ZALİMİN GÜCÜNE BAKILMAKSIZIN KARŞI KONULMALIDIR
Allah’ın hükmü adalet, onun zıddı zulümdür. Zulüm yapanlara da, Zalim denir. Adalet; her hak sahibine hakkını vermek olarak tanımlanmıştır. Zulüm ise Adalet’in zıddıdır. Zulüm; haddi aşmak, bir şeyi olması gereken yerden farklı bir yere koymak, haksızlık, baskı, şiddet, hak yemek, eziyet ve işkence gibi anlamlara da gelmektedir. Zulüm ıstılahta; adaletsizlik, düşmanlık, hakkı engellemek, gayri meşru bir şekilde değiştirmek, noksanlaştırmak suretiyle adaletten sapmak diye tanımlanmıştır. Her hak sahibine hakkını vermek adalet, hakların verilmemesi ise zulümdür.
Müslümanların yaşadığı ülkelerdeki mazlumlara, dünyanın zalimleri hayat hakkı tanımamakta, öldürmekte, sürgün etmekte, yakıp, yıkmakta ve soykırım uygulamaktadırlar. Özellikle Gazze’de, Doğu Türkistan ve benzeri ülkelerde zalimlerin yaptıklarını görüyoruz. Dünyanın sessizliğine rağmen, bütün zalimlere karşı koyan, mazlumlara kucak açıp destekleyen Milletimiz olmuştur. Türkiye’miz Gazzeli yetkililerin açıklamalarında da belirttikleri gibi görünenin dışında görünmeyen yardımları da yapmaktadır. İnanıyorum ki savaş sonrası bu hakikatler daha net yazılacaktır. Türkiye’mizi de karıştırarak kardeşi kardeşe düşman etmek isteyen iç ve dış hainlere karşı birlik ve beraberliğimizi, dün olduğu gibi bu günlerde de koruduğumuz sürece zafer bizlerin olacaktır. Siyonist İsrail’in yok oluşu da eninde sonunda Türkiye’mizin öncülüğünde olacaktır İnşâAllah. Zalimlere karşı duruşumuzu en somut anlamda gösterirken bile, Zalimlerin yöntemlerine başvurup haddi aşmadan, kısas, hak, hukuk ve adalet merkezli mücadelemizi sürdürmeliyiz.
Zalimlerin yöntemlerini aynen bizlerde uygulayacak olursak, sonucunda zalim değişir fakat zulümler değişmez. Her zalime, hukuk içinde, hak ettiği ceza mutlaka verilmeli, kısasa kısas uygulanmalı, cezalar uygulanırken bile adaletten vazgeçilmemelidir. Zulüm kimden gelirse gelsin, gücüne ve konumuna bakılmaksızın karşı konulmalıdır. Nice Zalim; Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller gelip geçmişler, hepsi de yaptıklarının karşılığını dünya da kısmen görmüşler, âhirette ise ebedi olarak cezalarını çekeceklerdir. Silah, araç gereç konularında güçlü görünen Emperyalist Amerika ve onun desteklediği Siyonist İsrail de inanıyorum ki yakın gelecekte yaptıkları zulümleri sonucu yıkılacaklar. Çünkü Zulüm ile abad olanın ahiri berbat olur. Gazze’de Siyonist İsrail’in başındaki alçak Netanyahu; çocuk, kadın, ihtiyar, sivil demeden katliam yapmakta, güvenli bölge diye yönlendirdiği yerleri bile uçaklarla bombalatmakta, ayrıca gıda girişine izin vermeyip açlıktan ölmelerini istemekte, bir milleti yerinden yurdundan edip öldürerek soykırım yapmaktadır.
Âyet-i Kerimelerde; “Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut'u) görmedin mi! İşte o zaman İbrahim: Rabbim hayat veren ve öldürendir, demişti. O da: Hayat veren ve öldüren benim, demişti. İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir, dedi. Bunun üzerine kâfir apışıp kaldı. Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez.”(Bakara Sûresi âyet:258) “İnkâr edip zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir. Onları (başka) bir yola iletecek de değildir. Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onları yoluna (iletecektir). Bu da Allah'a çok kolaydır.” (Nisa Sûresi âyet:168-169) “Yalan sözlerle Allah'a iftira edenden veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Şüphe yok ki, zalimler kurtuluşa ermezler!” “İşte böylece işledikleri günahlardan ötürü zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmının peşine takarız.” “De ki: Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Yurdun (dünyanın) sonunun kimin lehine olduğunu yakında bileceksiniz. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmazlar.” (En’âm Sûresi âyet:21, 129,135) “Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin size vadettiğini gerçek buldunuz mu? Diye seslenir. «Evet!» derler. Ve aralarından bir çağrıcı, Allah'ın lâneti zalimlerin üzerine olsun! Diye bağırır.” (Araf Sûresi âyet:44)“… Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” (Tevbe Sûresi âyet:109)
“Kim Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim olabilir? Onlar (kıyamet gününde) Rablerine arz edilecekler, şahitler de: İşte bunlar Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir, diyecekler. Bilin ki, Allah'ın lâneti zalimlerin üzerinedir!” “ (Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır.” “Onlara biz zulmetmedik; fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin (azap) emri geldiğinde, Allah'ı bırakıp da taptıkları ilâhları, onlara hiçbir şey sağlamadı, ziyanlarını artırmaktan başka bir şeye yaramadı.” “Rabbin, haksızlık eden memleketleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir). Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir!” (Hud Sûresi âyet:18,100-102) buyrulmuştur. “Eğer yerde ne varsa hepsi ve onunla birlikte bir misli daha o zulmedenlerin olsaydı, kıyamet gününde azabın fenalığından (kurtulmak için) elbette bunları fedâ ederlerdi. Hâlbuki (o gün) onlar için, Allah tarafından, hiç hesaba katmadıkları şeyler ortaya çıkmıştır.” (Zümer Sûresi âyet:47) Zulmedenlerin karşılarına çıkacak olan şeyler, ilâhî gazap ve azaptır. Çünkü bunlara hiç ihtimal vermiyor ve hatırlarına bile getirmiyorlardı. “Zulümden sakınıp kaçınınız. Çünkü zulüm, kıyamet gününde zalime, zifiri karanlık olacaktır.” (Müslim, Birr 56)
Rabbimiz, her birimize adaletli olmayı nasip eylesin. Zalim olmaktan, zulme uğramaktan âlemlerin Rabbi, Allah (c. c.)’a sığınırız. Mazlumların muzaffer olduğu günleri görmemiz duası ile sıhhat ve afiyetler dilerim.