Filistinlilerin UCM'deki avukatı Meloni, Mahkemenin "varoluşsal tehdit" altında olduğunu söyledi
AMSTERDAM (AA) - Milano Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi ve uluslararası ceza hukuku uzmanı Meloni, AA muhabirine 21 Kasım'da çıkarılan tutuklama kararlarının, "Batılı bir müttefikin hükümet liderleri hakkında UCM'nin ilk tutuklama kararı" olduğunu vurguladı.
Meloni, Netanyahu ve Gallant hakkında çıkarılan tutuklama emirlerinin uygulanmaması durumunda Mahkemenin meşruiyetinin ciddi şekilde zedeleneceğini belirtti.
"Kararlar, UCM'nin dönüm noktası"Soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı gibi ağır suçlardan sorumlu olanların yargılanabilmesi için UCM'nin kurulduğunu anlatan Meloni, "Filistinli insan hakları örgütleri, yıllardır mahkemeyle temas halindeydi ve savcılık ofisine sadece Gazze'de değil Batı Şeria'da da işlenen ağır suçlara ilişkin kanıt raporları sunuyordu. Mahkemenin somut bir soruşturma başlatması uzun sürdü ve 7 Ekim'deki Hamas saldırıları sonrasında bir hızlanma gördük." dedi.
Meloni, 21 Kasım'daki tutuklama kararlarının Filistinli insan hakları savunucuları için bile beklenmedik olduğunu belirterek "Bu, kararların hukuki dayanaktan yoksun olmasından değil Filistin ve Filistinlilerin adalete erişmek için yıllardır karşılaştığı siyasi engeller ve zorluklar nedeniyle böyleydi." değerlendirmesinde bulundu.
"Apartheid ve yerleşimler henüz soruşturmada yok"Tutuklama kararlarının soruşturmadaki ilk somut adım olduğunu vurgulayan Meloni, "Kararlarda bazı suçlamalar yer alırken bazıları eksik. Örneğin yerleşimler ve apartheid (ırk ayrımcılığı) konusunda soruşturmada henüz bir şey görmedik. Son aylarda Gazze'de soykırım suçunun işlendiğine dair artan kanıtlar var. Uluslararası Af Örgüt, bu konuda 300 sayfalık detaylı rapor yayımladı." diye konuştu.
Meloni, "Şimdi soru, Savcılık Ofisinin soruşturmasını ne zaman ve nasıl sürdüreceği, başka suçlamaları ve şüphelileri de dahil edip etmeyeceği ancak şu an için tutuklama kararlarının çıkmış olması ve ceza soruşturmasının siyasi açıdan zor bir adımla sonuçlanmış olması üzerinde durmalıyız." görüşünü paylaştı.
- "15 yıllık süreçte devlet statüsü tartışması aşıldı"
Meloni, Filistin soruşturmasının gecikmesindeki en büyük engelin devlet statüsüne ilişkin tartışmalar olduğunu söyleyerek "2009'da Filistin hükümeti, UCM'nin yargı yetkisini kabul eden ilk bildirgeyi sunduğunda Filistinli insan hakları savunucularıyla çalışıyordum. UCM'nin ilk Başsavcısı Luis Moreno Ocampo'nun bu bildirgeyi değerlendirmesi 3 yıl sürdü ve 2012'de Filistin'in devlet statüsüne ilişkin karar verme yetkisini BM Genel Kurulu, Güvenlik Konseyi gibi siyasi organlara havale etti." dedi.
Ocampo'nun kararının, birçok yorumcu tarafından "utanç verici" olarak değerlendirildiğini anlatan Meloni, "Çünkü o dönemde Mahkemenin Filistin üzerindeki yargı yetkisini değerlendirebileceği unsurlar vardı. Örneğin Filistin, bir BM kurumu olan UNESCO'nun üyesiydi." diye konuştu.
Meloni, "29 Kasım 2012'de BM Genel Kurulu, Filistin'i 'üye olmayan gözlemci devlet' statüsüne yükseltti. Bu tarihten sonra Filistin'in Roma Statüsü'nü onaylaması mümkün hale geldi. Filistin Devleti, nihayet Ocak 2015'te Roma Statüsü'nü onayladı ve mahkemenin üyesi oldu." ifadelerini kullandı.
"Savcılık, 2019'da suç işlendiğine kanaat getirdi"Meloni, UCM'deki sürecin 2014 yazına kadar geriye gittiğini ve "Koruyucu Hat Operasyonu" sırasında işlenen ağır suçları da kapsadığını kaydetti.
"Yeni Başsavcı Fatou Bensouda, 2019'da her iki tarafın, özellikle İsrail'in mahkemenin yargı yetkisine giren suçlar işlediğine dair makul gerekçeler olduğu sonucuna vardı ancak soruşturma açmadan önce teknik olarak karmaşık görülen bölgesel yargı yetkisi konusunda emin olmak istedi." diyen Meloni, şunları dile getirdi:
"2019 sonunda ön yargılama dairesine götürülen bu soru, bir yıldan uzun süre sonra Şubat 2021'de yanıtlandı ve Mahkemenin 1967 sınırlarındaki işgal altındaki Filistin toprakları üzerinde yargı yetkisinin olduğu teyit edildi. Böylece Mart 2021'de resmi soruşturma başladı. Ukrayna'da da ön inceleme 2022'de değil 2014'te başlamıştı. Orada da gerçekten büyük bir şey olana kadar soruşturma uzun süre bekledi. Çok fazla hayal kırıklığı var. Hala var. Birçok mağdur adalet bekliyor. Her iki yılda bir yıkıcı askeri operasyonlarla binlerce mağdur yaratılıyor ve şu anda tüm Gazze halkı en kötü suçlara maruz kalıyor.
Lahey'deki deneyimlerimden gördüğüm kadarıyla Savcılık Ofisi, bu soruşturmada kararlı. Bu nedenle bu tutuklama kararlarının hikayenin sonu değil başlangıcı olduğunu umuyorum."
"Şimdi karşı karşıya olduğumuz tehdit, kararların uygulanmaması""Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama kararları çıkmadan önce sivil toplum örgütleri ve uzmanlar, Mahkemenin Filistin konusunda sonuç alamazsa hayatta kalamayacağını söylüyordu. Filistin soruşturması, siyasi açıdan yıkıcı tehditler karşısında da UCM'nin adaleti sağlayabildiğini gösteren bir test sahasıydı. Mahkeme, Batılı müttefiklere yönelik durumlarda da harekete geçebileceğini gösterdi." diyen Meloni, şöyle devam etti:
"Şimdi karşı karşıya olduğumuz tehdit, kararların uygulanmaması. Bu, Mahkemenin her zaman yaşadığı bir sorun. Sudan'ın eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir hakkındaki tutuklama kararı hala uygulanmadı. Vladimir Putin hakkındaki kararın ne zaman ve nerede uygulanacağını bilmiyoruz. Şimdi buna Netanyahu'ya ilişkin kararlar eklendi. Savcı birkaç hafta önce Myanmar'daki üst düzey komutanlar için de tutuklama kararı istedi."
"Mahkemenin hayatta kalıp kalmayacağı devletlerin alacağı kararlara bağlı"Meloni, Mahkemenin geleceğine ilişkin endişelerini şöyle dile getirdi:
"Mahkemenin hayatta kalıp kalmayacağı önümüzdeki aylarda devletlerin alacağı kararlara bağlı ancak mesele sadece İsrail değil. Filistin genel olarak tehdit altında çünkü uluslararası hukuk ilkelerinin seçici yorumlarını görüyoruz. (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin konusunda devlet başkanlarının dokunulmazlığının olmadığını söyleyen bir devlet, Netanyahu konusunda da tutarlı olmalı.
"Mahkeme, tarihinin en zor dönemini yaşıyor. UCM Başkanı'nın Taraf Ülkeler Konseyinde belirttiği gibi Mahkeme, ABD gibi üye olmayan devletler de dahil olmak üzere farklı taraflardan varoluşsal tehditlerle karşı karşıya. Sistemin aşırı siyasileştirilmesinin üstesinden gelmek için çifte standartları göstermeye devam etmek bizim sorumluluğumuz."
Muhabir: Selman Aksünger