ANTALYA (AA) - Antalya Diplomasi Forumu kapsamında düzenlenen "Suriye: Uzlaşan ve Yeniden İnşa Edilen Ülke" başlıklı panelde Suriye'de ilerleme sağlanabilmesi için bu ülkeye yönelik yaptırımların kaldırılması, İsrail'in Suriye topraklarına yönelik istikrarsızlık sebebi olan saldırılarının derhal sonlandırılması gerektiği vurgulandı.
Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olarak yer aldığı, Belek Turizm Bölgesi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu 2025'te moderatörlüğünü Al Sharq Forumu Başkanı Wadah Khanfar'ın yaptığı panele Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz, Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü Yardımcısı Carl Skau, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ve Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) Başkanı Prof. Dr. Jeffrey Sachs konuşmacı, Omran Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Ammar Kahf yorumcu olarak katıldı.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yılmaz, yakın zamanda yapılan araştırmaya göre Suriye halkının yüzde 70'inin ülkenin geleceğine ve yüzde 80'inin Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'ya yönelik iyimser bakış açısına sahip olduğunu söyledi.
Yılmaz, Suriye'nin 14 yıl sonra umut beslediğini ve kendi ülkelerini savunabileceklerini ortaya koyduklarını belirterek, bu umuda destek vermeleri gerektiğini ifade etti.
Azerbaycan'da İsrailli ile Türk heyetleri arasında yapılan "çatışmasızlık mekanizması" görüşmesinin teknik bir toplantı olduğunu dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Diplomatik bir toplantı, diplomatlar arasında gerçekleşen bir toplantı değil. Bu, çatışmanın önlenmesine yönelik bir mekanizma. Bu tür mekanizmalar, askeri ve güvenlik alanındaki kişiler tarafından çok iyi biliniyor. Hava sahasını kullandığınızda, o hava sahasını aktif olarak kullanan diğer aktörlerle iletişimde olmanız gerekiyor. Bunu daha önce yaptık, her zaman bu tür çatışmasızlık mekanizmaları, Rusya'yla Suriye hava sahasında ve ABD ile Lübnan'da yaptık. Lübnan'dan vatandaşlarımızı tahliye edeceğimiz zaman İsrail ile de çatışmasızlık görüşmesi yaptık. Bu, siyasi ve diplomatik bir toplantı olduğu anlamına gelmiyor. Bu, iyi bir başlangıç çünkü Suriye hava sahasındaki herhangi bir çatışmayı engellemeye çalışıyoruz. Bakanımız da bundan açıkça bahsetti: İsrail ile daha iyi ilişkiler ya da normalleşme için Gazze topraklarında soykırımın durdurulduğunu ve ateşkesin sağlandığını görmemiz gerekiyor. Bu düzeyde bir normalleşme görmeliyiz. Böylece İsrail ile daha iyi ilişkiler konusunda konuşabiliriz."
Yılmaz, Türkiye'nin Suriye'de gelişme için güvenliğin sağlanmasına nasıl katkıda bulunabileceğine ilişkin, güvenlik meselesinin bu ülkenin meşruiyetini sarsan bir konu olduğuna işaret ederek, Suriye'nin yeni bir ülke olduğunu ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamaya çalıştığını söyledi.
Bir başka ülkenin Suriye topraklarını kalıcı şekilde işgal etmesinin siyasi meşruiyetin sarsılması gibi büyük tehlikelerden birine sebep olabileceğine dikkati çeken Yılmaz, bunun sonlandırılması gerektiğini ancak İsrail'in bir tür genişleme politikasını izlediğini anlattı.
"İsrail, kaosla Suriye'deki mevcudiyetini meşru kılmaya çalışıyor"
Yılmaz, İsrail'in kaosa ihtiyaç duyduğuna dikkati çekerek, "Böylece geriye dönük olarak Suriye topraklarında kendi mevcudiyetlerini meşru kılabilirler. Bu nedenle o bölgede güvenlik merkezlerini vuruyorlar." dedi.
DEAŞ'ın uyuyan hücreleri gibi bölgedeki terör unsurlarının aktif hale gelmesi ihtimaliyle İsrail'in yine geriye dönük şekilde mevcudiyetini meşru kılmaya çalışabileceğine işaret eden Yılmaz, bunun Suriye yönetimi için en büyük tehdit olduğunu vurguladı.
Yılmaz, yaptırımlar ve terörün de Suriye yönetimi için tehdit olduğuna dikkati çekerek, İsrail'in genişleme politikasının durmasını umduklarını ancak bu süreçte sahadaki durum konusunda güvenliğin sağlanması ve daha fazla gerilimin engellenmesi için iletişime mecbur olduklarını ve çatışmasızlık mekanizmasının amacının bu olduğunu dile getirdi.
İsrail'in bölgede "stratejik istikrarsızlaştırıcı" olarak çalıştığını ve bundan fayda sağladığını vurgulayan Yılmaz, Türkiye, Irak, Suriye, Lübnan ve Ürdün'ün bir araya gelerek operasyonel merkez oluşturacağını ve bölgedeki bu güvenlik sorunlarının çözümü için çalışacağını anlattı.
Yılmaz, Suriye'nin güvenlik sorunlarına tek başına yanıt verebilecek kapasiteyi oluşturması için desteklenmesi gerektiğine işaret ederek, Suriye için umut olduğunu ve Suriye hükümetinin de uluslararası toplumdan gelen taleplere ılımlı yaklaştığını söyledi.
"Suriye'de Şara vaatlerini yerine getirmeli"
BM Suriye Özel Temsilcisi Pedersen, kimsenin Suriye'deki olaylar için hazırlıklı olmadığını hatırlatarak, yaptırımların kaldırılması konusunda Cumhurbaşkanı Şara'nın vaatlerini ortaya koyması, kapsayıcı yönetim yapısını devam ettirmesi ve devlet kurumlarının işleyişini koruması durumunda bunun sağlanabileceğini dile getirdi.
Pedersen, Suriye'nin başarıya ulaşması için iki noktaya ihtiyaç duyulduğuna işaret ederek, "İlk olarak Şara ve hükümetinin sözlerini yerine getirmesi ve bu vaatler gerçek anlamda yerine getirilmeli. Bir sistemden diğer sisteme geçiş, diktatörlükten farklı bir sisteme geçmek, bunu dünyanın birçok yerinde gördük. Bu geçişin başarılı olduğu çok nadir örnek gördük." dedi.
Birçok farklı aktörün bulunduğunu ve Şara'nın birçok anlamda yıkılmış bir ülkeyi devraldığını kaydeden Pedersen, sürecin zaman alacağını ancak Şara'nın vaatlerini yerine getirdiğini Suriye halkının da açıkça görmesi gerektiğini ifade etti.
Pedersen, Suriye'de sahil bölgesinde olanların Şara'nın barışçıl çözüm ve kapsayıcı yönetim hedeflerinde aksamaya yol açabileceğine ve bu konuda çalışılması gerektiğine işaret ederek, Anayasal Bildiri'nin bir gelişme olduğunu söyledi.
Yaptırımlar kaldırılmazsa felakete doğru ilerleneceği uyarısında bulunan Pedersen, ABD'nin henüz bir karar vermediğini ve yaptırımların hemen kaldırılmayacağını dile getirdi.
Pedersen, yaptırımların insani yardımlara yönelik etkisinin olmaması gerektiğine işaret ederek, enerji, finans ve bankacılık gibi sektörlerin yaptırımların dışında olması ve Gıda Programı'nın etkilenmemesi gerektiğini belirtti.
"İsrail, ateşle oynuyor"
BM adına Şara ve ekibiyle iyi diyaloglarının olduğunu ancak başarı için Suriye'nin uluslararası topluma ihtiyaç duyduğunu kaydeden Pedersen, "İsrail'in şu anda yaptıklarını durdurması gerekiyor, ateşle oynuyor. Bu, zaten kırılgan bir durumu daha da istikrarsızlaştırıyor." uyarısında bulundu.
BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı Başkanı Sachs da Suriye'deki durum ve bölgedeki çatışmalardan ABD'nin ve Merkezi İstihbarat Teşkilatının (CIA) sorumlu olduğunu, bölgede gerçek diplomasi yürütülmedikçe ve "CIA operasyonları sonlanmadıkça" barışın olamayacağını savundu.
Sachs, bölgede yaşanan birçok kriz ve savaşın sorumlusunun ABD yönetimi ve müttefiki İsrail olduğunu ve bunların kasten yapıldığını iddia ederek, dış aktörler bölgeden elini çekmedikçe barışın sağlanamayacağını yineledi.
ABD'nin siyasi, askeri ve mali desteği olmasa İsrail'in bir gün savaşamayacağına, Gazze'de soykırım yapamayacağına dikkati çeken Sachs, BM tarafından geçmişte Suriye için yürütülen barış görüşmelerinin de ABD'nin reddetmesi nedeniyle başarılı olamadığını kaydetti.
Sachs, ABD'nin Filistin'i devlet olarak tanıması ve İsrail'e desteğini bırakması durumunda bölgede savaşın bitebileceğini söyledi.
Suriye'de 3 milyon kişi gıda güvensizliği yaşıyor
BM Gıda Programı İcra Direktörü Skau, Gıda Programı'nın birçok kriz bölgesinde ön sıralarda yer aldığını ve Suriye hariç her yerde durumun kötüleştiğine işaret ederek, Suriye'de gelişme için fırsat penceresi olduğunu belirtti.
Skau, Suriye'yi ziyaret ettiğini ve oradaki insanların 4 aylık geçiş sürecinde gıda anlamında durumun kötüleştiğini söylediğini aktararak, geçmişe göre yardım kapasitelerinin düştüğünü, Suriye'de 3 milyon kişi gıda güvensizliği içindeyken yalnızca 1,5 milyon kişiye destek sağlayabildiklerini ifade etti.
Program olarak kapasiteye sahip olsalar da maddi anlamda yetersiz olduklarına işaret eden Skau, gıda, nakit ve çiftçilere destek verilmesi konusunda yatırım yapmak istediklerini anlattı.
Skau, bağışçılara çağrıda bulunduklarını kaydederek, gıda güvenliğinin olmadığı durumda Suriye'de istikrarın da sağlanamayacağını vurguladı.
Omran Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Kahf da Suriye'deki gelişmelerle yeni bir bölgesel istikrar ve düzen fırsatının oluştuğuna işaret ederek, yaptırımların büyük bir sıkıntı olduğunu, Suriye'nin artık rekabet alanı olmaması ve yeniden entegrasyonun daha derin seviyede olması gerektiğini vurguladı.
Kahf, en büyük tehdidin İsrail olduğuna dikkati çekerek, bu konunun Suriye yönetimi ya da bir aktörün çözebileceği bir mesele olmadığının ve bu saldırıların önlenmesi için yeni bölge düzeninin tartışılması gerektiğinin altını çizdi.
Muhabir: Tuğba Altun