Çip savaşları: ABD ve Çin arasındaki güç dengesi nasıl şekilleniyor?

Çip savaşları: ABD ve Çin arasındaki güç dengesi nasıl şekilleniyor?

Tarih: 12.03.2025 12:23
Çip savaşları: ABD ve Çin arasındaki güç dengesi nasıl şekilleniyor?

İSTANBUL (AA) - Anadolu Ajansı Muhabiri Büşranur Begçecanlı, ABD ve Çin arasındaki çip üretimi rekabetini AA Analiz için kaleme aldı.

***

DeepSeek​​​​​​​ uygulamasının düşük maliyetli çip ve yapay zeka altyapısıyla piyasaya hızlı bir giriş yapması Çin ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında süregelen teknoloji rekabetini yeniden alevlendirdi. Yalnızca birkaç bin çiple geliştirildiği iddia edilen bu modelin dünya çapındaki yankısı, ABD merkezli devlerin yüksek maliyetli projelerini gölgede bırakarak rekabeti daha da kızıştırdı. Bu durum, küresel çapta teknoloji şirketlerinin yarı iletken arzına ve inovasyon kapasitesine olan bağımlılığını gözler önüne sererek "çip savaşları" kavramını yeniden gündemin ilk sırasına yerleştirdi.

Çipler, günümüzde yapay zekadan savunma sanayisine, finansal sistemlerden günlük hayatı kolaylaştıran uygulamalara kadar pek çok alanda kritik bir rol oynuyor. Özellikle gelişmiş yarı iletken üretiminin, bir ülkenin teknoloji liderliği ve ekonomik üstünlüğü için hayati önemde olduğu biliniyor. Bu nedenle, çip tedarikine ve üretimine hakim olmak uluslararası güç dengelerini şekillendiren stratejik bir unsur haline geliyor.

Öncelikle çip üretiminin zorluk ve karmaşıklığını kısaca ele alarak günümüzün önde gelen çip üreticilerinin mevcut konumuna dair genel bir çerçeve çizelim.

Çip üretimi neden zor?

Çip dediğimiz şey aslında yapay zekanın çalışmasını sağlayan, tırnak ucu büyüklüğündeki minyatür işletim sistemleridir. Çipler yüksek performanslı ve enerji verimli veri işleme yetenekleriyle yapay zekanın temel enerji kaynağı olarak düşünülebilir. Çok sayıda çekirdek içeren bu minik devlerde, çekirdekler arasındaki yüksek hızlı bağlantı noktaları sayesinde veri alışverişi paralel ve verimli bir şekilde gerçekleştirilir; bu da yapay zeka uygulamalarının verimliliğini ve hızını artırarak daha karmaşık veri setleriyle çalışmayı mümkün kılar. Ancak her bir transistörün mikroskobik boyutlarda yer aldığı bu karmaşık yapının üretilmesi, hataya yer vermeyen hassas süreçler ve milyarlarca dolarlık araştırma ve geliştirme (AR-GE) yatırımları gerektirir. Bu nedenle çip üretimi, yalnızca teknik açıdan değil aynı zamanda finansal ve lojistik açıdan da en zorlu endüstrilerden biri olarak kabul edilir.

Küresel çip haritası: Hangi ülke ve şirket önde?

Bu zorluklara rağmen Tayvan merkezli Taiwan Semiconductor (TSMC) küresel çip pazarında yüzde 54 payla lider konumda. Bu şirketi Nvidia ve Intel gibi Amerikan devleri, iki Güney Koreli ve bir Japon şirket izlerken; Çin'de ise Huawei, Baidu ve Alibaba da yapay zeka çiplerine yoğun yatırım yapıyor.

Çin, çip üretiminde bağımsızlığı ulusal güvenlik olarak değerlendiriyor ve yoğun sübvansiyonlarla yerli şirketlerini destekliyor. Ayrıca, yerli çip üretimini artırmak için iddialı hedefler belirliyor.

ABD, 2022'de Çin'in yükselişini sınırlamak ve tedarik zincirini kendi kontrolüne almak amacıyla Çip ve Bilim Yasası'nı yürürlüğe koyarak sektöre 200 milyar doları aşan teşvikler sağladı. Bu kapsamda, TSMC gibi üreticiler vergi indirimi ve fonlarla ABD’de fabrika kurmaya yönlendirilirken hassas teknolojiler "küçük bahçe, yüksek çit" stratejisiyle sadece ABD ve müttefikleriyle paylaşılıyor. Bu noktada, TSMC’nin Çin’e satışları yüzde 30’la sınırlandırıldı.

Ayrıca Biden yönetimi, ülkeleri Tier 1, Tier 2 ve Tier 3 olarak kategorize ederek farklı düzeylerde çip kısıtlamaları getiren belgeyi imzaladı. Bu belgeye göre ABD, Kanada, Avustralya, Japonya, Güney Kore'den oluşan Tier 1 ülkeleri en az kısıtlamaya tabiyken Türkiye, Hindistan, Brezilya gibi Tier 2 ülkeleriyse ABD politikalarına uyum düzeyine göre ithalat engelleriyle karşılaşabilir. Bu kategorideki ülkelerin Çin ile ticari alışverişinin en aza indirilmesi hedefleniyor olabilir. Başta Çin ve Rusya olmak üzere Tier 3 ülkeleriyse gelişmiş çiplere erişimi büyük ölçüde kısıtlanan grup.

Yasa, 450 milyar dolarlık özel sektör yatırımını tetiklese de ABD Başkanı Donald Trump bu programı "vergi mükelleflerinin parasının boşa harcanması ve korkunç bir hata" olarak nitelendirip iptal edilmesini istedi. Tarifelerin yatırımı teşvik etmede daha etkili olduğunu savunan Trump, nisandan itibaren yarı iletkenlere yeni ithalat vergileri getireceğini açıkladı ve TSMC'nin ABD'deki 100 milyar dolarlık ek yatırımını bu tehdide bağladı. TSMC tarafı ise bu durumu piyasa talebine dayandırıyor. Trump, tarifelerle TSMC gibi şirketleri ABD'ye çektiğini iddia etse de bu strateji uzun vadede tartışmalı görünüyor.

"Savaş sanatı" perspektifinden çip dünyasının 10 yıl sonrası

Sun Tzu'nun ünlü eseri Savaş Sanatı kitabına göre bir savaşta en önemli unsur tarafların güçlü ve zayıf yönlerini tespit edebilmektir. Bu kapsamda ABD çip savaşında teknolojik üstünlüğü, küresel ittifakları ve güçlü AR-GE altyapısı ile avantajlı konumunu korurken; üretiminin büyük bir kısmının Asya'da olması ve yüksek maliyetler nedeniyle bağımlılığını azaltamaması önemli bir zayıflık olarak öne çıkıyor.

Çin ise hızla büyüyen iç pazarı, devlet destekli yatırımları ve üretim kapasitesini artırma çabasıyla uzun vadede bağımsızlaşmaya çalışıyor ancak ileri teknoloji çiplerde ABD’ye olan bağımlılığı ve kritik tedarikçilerin yaptırımları nedeniyle halen büyük engellerle karşı karşıya. Çin'in illegal olan "üçüncü taraflarla tedarik" yöntemiyle çip elde etme süreci ise sürdürülebilir görünmüyor. ABD, teknoloji transferini kısıtlayarak ve Tayvan gibi kilit oyuncuları kontrol altında tutarak Çin’in ilerlemesini yavaşlatmayı amaçlarken; Çin kendi çip ekosistemini oluşturarak ve alternatif pazarlar bularak bu engelleri aşmaya çalışıyor. Öte yandan Trump’ın tarifeleri, ABD'nin Avrupa ve Asya'daki müttefikleriyle ilişkilerini gerebilir çünkü bu ülkeler de çip ithalatına bağımlı.

Savaş Sanatı'nın bir diğer öğretisi de "çeviklik ve esnekliktir" ki bu da özgür bir ortamı gerektirir. ABD'li şirketlerin AR-GE yatırımları ve yenilikçi yaklaşımları, Amerika'nın teknoloji liderliğini sürdürmesine olanak sağlarken Pekin'in sıkı devlet kontrolleri sebebiyle Çinli şirketler, Batı'ya kıyasla yenilikçi teknolojilerde geride kalıyor. Çin'in tekno-ekonomideki stratejisi "Batı üretsin ki risklerini görelim. Risksizse benzerini daha ucuzunu üretebiliriz." olarak şekilleniyor. Ancak bu durum sürekli gelişen ve inovasyon gerektiren yapay zeka alanında ne kadar işe yarayabilir?

Son olarak Çin'in "hile" ilkesini ustalıkla kullandığını iddia edebiliriz. Mesela, Çinli şirketler ABD’deki bazı açık kaynaklı yapay zeka modellerini temel alarak kendi ekosistemlerini oluşturabiliyor. Bu, ABD'li yapay zeka şirketlerinin inovasyon çabalarının, Çin tarafından hızlı bir şekilde kopyalanıp adapte edilmesine olanak tanıyor. İkinci olarak Çin, gelişmiş çipler üzerindeki ABD yaptırımlarını aşmak için illegal tedarik zincirlerini devreye sokarak çip erişimini sağlıyor. Üçüncü ve belki de en kritik noktayı ise DeepSeek’in stratejik propagandası oluşturuyor. DeepSeek, ABD’de indirilen uygulamalar arasında hızla üst sıralara yükselerek piyasada büyük bir etki yarattı. Ancak platformun bazen kendisini ChatGPT olarak tanıtması, Çin'le ilgili sorulara belirli bir noktaya kadar yanıt verdikten sonra aniden devlet filtresini devreye sokması, yapay zeka modelinin ABD’li şirketlerin verileriyle eğitildiğinin bir göstergesi olabilir. Ayrıca, DeepSeek'in "6 milyon dolara üretildi" açıklamasının, yalnızca R1 modeli için geçerli olduğu belirtilmeden yapılması, tüm sürecin yalnızca bu maliyetle tamamlandığı algısını yarattı. Bu, piyasalarda ciddi bir yankı uyandırarak OpenAI gibi Batılı teknoloji devlerinin harcadığı milyarlarca doları sorgulattı ve yatırımcı güvenini sarstı. Bu hamle, yalnızca hile ve aldatma değil, aynı zamanda "psikolojik savaş" ilkesinin de Çin tarafından etkili bir şekilde kullanıldığını gösteriyor. ABD’li teknoloji devlerine karşı yürütülen bu agresif strateji, yapay zeka ve çip rekabetinin yalnızca teknik değil, aynı zamanda algı yönetimi ve propaganda savaşıyla da şekillendiğini kanıtlıyor.

Mevcut koşullar göz önüne alındığında ABD; teknolojik üstünlük, küresel ittifaklar, tedarik zinciri, yaptırımların etkisi ve AR-GE yatırımlarıyla çip üretiminde lider konumunu sürdürüyor. Ancak bu rekabeti yalnızca bir "kazanan ve kaybeden" çerçevesinde değerlendirmek yerine, Jevons Paradoksu’nun sunduğu bakış açısını dikkate almak gerekir. Jevons Paradoksu, 19. yüzyılda İngiliz ekonomist William Stanley Jevons tarafından ortaya atılan bir kavramdır ve bir kaynağın verimliliğindeki artışın, o kaynağın tüketimini azaltmak yerine artırabileceğini öne sürer. Jevons, buhar motorlarının verimliliğinin artmasıyla kömür talebinin azaldığını değil, aksine yükseldiğini gözlemleyerek bu paradoksu formüle etmişti.

Bu paradoks çip üretimine uygulandığında, teknolojik ilerlemeler ve verimlilik artışlarının çip talebini ve dolayısıyla küresel üretimi körükleyebileceğini gösterir. Daha verimli ve ucuz çipler, yapay zeka, savunma, finans ve tüketici elektroniği gibi alanlarda daha fazla kullanım alanı yaratarak talebi artırabilir. Bu durum, yalnızca ABD ve Çin gibi büyük oyuncuların değil, çip üretimine yatırım yapan tüm ülkelerin ve şirketlerin kazanç elde edebileceği bir senaryo yaratır. Çip üretiminde Çin’in potansiyeli yüksek olsa da, ABD ise şu an için liderliğini korusa da, bu rekabetin nihai kazananı verimlilik ve talebin dinamiklerini en iyi yöneten taraf olacaktır.

[Büşranur Begçecanlı, Anadolu Ajansı Muhabiridir.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.



Muhabir: Büşranur Begçecanlı

Haber Kaynak : Anadolu Ajansı

Alperen Berber, 23 Yaş Altı Avrupa Güreş Şampiyonası'nda finale yükseldi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polonya Başbakanı Tusk'ı resmi törenle karşıladı

Borsa günü yükselişle tamamladı

TBMM Başkanı Kurtulmuş: İstiklal Marşı, milletimizin bağımsızlığı ve istikbali için vatanına bağlılığının ifadesidir

Teknik direktör Fatih Tekke: Yeni bir oyun inşa etmenin temelleriyle ilgili çalışmalarımız olacak

İsrail basınına göre, El Halil’deki kaçak yerleşim birimi "Adorim" yasallaştırıldı

İsrail, 5 bin kamikaze İHA satın almaya hazırlanıyor

İstanbul Photo Awards'un 2025 jürisi çalışmalarına başladı

İstanbul'un kültürel mirası "Rami İstanbul Okulu" sayesinde meraklılarıyla buluşacak

Süper Lig'de 29. ve 30. hafta programları belli oldu

OPEC'in ham petrol üretimi şubatta günlük 154 bin varil arttı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'la bir araya geldi

Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı'nın kabulünün 104. yılında kabri başında anıldı

Düzce Üniversitesi bölgesel kalkınmaya projeleriyle katkı sunuyor

Mersin Spor'un oyuncuları Canberk ve Emre, takıma daha fazla katkı sunmak istiyor

Erciyes'te ikinci kez Dünya Kar Motosikleti Şampiyonası heyecanı yaşanacak

Özbekistan'da iftar sofralarında "patır ekmeği" eksik olmuyor

Çanakkale Deniz Zaferi'nin 110. yılı etkinlikleri Çimenlik Kalesi'ndeki törenle başladı

Avustralya, "haksız bulduğu" ABD'nin çelik ve alüminyum tarifelerine "misilleme yapmayacak"

Yabancı plakalı araçlar, özel otoyollardaki geçiş ücretlerini ödemeden Türkiye'yi terk edemeyecek

ABD'li yayıncı Janelle Deluise, ülkesi ile Türkiye arasındaki işbirliğini değerlendirdi

ABD Temsilciler Meclisi, federal hükümetin kapanmasını önleyen bütçe tasarısını onayladı

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, şehirlerarası otobüs bileti ücretlerine yönelik fahiş fiyat denetimi yaptı

BDDK, Türkiye'de üretilen elektrik motorlu taşıtlara kullandırılacak kredilere ilişkin düzenleme yaptı

Genç ressam sergisinin gelirini kendisi gibi otizmli çocukların eğitimine bağışlayacak

ABD'de düşük gelirlilere yönelik uygun fiyatlı konutları koruyan program durduruldu

Trump'ın "ele geçirme" tehditlerinin sürdüğü Grönland'da parlamento seçimleri sonuçlandı

İngiliz çelik sektörü ABD'nin gümrük vergilerinin zarar verici sonuçları olacağı uyarısında bulundu

Meme kanserini yenen depremzede memleketi Hatay'a döndü

Batman OSB'de üretilen nöromonitör cihazı 3 ülkeye ihraç ediliyor

Yükleniyor