NEVŞEHIR (AA) - İlçede Hititler döneminden bu yana sürdürülen çanakçılık, ustaların özverili çalışmalara ve turizmin gelişmesiyle birlikte son yıllarda klasik ile modern tarzların buluştuğu, nadide eserlerin ortaya çıkarıldığı bir sektör haline geldi.
İlçede 12 yaşında başladığı mesleğinde ustalık eserlerini ortaya çıkaran 43 yaşındaki Erdem, atölyesindeki çıkrıklı tezgahta yöreye özgü çamurdan yaptığı ürünleri heykeltıraş gibi işleyip kabartmalarla süslüyor.
Geleneksel sanata kendi tarzını katarak üç boyutlu eserlere imza atan Erdem, diğer çanak ürünlere göre daha yoğun gelen taleplere yetişmeye çalışıyor.
Ferit Erdem, AA muhabirine, ilkokul çağlarında çırak olarak çalıştığı atölyelerde buluştuğu çamura, yıllar içinde aşkla bağlandığını söyledi.
İlçede geçmişte her çocuğun çanak ustası olma hayalini kurduğu dönemde çamurla tanıştığını ifade eden Erdem, "Avanos'ta binlerce yıldır bu sanat babadan oğula, ustadan çırağa aktarılıyor. Bu, bir gelenektir, her çocuk bu işe başlar, büyüyünceye kadar ustalığını eline alır ve bir sonraki nesle devretmek için yeni çıraklar bulur. Ben de çamura aşıktım." diye konuştu.
Değişen dünyada, geçmişte yaptıkları çanak ürünlerin genellikle kullanım malzemesi olmaktan çıkıp dekoratif malzemelere dönüştüğünü dile getiren Erdem, bu kapsamda sanatını yeni bakış açısıyla sürdürdüğünü belirtti.
Erdem, 12 yıldır çanağı rölyefle taçlandırdığını, turistlerin uğrak yeri el sanatı eserlerinin sergilendiği mağazalarda ilgi çektiğini söyledi.
"Çamurla ne kadar uğraşsam o kadar beni içine çekiyordu"Erdem, çamuru her seferinde başka bir şekle bürümek için tezgaha oturduğunu, ortaya çıkan ürüne hayalindeki şekli verdiği çeşitli aşamalarda sonra 950 derece ısıdaki fırında pişirdiğini anlattı.
Çamura dokundukça daha çok sevmeye başladığını vurgulayan Erdem, şunları kaydetti:
"Çamurla ne kadar uğraşsam o kadar beni içine çekiyordu. Yumuşak bir malzeme olduğu için oynayınca kimi zaman güzel bir peribacası, kimi zaman heykele dönüşebiliyor. Tabii ki içimizdeki aşkı ortaya çıkarıyor. Bunları yapmak için özel bir program, proje yok. Tamamen içimden geldiği gibi yapıyorum. Bir Kapadokya çalışmasını bir yere bakarak değil de kafamdan tasarlıyorum. Bu bir süreç, bir anda öğrenilmiyor. Zaman içinde bir bakmışsınız sanata farklı bir boyut katmışsınız. İlk rölyefe başladığımda da yaptıklarımı seviyordum ama eski fotolara bakınca bugünkü farkı görüyorum. Çamuru elime aldığımda ilk günkü heyecanla acaba bu kez nasıl bir şey çıkacak, sonucunda nasıl yorum alacağım heyecanıyla şekil veriyorum. Çamura dokundukça bir ruha dokunur gibi hissediyorum. Çayımı dolduruyorum, ilk yudumu sıcak içiyorum, ikinci yudumu buz gibi oluyor. Bu, saatlerce bırakmadan, sıkılmadan çalıştığımızı gösteriyor."
Atölyede çalışmaktan büyük keyif aldığını aktaran Erdem, eserlerinin çok beğeni aldığını ve siparişleri yetiştirebilmek için yoğun çaba harcadığını sözlerine ekledi.
Muhabir: Behçet Alkan