HANKENDI (AA) - Aliyev, Azerbaycan'ın Hankendi kentinde düzenlenen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 17'nci Zirvesi'nde konuştu.
Azerbaycan'ın daha önce 2 kez EİT'in zirvesine Bakü'de ev sahipliği yaptığını hatırlatan Aliyev, bugünkü zirvenin Karabağ'da, Hankendi'de düzenlenmesinin özel anlamı olduğunu belirtti.
Aliyev, Ermenistan işgalinden kurtarılan topraklarda son yılda birkaç önemli uluslararası etkinlik düzenlediğini hatırlatarak, "Bugün ise EİT'in 17'nci Zirvesi, Hankendi'de yeni inşa edilmiş Kongre Merkezi'nde yapılıyor. İşgalden kurtarılan Karabağ ve Doğu Zengezur'da geniş kapsamlı imar ve ihya çalışmaları yürütülüyor. Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20'sini 30 yıl işgal altında tutmuş, etnik temizlik yapmış, 1 milyondan fazla soydaşımızı ata yurtlarından etmişti. Azerbaycan halkı ve devleti hiçbir zaman işgali kabullenmedi." diye konuştu.
İşgal altındaki toprakları gönüllü boşaltmasalar askeri yola başvuracakları hususunda Ermenistan'ı ve bu ülkeyi destekleyen devletleri defalarca uyardıklarını aktaran Aliyev, "Maalesef Ermenistan ve destekçileri bizim uyarılarımızı ciddiye almadılar ve sonunda pişman oldular. 2020'de Azerbaycan, Ermenistan'ı savaş meydanında darmadağın ederek 300'den fazla şehir ve köyü işgalden kurtardı." ifadelerini kullandı.
İşgal döneminde Azerbaycan'a 150 milyar dolar zarar verildiAliyev, Ermenistan'ın işgal döneminde Azerbaycan'a ait yerleşim birimlerini, kültürel ve dini anıtlarını yok ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"67 camiden 65'i Ermenistan tarafından yerle bir edildi. Kalan 2'si ise ciddi zarar gördü ve domuz ahırı olarak kullanıldı. Bu, İslam dünyası ve Müslümanlar için bir hakaretti. Mezarlıklar da vandalizme maruz kaldı. Devlet Komisyonu, işgal döneminde Azerbaycan'a verilen zararın yaklaşık 150 milyar dolar olduğunu hesapladı. Ermenistan, topraklarımıza 1 milyondan fazla mayın döşedi. 2. Karabağ Savaşı sonrasında yaklaşık 400 vatandaşımız mayın patlaması sonucu hayatını kaybetti ve ağır yaralandı."
Ermenistan'ın yerle bir ettiği şehir ve köyleri yeniden kurduklarını anlatan Aliyev, "Bugüne kadar 16 şehre göçmenlerin geri dönmesini sağladık. İşgalden kurtarılan topraklarda şimdi 50 binden fazla insan yaşıyor." bilgisini paylaştı.
Aliyev, Ermenistan'dan kovulan Azerbaycanlıların da geri dönmesi için çabalarını sürdürdüklerini bildirdi.
"Azerbaycan, bugün çok sayıda ülkenin enerji güvenliğini sağlamaktadır"EİT üyesi ülkelerle ilişkilerini başarıyla sürdürdüklerini belirten Aliyev, EİT'in Azerbaycan'da yapılacak araştırma ve yeşil enerji merkezinin faaliyete başlaması hususundaki çalışmaların sürdüğünü aktardı.
Aliyev, ekonomik alanda işbirliğini derinleştirmek için bugün müzakere edilecek konuların önem taşıdığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Azerbaycan'da çok olumlu yatırım ortamı mevcuttur. Son 20 yılda Azerbaycan ekonomisine 350 milyar dolardan fazla yatırım yapıldı. Bunun da yarısı yabancı sermayedir. Azerbaycan, bugün çok sayıda ülkenin enerji güvenliğini sağlamaktadır. Azerbaycan, çeşitli hatlarla 12 ülkeye doğalgaz ihraç ediyor. Bu verilere göre biz dünyada ön sıralardayız. Doğu-Batı ve Kuzey-Güney ulaşım koridorları Azerbaycan üzerinde geçiyor ve EİT üyesi ülkelerin çoğu bu koridorları kullanıyor. Bugünkü müzakerelerimizin faydalı olacağından ve ülkelerimizin gelişimine olumlu katkı sunacağından eminim."
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Kıbrıs meselesinin ana nedeni, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne verilen sanal statüdürKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da konuşmasında zirveye katılmaktan büyük onur duyduğunu dile getirerek, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e ve EİT Genel Sekreteri Asad Majeed Khan'a teşekkür etti.
Tatar, Zirve'nin kardeş ülke can Azerbaycan'ın tarihi ve kadim şehri Hankendi'de yapılmasının kendilerini ayrıca mutlu ettiğini belirterek, "5 yıllık kısa bir sürede, bu vatan topraklarının, Karabağ Fatihi Sayın Aliyev liderliğinde eşsiz bir halk dayanışmasıyla yeniden inşa ediliyor olması bizleri de gururlandırmaktadır. Karabağ Azerbaycan, Azerbaycan Karabağ'dır." ifadelerini kullandı.
KKTC'nin EİT'in vizyon 2035 hedeflerine tamamen bağlı olduğunu bildiren Tatar, örgütün faaliyet ve etkinliklerine 1992'den beri katıldıklarını, gözlemci statüsünü kazandıkları 2012'den itibaren de teşkilatın çalışmalarına aktif katkı sunduklarını kaydetti.
Tatar, KKTC'nin sürdürülebilir kalkınma ve iklime uyumlu ekonomik işbirliğine hazır olduğunu vurgulayarak, KKTC'nin Doğu Akdeniz'deki eşsiz konumu, yılda 10 milyondan fazla yolcu kapasitesine sahip tam teşekküllü yeni Ercan Havalimanı, deniz limanları ve bölgedeki lojistik üs imkanlarıyla EİT'in potansiyelini artırabileceğine işaret etti.
Türkiye'den KKTC'ye su hattı çekildiğini ve bu sayede stratejik tarım ürünleri geliştirdiklerini aktaran Tatar, KKTC'de düzenlenen Teknofest'ten bahsederek, bilişim adası olmak için çalıştıklarını anlattı.
Kıbrıs Türklerinin bağımsızlık mücadelesi ve yürütülen müzakerelere dikkati çeken Tatar, şöyle devam etti:
"62. yılını dolduran Kıbrıs meselesinde, Kıbrıs Türk tarafı olarak 2004 Birleşmiş Milletler (BM) Annan Planı dahil tüm müzakere süreçlerinde iyi niyet ve yapıcı bir duruş sergilememize rağmen hiçbir sonuca varılamamıştır. Kıbrıs meselesinin ana nedeni, uluslararası camia tarafından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne yıllardır otoritesini, egemenliğini ve gücünü aşarak verilen sanal statüdür. Bu durum, Kıbrıs meselesinin esas gardiyanıdır ve düzeltilmediği sürece Ada'da adil ve sürdürülebilir bir çözüm mümkün değildir. Dünyada ve bölgemizde, barış, huzur ve istikrara en çok ihtiyaç duyduğumuz bu kaotik dönemde, Ada'da yaşayan iki halkın da faydasına olacak, kazan-kazan ve iyi komşuluk ilişkilerine dayalı işbirliği önerilerini Rum tarafına iletmiş bulunmaktayım."
Tatar, önerileri arasında Avrupa Birliği (AB) enterkonnekte sistemine Türkiye üzerinden bağlanma, güneş enerjisinin etkin kullanılmasıyla yeşil enerjiye geçiş projeleri ve su kaynaklarının ortak kullanımı gibi, çevre dostu ve iklime uyarlı ekonomik işbirliklerinin bulunduğunu hatırlattı.
Kıbrıs Türk tarafının, sorunları diyalog ve diplomasi aracılığıyla çözme arzusunda olduğunu ve bugünü geleceğe bağlayacak işbirliği önerilerini bir kez daha sözde değil, pratikte de ortaya koyduğunu vurgulayan Tatar, şunları dile getirdi:
"Ne yazık ki, kendini Ada'nın tek hakimi gören Rum Yönetimi tüm bu işbirliği çağrılarımızı yanıtsız bırakmaktadır. Son zamanlarda Rum tarafının özellikle mülk konusunda uluslararası hukuk normlarını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını açıkça hiçe sayarak ortaya koyduğu saldırgan tutum da bu tarihsel saplantının devamı niteliğindedir."
"Onurlu mücadelemize büyük kararlılıkla devam ediyoruz"Tatar, "Kıbrıs Türk Halkının uluslararası alanda hak ettiği yeri alması için onurlu mücadelemize büyük kararlılıkla devam ediyoruz." diyerek, kendilerine her platformda destek veren Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti.
KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) da gözlemci üye kabul edildiğini hatırlatan Tatar, "KKTC'nin TDT'ye kabulü ile tüm dünyaya Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığı mesajı verilmiştir. Ayrıca, 2005 yılından itibaren gözlemci üye olduğumuz İslam İşbirliği Teşkilatı da ülkemizin aşama aşama uluslararası camiadan kabul gördüğünü göstermektedir." diye konuştu.
Tatar, Barış Harekatı sayesinde Kıbrıs Türk halkı ve Kıbrıs Rum halkının 51 yıldır Ada'da yan yana, barış, huzur ve güven içinde yaşadığını söyleyerek, şunları kaydetti:
"Uluslararası toplumun, geçmişte sonuç alınamayan, tek işlevi statükonun sürdürülmesi olan tüketilmiş federasyon formülünün gerçekçi bir zemin oluşturmadığını kabul etmesinin ve sonuç alınması için adadaki iki taraf arasındaki eşitsizliğin giderilmesi gerektiğini görmesinin vakti çoktan gelmiştir. Bizim mücadelemiz özden gelen haklarımızın yeniden tesis edilmesidir. Bu kararlı duruşumuzu, 16-17 Temmuz'da New York'ta düzenlenecek BM Genişletilmiş Gayriresmi Toplantısı'nda da sürdüreceğiz."
KKTC, EİT ülkelerinden destek için somut adımlar bekliyorKıbrıs Türk halkının izolasyon altında yaşamaya devam ettiğini belirten Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu izolasyon doğrudan temasların, ticaretin, kültürel ve sportif faaliyetlerin önünü keserken, gençlerimizin, kadınlarımızın ve çocuklarımızın temel fırsatlara erişimini de engellemektedir. Bu uygulamalar siyasi ayrımcılığın ötesine geçerek artık insanlık vicdanında sessiz bir insanlık suçu olarak kabul edilmektedir. Uluslararası toplumdan beklentimiz, temel insan haklarımıza yönelik bu engellemelerin sona erdirilmesi için gerekli adımları atmasıdır. Bu anlamsız izolasyonu, dayanışmayla aşabileceğimize gönülden inanıyorum. Yaşadığımız iletişim çağında, 30 yılı aşkın süredir üyesi olduğumuz EİT ülkelerinden KKTC'ye destek olmaları için somut adımlar beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Gazze'de sivillere karşı devam etmekte olan şiddet ve insanlık dramının, benzer acıları yaşamış bir halkın cumhurbaşkanı olarak bir an önce durmasını ümit ediyorum. Filistin halkının güvenliğini sağlayacak mekanizmaların bir an önce sağlanması en büyük temennimizdir. İran ve İsrail arasındaki talihsiz hadisenin de bir an önce ateşkesle durması ve diplomatik yollarla çözüme kavuşmasını temenni ediyorum."
Pakistan Başbakanı Şerif, İsrail'in İran'a saldırılarını kınadıPakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ise İsrail'in EİT üyesi ve "kardeş ülke" İran'a yönelik askeri saldırısının, bölgesel barış ve istikrarı tehdit eden tehlikeli sürecin parçası olduğunu vurguladı.
Şerif, "İsrail'in İran'a saldırıları, bölgemizi istikrarsızlaştırmayı hedefleyen ve uluslararası hukuku açıkça ihlal eden sorumsuz bir eylemdir. Pakistan olarak bu saldırıyı en güçlü şekilde kınıyoruz." dedi.
Şerif, İran halkına baş sağlığı dileklerini ileterek, "Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimiz için de acil şifa diliyorum." ifadesini kullandı.
Pakistan'ın bölge halklarının egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik saldırılara karşı net duruş sergilediğini belirten Şerif, "kardeş ülke İran'la dayanışma içinde olduklarını" dile getirdi.
"Güvenlik sorunları, jeopolitik amaçlarla istismar ediliyor"Başbakan Şerif, bazı aktörlerin bölgesel krizleri jeopolitik çıkarları doğrultusunda istismar ettiğine, bunun da istikrarsızlık ve çatışma ortamını körüklediğine dikkati çekti.
İsrail'in İran'a saldırısının yanı sıra Gazze'de devam eden insani felakete de değinen Şerif, masum sivillere yönelik saldırıları "barbarlık" olarak nitelendirerek, uluslararası toplumun sessizliğini eleştirdi.
Şerif, "Gazze'de çocuklar açlıktan ölürken, yardım konvoyları bombalanırken insanlık nerede? Birleşmiş Milletler personelinin hedef alınması bile sessizlikle karşılanıyor." şeklinde konuştu.
Hindistan'ın Cammu Keşmir'de terör saldırısı sonrası Pakistan'a karşı yönelttiği "provokatif eylemlere" de eleştiri getiren Şerif, "Silahlı kuvvetlerimizin kararlı duruşu ve halkımızın metanetiyle bu saldırılara karşı örnek duruş sergilendi." diye konuştu.
"Barış için dayanışma şart"Başbakan Şerif, EİT üyesi ülkelerin ortak değerleri ve kardeşlik bağı çerçevesinde hareket ederek, bölgeye barış ve istikrar getirmek adına daha güçlü dayanışma sergilemesi gerektiğini dile getirdi.
Ayrıca Şerif, Pakistan'ın uluslararası hukuk, karşılıklı saygı ve işbirliği ilkeleri temelinde tüm kardeş ülkelerle yakın çalışmaya hazır olduğunu sözlerine ekledi.
İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan: İran’ın İsrail ve ABD’nin saldırılarına kararlı karşılık vermesi savaşın yayılmasını önlediİran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Azerbaycan'ın Hankendi şehrinde düzenlenen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 17. Zirvesi'nde konuştu.
Konuşmasında İsrail ve ABD'nin ülkesine saldırılarına değinen Pezeşkiyan, "Saldırılar, bu rejimin (İsrail), Birleşmiş Milletler'in 2. Maddesi, 4. Paragrafı da dahil olmak üzere tüm uluslararası norm ve yasaların açık bir ihlaliyle başladı ve Amerikan saldırgan ordusuyla devam etti." ifadelerini kullandı.
Saldırılarda üniversite profesörlerinin sivil vatandaşların, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) denetimi altındaki nükleer enerji tesislerinin ve kamu altyapısının hedef alındığını belirten Pezeşkiyan, "İran Silahlı Kuvvetleri, Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. maddesine dayanarak, meşru müdafaa hakkı çerçevesinde, halkını, ulusal egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunmuş ve kararlı bir karşılıkla saldırganlara unutulmaz bir ders vermiş ve bölgede savaşın uzamasını önlemiştir." diye konuştu.
Bölge ülkelerinin İsrail saldırganlığına karşı "sorumlu tutumuna" teşekkürBu süreçte bölge ülkelerinin ve EİT'nin "sorumlu tutumuna" teşekkür eden Pezeşkiyan, İslam İşbirliği Teşkilatı da dahil olmak üzere birçok uluslararası kuruluşun İsrail'in saldırılarını kınadığını hatırlattı.
EİT Zirvesi'nin son dönemde İsrail'in bölgedeki saldırganlığını ve bunlardan kaynaklanan bölgesel ve küresel tehditleri bir kez daha dünya kamuoyunun dikkatine sunmak için değerli bir fırsat olduğunu söyleyen İran Cumhurbaşkanı, "Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın üye devletlerin ve tüm bölgenin büyümesini, refahını, gelişimini ve dayanıklılığını teşvik edebileceğine inanıyoruz." dedi.
Pezeşkiyan, "Komşuluk politikası, İran'ın ekonomik politikası için bir öncelik olmaya devam ediyor ve bizim için Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bir komşuluk işbirliği örgütüdür. Bu açıdan bakıldığında çok taraflı ekonomik diplomasinin ön saflarında yer almaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Üye ülkeler arasında karşılıklı uçuşların artırılması için vize serbestisi gibi konuların hayata geçirilmesinin önemine değinen Pezeşkiyan, bir sonraki EİT Devlet Başkanları Zirvesi'nin İran'da yapılmasını önerdi.
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov: İran-İsrail çatışması tüm bölge için güvenlik tehdidi oluşturmaktadırKırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov da konuşmasında Orta Doğu'da yoğun çatışmalar yaşandığına dikkati çekerek, "İran-İsrail çatışması tüm bölge için ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturmaktadır. Mağdurların masum vatandaşlar arasından olması üzüntü vericidir." ifadelerini kullandı.
Caparov, Kırgızistan'ın iki ülkeyi, çatışmayı uluslararası norm ve prensipler doğrultusunda barış ve diplomatik yollarla çözmeye davet ettiğini belirtti.
Zirvenin, Azerbaycan'ın barışın sembolü tarihi Hankendi şehrinde yapılmasının özel anlamı bulunduğunu dile getiren Caparov, "Sayın Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve kardeş Azerbaycan halkına, görkemli kabulü ve misafirperverliğinin yanı sıra zirvenin yüksek düzeyde düzenlenmesinden dolayı yürekten teşekkür ediyorum." dedi.
Caparov, Ekonomik İşbirliği Teşkilatına özel önem atfettiğini ve üye ülkelerle ekonomik işbirliğini geliştirmek istediğini söyledi.
Ekonomik kalkınmanın iklim değişikliğiyle doğru orantılı olduğuna işaret eden Caparov, bugünün iklim koşullarına uyum sağlamak amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi, enerji verimliliğinin artırılması, tarım ve sanayide akıllı altyapıların hayata geçirilmesi için çabaların birleştirilmesini önerdi.
Muhabir: Ruslan Rehimov,Nuri Aydın,Ahmet Dursun,Nazir Aliyev Tayfur