ANKARA (AA) - Ankara'da bir salonda eğitim veren, atölyesinde okçuluk malzemeleri üreten ve Türkiye Geleneksel Atlı Spor Dalları Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapan Çakır, atlı okçuluğun tarihini, önemini ve günümüzdeki durumunu AA muhabirine anlattı.
Çakır, Ankara Üniversitesi Tarih Bölümünden mezun olup öğretmenlik yaptıktan sonra atlı okçuluğa yöneldiğini söyledi.
Yaklaşık 12 yıldır bu sporla ilgilendiğini belirten 38 yaşındaki Çakır, milli takımda yer aldığını, antrenörlük yaptığını, ayrıca kendi atölyesinde okçuluk malzemeleri ürettiğini ifade etti.
"At, Türk'ün kanadı"
Çakır, atlı okçuluğun, Türklerin tarih boyunca savaşlarda ve günlük yaşamda at üzerinde gerçekleştirdiği faaliyetlerden doğduğunu anımsatarak, "At, Türk'ün kanadı" sözünün bu durumu özetlediğini dile getirdi.
At üzerinde en iyi kullanılabilecek silahlardan birinin ok ve yay olduğunu belirten Çakır, Türklerin bu alanda yüzyıllar boyunca büyük ustalık geliştirdiğini söyledi.
Osmanlı'da zirveye ulaşan atlı okçuluk
Davut Çakır, Türklerin, atlı okçulukta dünyada zirveye ulaştığı zaman aralığının Osmanlı İmparatorluğu dönemi olduğunu ifade ederek, "Osmanlı döneminde hem okumuz hem yayımız hem de at üzerindeki maharetlerimiz en üst seviyeye ulaştı." dedi.
Atlı okçuluğun Osmanlı'nın son dönemlerinde sportif bir faaliyete dönüştüğünü belirten Çakır, bu spor dalının Cumhuriyet'in ilk yıllarında da Mustafa Kemal Atatürk'ün desteğiyle devam ettiğini vurguladı.
Çakır, 1950'li yıllarda son kemankeşin vefatıyla Türkiye'de atlı okçuluğa yaklaşık 50 yıl ara verildiğini belirterek, "2008'de bazı hocaların İngiltere'deki bir kurultayda atlı okçuluğu yeniden keşfetmesiyle bu spor Türkiye'de tekrar canlandı." diye konuştu.
"At ve ok, iki canlı tek varlık"
Atlı okçuluğun, iki canlının ortaklaşa yaptığı nadir sporlardan biri olduğunun altını çizen Çakır, at ve ok arasındaki uyumun önemine dikkati çekti. "Ata bindiğimiz zaman, artık iki varlık değil, tek bir varlık olarak hareket ediyoruz." diyen Çakır, atın parkurda ne yapacağını bildiğini ve okçunun da tamamen ona güvendiğini belirtti.
Çakır, atlı okçuluğun zorlukları bulunduğunu ancak büyük keyif de verdiğini anlatarak, bu sporun 7'den 70'e herkes tarafından yapılabileceğini söyledi.
Federasyon bünyesinde 6 yaşından 70 yaşına kadar sporcunun bulunduğunu ve kadın erkek ayrımı olmadan bu sporun yapılabildiğini dile getiren Çakır, "Zor olduğu kadar keyifli. Güzel bir söz var aslında bununla ilgili. Hani 'ata binen bey oldum zanneder' diye. Gerçekten öyle yani. Ayağınızı (yerden) kestiğiniz zaman dünyadan kopuyorsunuz. Başka bir aleme gidiyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.
Muhabir: Utku Şimşek