Bakteriyel gübre çalışmalarıyla hem verim artacak hem kimyasal kalıntı azalacak
KAYSERI (AA) - "Türkiye Tarımsal Üretiminde Küresel İklim Değişikliğine Uyumlu Sürdürülebilir Tarım Teknolojileri Platformu" projesi altında bakteriyel gübre çalışması yürüten ERÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semih Yılmaz, AA muhabirine, 10 yıldır enzim ve mikrobiyal biyoteknoloji alanında çalıştığını söyledi.
Bakteriyel gübrelere ilişkin 2 projelerinin TÜBİTAK tarafından 1 milyon 600 bin lira destek aldığını belirten Yılmaz, projelerden birini ticari bir firmayla diğerini ise İstanbul Üniversitesi iş birliğiyle yürüttüklerini aktardı.
Çalışmalar sonucu ortaya çıkan gübrelerin yüzde 100 organik olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şunları söyledi:
"Bakterilerin içinde binlerce gen var. Bu genlerin hepsi aktif değil, bu genlerin içinde bizim tarımda kullandığımız kimyasalları üreten bilgiler var. Biz laboratuvar çalışmalarımızla bu bilgileri bakterilerden açığa çıkartıp enzim, protein, sekonder metabolit (organizmanın büyümesinde, gelişiminde ve çoğalmasında doğrudan yer almayan, mikroorganizmalar veya bitkiler tarafından üretilen organik bileşikler) ürettirerek tarımda kullanılabilir hale getiriyoruz. Bakteriler bunları ürettiğinde inorganik gübrelerdekiyle birebir aynısı olmasa da onlara yakın bitki gelişimi sağlıyor."
İstanbul Üniversitesi ile yürütülen projeye ilişkin bilgi veren Yılmaz, şöyle devam etti:
"Bakterilerin içindeki fungisit (mantar öldürücü) etkili bilgi taşıyan genlerin aktifleştirilmesini sağlayarak bunları ürüne dönüştürüyoruz. Yüzde 100 saf olmamakla birlikte kaba extrakt şeklinde alıp bunları tarımda kullanılır hale getiriyoruz. Bunlar özellikle fitopatojen funguslar üzerinde etkili. Bu yönüyle projemiz hem Avrupa Yeşil Mutabakat'a hem de ana çatı proje olan 'Türkiye Tarımsal Üretiminde Küresel İklim Değişikliğine Uyumlu Sürdürülebilir Tarım Teknolojileri' projesine de ciddi katkılar sağlayacak. Projeler bir yıl önce başladı, biri 36 aylık, diğeri 48 aylık, 2027'ye kadar Ar-Ge çalışmaları sürecek, aynı zamanda prototip çalışmalar yapılacak. Daha sonra arazi denemelerinin ardından başarılı olunursa ürüne dönüştürme çalışmaları başlayacak. Bizim ürettiğimiz ürünler özellikle bitkilerin azot, fosfor, potasyum, demir, magnezyum alımıyla ilgili. Tüm bitkilerin azot, fosfor, potasyuma ihtiyacı var, demir, magnezyuma ihtiyacı var. Projenin birinci ayağında bunlar sağlanıyor. Tüm bitkilere ürünlerimiz etki sağlayabilir ama bazılarında az bazılarında fazla olabilir."
Biyofungusit projesinde ortaya çıkacak ürünlerin kimyasal fungusitlere alternatif olacağını ifade eden Yılmaz, "Kimyasallar çok ciddi şekilde etki gösteriyor ama ani etki gösteriyor, bizimkiler uzun dönemde etki gösterecek, kimyasal kalıntıları olmayacak, insan sağlığına, ekosisteme, diğer organizmalara zararı olmayacak. Hem verim artışı sağlayacak, hem kimyasal girdiyi azaltmış olacak hem de toplumsal refahı artırmış olacak." diye konuştu.
Ar-Ge aşamasındaki bakteriyel ürünlerin kimyasal ürünlerin kullanımını önemli ölçüde azaltacağına dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bu azaltma zaten çok yönlü katkı sağlayacak. Hem istihdama hem ekonomiye hem de toplumsal refaha katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda sağlıklı bir ekosistem sunacaktır. Bakterilerin içerisinde tüm canlılarda olduğu gibi genler var. Bizim bakterilerimizde aşağı yukarı 4 bin civarı gen var. Bakteriler, bu genlerin bir kısmını sürekli aktif tutuyor, enerjiyle ilgili olanları. Bir kısmını ise gerektiği zaman aktifleştiriliyor, bir kısmı da zamana bağlı aktifleşiyor. Bizim Ar-Ge çalışmalarındaki amacımız, bakterilerin gerektiği zaman ürettikleri kimyasallar üzerlerinde indükleme (üretim teşviki) çalışmaları yaparak sürekli üretilebilir hale getirmektir. Yani bakterileri istediğimiz kimyasalları bol miktarda üretmeye yönlendirebiliyoruz."
Muhabir: Esma Küçükşahin