt” kalitesine dayanır. Örneğin; kullanıcı sorusunu nasıl sorarsa, ne kadar detaylandırırsa, bağlamı veya kurguyu ne kadar iyi kurarsa aldığı sonuç da o kadar nitelikli olur. Bu yüzden günümüzde “prompt mühendisliği” yani yapay zekâya doğru talimat verme becerisi de bu konuda önem kazanmaya başlamıştır.
Bu nedenle, öğrencilerin komut yazma, analiz yapma, veriyi değerlendirme gibi becerileri daha da önem kazanmaktadır. Yapay zekâ çağında en değerli şey, bilgiyi ezberlemek değil, bilgiyi kullanabilme becerisidir.
Ayrıca ülkemizde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bu süreci fark etmiş durumdadır. YÖK, makale ve tezlerin hazırlanmasında yapay zekânın tamamen yasaklanması yerine, mevzuat hazırlama iradesiyle etik ve şeffaf kullanım ilkesini benimsemektedir. Yani öğrenci yapay zekâdan destek alabilir; ancak bu desteği açıkça belirtmeli ve düşünme, analiz etme, sentez yapma sorumluluğunu kendi üstlenmelidir. Bu yaklaşım, teknolojiyi körü körüne reddetmek yerine, onu doğru kullanmayı öğrenmeyi teşvik eden bir yaklaşımdır. Böylece hem akademik üretkenlik artmakta hem de öğrencilerin düşünme becerilerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Kısacası konu, yapay zekâyı kullanıp kullanmamak değil; onu nasıl, ne amaçla ve hangi sınırlar içinde kullanacağımızdır.
Konuyla ilgili Prof. Dr. Mahmut Özer’in aktardığı çalışmanın (2025) bulgulara göre, kullanıcıların en çok tercih ettiği yapay zekâ aracı olan ChatGPT’nin yaygınlaşmasıyla, yapay zekâ destekli makale yazımı Doğu ülkelerinde Batı’ya göre çok daha hızlı benimsenmiştir. Özellikle Çin, Hindistan, Türkiye ve Endonezya gibi ülkeler, yapay zekâyı bilimsel yazımda daha yoğun kullanarak bilimsel çalışmalarıyla görünürlüklerini artırmıştır. Buna karşılık ABD ve Avrupa ülkelerinde bu alanda görece küçük bir azalma yaşanmıştır. Bununla birlikte araştırma, Çin, Hindistan, ABD ve Almanya’nın bilimsel yayın ağlarında hâlâ önemli merkez konumlarını sürdürdüklerini de göstermektedir.
Bazı mesleklerin yok olacağı endişesi de tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır. Tarihsel süreç incelendiğinde, teknolojik her sıçramada yeni mesleklerin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu nedenle direnmek yerine uyum sağlamak, yani dijital okuryazarlığı, eleştirel düşünmeyi ve yaratıcı problem çözme becerilerini güçlendirmek en akıllıca yoldur.
Yapay zekâyı bir tehdit olarak değil, doğru kullanıldığında insan üretkenliğini ve düşünce gücünü artıran “fırsat” olarak görmek gerektiğine inanıyorum.
Unutmayalım ki gelecek, teknolojiden korkanların değil, onu anlayarak şekillendirenlerin olacaktır.
