İSTANBUL (AA) - TürkMedya'nın düzenlediği Finans Zirvesi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın katılımıyla İstanbul Finans Merkezi Halkbank Kuleleri Konferans Salonunda başladı.
Dağlıoğlu, zirvenin açılışında yaptığı sunumda, finansın çok geniş bir konu olduğunu, uluslararası doğrudan yatırımlar (UDY), katılım finans, finansal teknolojiler ve yeşil finansmana değineceğini aktardı.
Ofisin kurulduğunda özellikle uluslararası sermaye girişlerini artırmak üzere faaliyet gösterdiğini vurgulayan Dağlıoğlu, Türkiye'nin 2003'ten bu yana 270 milyar doların üzerinde yatırım çektiğini söyledi.
Dağlıoğlu, Türkiye'nin yıllık ortalama dünyadaki yatırımların yüzde 1'ini aldığını belirterek, "Türkiye daha öncesinde, yani 30 yıllık dönemde, 15 milyar dolar yatırım çekebilmiş bir ülkeyken, dünyadaki yatırımların binde ikisini alan bir ülkeyken, bu alanlarda bir ilerleme kaydetmiş, dünyadaki yatırımların yaklaşık yüzde 1’ini alıyoruz ve Türkiye'deki uluslararası şirket sayısı da hızla arttı." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de cari açığın finansmanının her zaman önemli bir gündem olduğuna dikkati çeken Dağlıoğlu, "2003'ten bu yana yüzde 40'ın üzerinde cari açığın finansmanını da daha uzun dönemli bir sermaye kalemi olan UDY'lerle karşıladığımızı görüyoruz." diye konuştu.
"En çok finans alanında yatırım çektik"
Dağlıoğlu, yılın 9 ayında geçen yılın aynı dönemine göre, UDY'lerde yüzde 45'lik artış olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Son 12 ayda 15 milyar doların üzerinde yatırım girişi oldu. 2003'ten 2024'e kadar bizim yıllık ortalama çektiğimiz yatırım 12,4 milyar dolar. Uzun vadeli ortalamamızın biraz üstünde devam ediyoruz. Bu da yakın dönemde uluslararası yatırımcıların ilgisinin yüksek olduğu, pozitif bir trend içerisinde olduğumuza dair bir gösterge diye düşünüyoruz. En çok finans alanında yatırım çekmişiz, sonrasında imalat, enerji şeklinde devam eden bir listemiz var. Bu yılın ilk üç çeyreğine ait verilere göre, ilk sırada toptan ve perakende ticaret, sonrasında imalat, bilgi ve iletişim sektörü ve finans sektörü şeklinde devam ediyor."
Söz konusu listedeki sektörlerin aslında teknoloji ekosistemi olduğuna işaret eden Dağlıoğlu, "Bu yılın ilk aylarından bu yana bazı uluslararası teknoloji şirketlerinin Türkiye'deki bazı satın almalar yaptığı, bazı teknoloji şirketlerimizin büyük ölçekli yatırım turları yaptığına şahit olduk." açıklamasında bulundu.
Dağlıoğlu, imalat sanayi etrafındaki diğer yatırımların da ülkenin ihracatla büyüdüğüne işaret ettiğini belirterek, "Türkiye ihracatla büyüyen bir ülke. Cumhurbaşkanımızın bize gösterdiği böyle bir vizyon var. Benzeri şekilde uluslararası yatırımları da imalat sanayi alanında özellikle ihracat odaklı projelerle çekmeye devam eden bir ülke." ifadelerini kullandı.
Kovid-19 salgını dönemine değinen Dağlıoğlu, son 5 yılda Türkiye'de bu yılın üç çeyreğinde olduğu gibi teknoloji yatırımları ve Türkiye'yi küresel tedarik zincirinde daha da güçlendirecek, daha da üst seviyelere taşıyacak imalat sanayi yatırımlarının arttığının görüldüğünü aktardı.
"Türkiye daha fazla yeşil, iklim dostu, dijital yatırımlar çekebilir"
Dağlıoğlu, küresel tedarik zincirlerinin şekillendiğini kaydederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Son dönemde ticaret politikalarında muhafazakarlaşma eğilimi görüyoruz. Küresel makroekonomik belirsizlikleri yaşıyoruz. Dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik kaygıları, bunların hepsi yatırımcıların yatırım kararında etkisi olan faktörler. Biz de önümüzdeki döneme dair bazı hedefler koyduk kendimize UDY'ler alanında. Türkiye daha fazla yeşil, iklim dostu, dijital yatırımlar çekebilir.
Küresel tedarik zincirlerinde daha aktif bir rol oynayabilir. Dünyadaki girişim sermayesi fonlarının, varlık fonlarının yatırımlarını, dünyadaki aile ofislerinin yatırımlarını çekmeye talibiz. Türkiye'nin her bölgesine yatırım çekmek istiyoruz. Özellikle bölgesel kalkınmaya destekleyen yatırımları ülkemize kazandırmak istiyoruz. Dünyadaki yatırımların yüzde 1'ini çekiyoruz, bu payı yüzde 1,5'e çıkarma hedefimiz var."
Katılım finans alanında büyük bir fırsat gözlemlediklerini belirten Dağlıoğlu, "Bu sektörü büyütmek istiyoruz. Türkiye bankacılık alanında dünyadaki bütün rakiplerinin ötesinde dijitalleşme başarısına erişmiş bir ülke. Bu yine son 20 yılın bir başarı hikayesi. Uluslararası anlamda açık ara önde olduğumuz, başarılı olduğumuz bir alan." diye konuştu.
Dağlıoğlu, sektörlerin dijitalleştiğini, finans sektörünün de geride kalmadığını kaydederek, "Finans sektörünü etkileyen bu dijital dönüşümün, dijitalleşmenin yine hızla devam edeceğini öngörebiliriz. Tabii ki regülatörün izin verdiği hızda, onların izin verdiği çerçevede olmakla beraber, önümüzdeki döneme dair de bu alanda daha çok girişim kurulmasını bekleyebiliriz." ifadelerini kullandı.
İstanbul Finans Merkezi içerisinde "Fintech Zone" adlı finans teknoparkı, teknolojili geliştirme bölgesi kurulduğunu, yakın zamanda katılımcılarını alacağını söyleyen Dağlıoğlu, ülkenin sürdürülebilirlik alanındaki başarılarına değindi.
Dağlıoğlu, Türkiye'nin bütün kamu paydaşlarının dünyadaki büyüyen yeşil finansman ekosisteminden daha fazla pay almak için elinden geleni yaptığını, özel sektörün de bu alanda çalıştığına işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye artık diplomasi, kültürel faaliyetler, savunma gibi birçok alanda bölgesel bir aktör. Bunu ekonomik faaliyetlerde de görebiliyoruz. Türkiye artık bölgesinde en güçlü ihracat, AR-GE, tasarım merkezlerinden biri. Birçok uluslararası şirketin satın alma ofisleri, lojistik merkezleri, bölgesel yönetim ofisleri burada. Finans sektöründe de Türkiye'nin bölgesel bir gücü var. Önümüzdeki dönemde de diğer sektörlerde olduğu gibi Türkiye'nin finans alanında da ağırlığını artırarak bölgesel bir oyuncu haline geleceğini öngörüyoruz. Çalışmalarımız gayretlerimiz bu yönde."
Halkbank Genel Müdürü Arslan: "OVP yer alan 'Makroekonomik İstikrar ve Reform' programı planlandığı şekilde ilerlemektedir"Zirvede konuşan Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ise, 2025'in küresel piyasalarda oynaklığın arttığı ve merkez bankalarının ihtiyatlı yaklaşımını koruduğu bir yıl olarak kayıtlara geçtiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Ekonomi yönetimimiz, küresel ekonomideki tabloyu dikkate alarak ekonomi programını kararlılıkla uygulamakta. 2026–2028 dönemini kapsayan OVP yer alan 'Makroekonomik İstikrar ve Reform' programı planlandığı şekilde ilerlemekte. Bu bağlamda, Kur Korumalı Mevduattan (KKM) büyük oranda çıkış sağlanmış, sürdürülebilir cari denge yolunda önemli bir mesafe kat edilmiş, Merkez Bankası döviz rezervleri rekor seviyelere ulaşmış, mali disiplin anlayışı güçlendirilmiş, dezenflasyon eğilimi sürdürülmüş ve ekonominin dayanıklılığı artırılmıştır."
OVP'nin sunduğu öngörülebilirliğin hem piyasalar hem de yatırım ortamı açısından güven artırıcı bir etki oluşturduğunu söyleyen Arslan, "Bu çerçevede bankacılık sektörü, risklerini daha sağlıklı izleyebilmekte ve bilanço yönetimini daha sürdürülebilir şekilde gerçekleştirebilmekte. Türk bankacılık sektörü, bu dönemde uluslararası koşullarına uyum sağlama kabiliyetini güçlü şekilde ortaya koymuştur." diye konuştu.
"Sektörün bilanço büyüklüğü yüzde 33,4 artışla 43,6 trilyon liraya ulaştı"Arslan, yılın ilk üç çeyreğinde bankacılık sektörünün selektif kredi politikasının da desteğiyle toplam aktiflerini enflasyonun üzerinde büyütmeyi başardığına değinerek, kredilerin dağılımının ise OVP'yle uyumlu ve programın önceliklerine göre şekillendiğini söyledi.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) eylül verilerine göre, sektörün nakdi kredilerinin 9 ayda yüzde 32,1 artarak 21 trilyon lirayı aştığını kaydeden Arslan, şu ifadeleri kullandı:
"Aynı dönemde sektörün bilanço büyüklüğü yüzde 33,4 artışla 43,6 trilyon liraya ulaştı. Nakdi kredilerin yüzde 76'sı ticari kredi, yüzde 24'ü bireysel niteliktedir. KOBİ kredilerinin payı ise yüzde 26 seviyesinde. Bireysel krediler hariç KOBİ kredilerinin payı da yüzde 34'lerde. Finansal koşullardaki sıkılığa rağmen bankacılık sektörü etkin risk yönetimi sayesinde varlık kalitesindeki riskleri kontrol altına almayı başarmıştır. Tahsili gecikmiş alacak rasyosu (NPL), bu dönemde yüzde 2,3'ün biraz üzerine çıkmış olup son derece makul düzeyde seyretmektedir. Bankaların tahsili gecikmiş alacaklarının yüzde 75'ini karşılayacak düzeyde karşılık ayırmış olması ise bankaların risk yönetimini ihtiyatlı şekilde gerçekleştirdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Merkez Bankası'nın faiz indirimiyle azalan TL finansman maliyetlerinin Tahsili gecikmiş alacak girişlerini sınırlaması ve risk primindeki düşüşün bilançolara destek vermesi beklenmekte."
Kadın girişimcilere 113 milyar lirayı aşan finansman desteğiArslan, bankacılık sektörünün yüzde 18,55'lik sermaye yeterlilik rasyosuyla güçlü bir sermaye yapısına, yaklaşık yüzde 151'le güçlü bir likidite karşılama oranına sahip olduğunu bildirerek, "Yüzde 83 seviyesindeki kredi-mevduat rasyosu hem bankaların bilanço hem de kredi büyümesini destekleyen diğer bir rasyo olarak ortaya çıkmaktadır. Bu göstergeler, sektörün 2025'te sermaye yeterliliği, aktif kalitesi ve likidite yönetiminde sağlam bir performans sergilediğini ortaya koymaktadır." diye konuştu.
Bugüne kadar farklı sektörlerden 260 bin kadın girişimciye 113 milyar lirayı aşan finansman desteği sağladıklarını hatırlatan Arslan, "Üreten Kadınlar Yarışması"nın beşinci dönem başvurularını tamamladıklarını söyledi.
Arslan, 2021'den bu yana girişimcilik ekosistemini bütüncül bir yaklaşımla desteklediklerini belirterek, bugüne kadar 224 bin girişimciye 37 milyar lirayı aşan finansman sunduklarını kaydederek, Gençİz Zirvesi'nin ikincisini bu yıl 5 Aralık'ta düzenleyeceklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2025'i Aile Yılı, 2026–2035 dönemini ise Aile ve Nüfus 10 Yılı olarak ilan etmesi doğrultusunda, "Halkbank Ailem" çatısı altında eğitimden konuta, sigortadan tasarrufa uzanan finansman paketlerini genişlettiklerini aktaran Arslan, stratejik yol haritaları kapsamında, 2026'nın birinci çeyreğinde Halk Katılım Bankası'nı faaliyete geçirecekleri bildirdi.
"Sürdürülebilir büyümenin finansmanı uzun vadeli kalkınmayı destekliyor"Murat Çiçek de küresel ekonomide yeni dönemin stratejileri yeniden şekillendirirken, dijitalleşen finans dünyasının teknolojiyi merkeze aldığını belirterek, "Sürdürülebilir büyümenin finansmanı uzun vadeli kalkınmayı destekliyor, sermaye piyasalarında güven ve derinlik istikrarı güçlendiriyor ve finansta dayanıklılık ve regülasyon tüm bu dönüşümün sağlam bir çerçevede ilerlemesini sağlıyor." diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından "Dönüşen Ekonomide Finansal İstikrar, Dijitalleşme ve Sürdürülebilirlik" başlıklı panel gerçekleştirildi.
Panele, Ziraat Teknoloji Genel Müdürü Bayram Tuzcu, Colendi Üst Yöneticisi (CEO) Bülent Tekmen, ALB Yatırım Başekonomisti Filiz Eryılmaz ve BDDK Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın katıldı.
Muhabir: Aylin Rana Aydin Kuş