Acil tıp teknisyeni iş hayatının stresini Karadeniz'de zıpkınla balık avlayarak atıyor
TRABZON (AA) - Coğrafi koşulların zor olduğu kentte vakalara ulaşmak için ambulansı da kullanan 34 yaşındaki Hafızoğlu, 20 yıldır her fırsatta hobi olarak zıpkınla balık avlıyor.
Hafızoğlu, suyun derecesi ve rüzgar gibi hava koşullarını takip ederek genellikle Akyazı sahilinden özel kıyafetleri ve zıpkınla dalış yapıyor.
Recep Hafızoğlu, AA muhabirine, insan hayatını kurtarabilmenin mutluluğunu yaşarken işin stresini de avcılık hobisiyle attığını söyledi.
İnsanların en sıkıntılı anlarında onların yanında olduklarını belirten Hafızoğlu, "İşimiz stresli çünkü insanların en sıkıntılı olduğu durum sağlık konusu. En çok sıkıntıya düştükleri, onları en çok yaralayan durum diyebiliriz. Ne kadar profesyonel yaklaşsak da ister istemez biz de o hastaların durumundan etkileniyoruz." dedi.
Hafızoğlu, hayat kurtarmak için vakaya giderken trafikte zorluklarla karşılaştıklarını, vatandaşın fermuar sistemini uygulayıp öğrenmesinin herkes için önemli olduğunu vurguladı.
Dalış yapmaya 20 sene önce babası sayesinde başladığını anlatan Hafızoğlu, "Babamın aldığı zıpkınlara heves edip başlamıştım. Ondan sonra ufak ufak kendim merak edip bir şeyler almaya çalıştım. İşe başladıktan sonra da tam takım dizip dalış yapmaya başladım. Kendimize vakit ayırabildiğimiz, havanın da iyi olduğu haftanın birkaç günü dalışa gidiyorum." diye konuştu.
Hafızoğlu, dalış yapmayı kendisine adeta ödül gibi gördüğünü dile getirerek, "Acil sağlık hizmetleri, hastayla ilgilendiğin için stresli bir iş. Buraya gelip kafamı suyun altına soktuğumda bütün dünyadan izole oluyorum. Kafamda düşünce, stres, hiçbir şey yok. Balık olmuş olmamış önemli değil, sadece suyun altındaki yengeçleri görsem bile yetiyor bana." ifadesini kullandı.
"Bana sorsanız hala amatörüm ve kendi sınırlarımı biliyorum"
Balık tutmanın bir amaç olsa da su altında zaman geçirmenin daha değerli olduğuna işaret eden Hafızoğlu, genellikle levrek, kefal, eşkina, karagöz ve somon avladığını söyledi.
Hafızoğlu, suya girerken çok dikkatli olunması gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"20 yıl oldu kendime, 'profesyonelim' demiyorum. Bana sorsanız hala amatörüm ve kendi sınırlarımı biliyorum çünkü suyun, denizin şakası olmaz. Ava gelmeden önceki gün denizin, dalganın durumunu kontrol ediyorum, ona göre geliyorum. Hatta hava durumu iyi oluyor, gelip bakıyorum, denizin bozulmaya, dalgalanmaya başladığını görünce girmiyorum, dönüyorum eve. Bu şekilde koruyorum kendimi. Limitlerimi biliyorum, suyun altına daldığımda 1 dakika nefes tutabiliyorsam onu 1,5 yapıp da kendimi zorlamak istemiyorum çünkü yukarı çıkarken nefessiz kaldığında bayılabilirsin. Buna sığ su bayılması derler ve yanında biri yoksa bu ölümle sonuçlanır."
Herkese hobi edinmeyi ve spor yapmayı tavsiye eden Hafızoğlu, "İş stresini atmak isteyen arkadaşlarımızın birçoğu da buna benzer değişik şeyler yapıyorlar zaten. Şimdi su altı avcılığı yapıyorum, yüzmeyi de biliyorum tabii ki. Diğer arkadaşlarımız da dağcılık, doğa yürüyüşü gibi iş streslerini üzerlerinden atacağı farklı alanlara da yönelebilirler." dedi.
Muhabir: Enes Sansar