Haberciler, "Çalışan Gazeteciler Günü" öncesinde mesleki deneyimlerini anlattı
ANKARA (AA) - AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 20 Haziran 1952'de çıkarılan "Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun"a bazı değişiklikler getiren 212 sayılı kanunun, 10 Ocak 1961'de Resmi Gazete'de yayımlanması, gazetecilik mesleğinin dönüm noktası oldu.
Bazı gazete sahipleri, "iş sözleşmelerinin yazılı yapılması", "sözleşmelere işin türü, ücret miktarı ve gazetecinin kıdeminin yazılması" gibi gazetecilere bazı haklar ve yasal güvence getiren kanuna tepki gösterdi.
Yasanın kendilerine yüklediği sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazete patronu, 212 sayılı yasa ve 195 sayılı "Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun"un, mesleki olumsuzluklar oluşturacağını iddia eden ortak bildiriye imza attı ve gazetelerinin baskısını 3 günlüğüne durdurduklarını duyurdu.
"9 Patron Olayı" olarak basın tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler, boykot boyunca "Basın" adlı bir gazete yayımlamayı kararlaştırdı. "Basın" gazetesi, 11 Ocak'ta faaliyetine başlayıp 3 günlük boykot sırasında düzenli yayınını sürdürdü.
Bu gelişmelerin ardından 10 Ocak, "Çalışan Gazeteciler Bayramı" olarak kutlanmaya başlandı ve 1971'de "Çalışan Gazeteciler Günü" ismini aldı.
Görevi başında hayatını kaybeden gazeteciler10 Ocak, basın mensuplarını onurlandırmak için sadece Türkiye'de kutlanmasının dışında, haber uğruna görev başında hayatını kaybeden gazetecilerin anıldığı bir gün olma özelliğini de taşıyor.
Mermilerin ve bombaların gölgesinde, insanlık dramlarının tam ortasında, çoğu zaman en tehlikeli alanlarda görev yapan gazetecilerden bazıları görevi başında yaralanırken bazıları da hayatını kaybetti.
Suriye'de 2013'ten bu yana gelişmeleri takip eden 700'ün üzerinde gazeteci yaşamını yitirirken, İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda öldürülen gazeteci sayısı 200'ü geçti.
"Asrın felaketi" olarak nitelenen 6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde 23, Van'da 9 Kasım 2011'de meydana gelen depremde ise 2 basın mensubu ve sektör çalışanı hayatını kaybetti.
Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Abdulkadir Nişancı, 2019'da Bayburt-Trabzon arasındaki karla mücadele çalışmalarını görüntülerken vefat etti, Yeni Şafak gazetesi foto muhabiri Mustafa Cambaz ise FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirdiği darbe girişiminde şehit oldu.
"Sednaya Hapishanesi'nde yakınlarının izini arayan aileleri unutamam"Bir asrı aşan geçmişiyle Türk basın tarihinde eşsiz yere sahip olan Anadolu Ajansı (AA), kamuoyuna doğru bilgi akışını sağlayan gazetecilerin önemli bir bölümünün görev yaptığı medya kuruluşları arasında yer alıyor.
Görevlerini mesai mefhumu gözetmeksizin özveriyle yapan AA'nın muhabir, kameraman ve foto muhabirleri, mesleklerine dair düşüncelerini anlattı.
13 yıldır basın sektöründe görev yaptığını belirten AA'nın kıdemli foto muhabiri Emin Sansar, gazetecilik mesleğinin, toplumu doğru ve tarafsız biçimde bilgilendirmek açısından önemine dikkati çekti.
Gazetecilerin çektikleri ve yazdıklarıyla tarihe kayıt düştüğüne, bunların gelecek kuşaklara bırakılacak birer belge niteliğinde olduğuna işaret eden Sansar, meslek hayatında son dönemde unutamadığı bir anısını şu sözlerle dile getirdi:
"Esed rejiminin devrilmesinin ardından ikinci gün Sednaya Hapishanesi'ne geldim. Binlerce insan da yakınlarından bir hatıra, bir iz bulabilmek için buraya geldi. Onların buradaki halleri çok etkileyiciydi. Koğuşlara girdiler, hepsi ailesinden bir şey arıyordu. Burada yazılanlara baktılar. Bir isim, bir hatıra, ufak bir şey aradılar, küçük bir umuda tutundular. Belki de 10 senedir, 20 senedir göremedikleri aile fertleri vardı. Belki yapılan toplu katliamlarda yakınlarını kaybettiler ama ondan da haberleri yoktu. Sadece senelerdir burada tutulan insanlardan bir iz bulmaya çalıştılar. Bu durum, günlerce devam etti. Bunu asla unutamam."
Gazetecilerin, deprem ve savaş bölgesine giden ilk kişiler arasında yer aldığını anlatan Sansar, "Herkes oradan kaçıyor, biz oraya gidiyoruz. İnsanların zor durumdaki hallerini görüyoruz. Bizim sorumluluğumuz, o insanların durumlarını en iyi, en gerçekçi şekilde aktarabilmek. Biz aslında o durumu belgeliyoruz ve toplumun diğer kısmına anlatıyoruz." dedi.
"Kovid-19 salgınında insanlar bir bilinmezlikle boğuşuyordu"AA muhabiri Utku Şimşek ise 2017'den bu yana gazetecilik yaptığını anlatarak, gazetecilerin, bilgi ve görüntüleri en doğru, en hızlı ve en iyi şekilde kamuoyuna aktarmaya çalıştığını bildirdi.
Kovid-19 salgını döneminde sağlık muhabirliği yaptığını anımsatan Şimşek, "Bu dönemde insanlar bir bilinmezlikle boğuşuyordu ve aslında insanların tutunabildiği tek dal haberlerdi. Dolayısıyla bu haberleri üreten muhabir, kameraman, foto muhabirleri en önemli unsurlardandı. İnsanların tutunabileceği bir dal olmak, aslında en önemli mesleklerden birini yaptığımızın göstergesi bana göre." diye konuştu.
Şimşek, dezenformasyonla mücadelenin, haberde yer alan bilgilerin doğruluğunun önemine değinerek, "Gazetecilerin aktardıklarının ne denli doğru olduğu ve bu doğruluk üzerinden haberin nasıl inşa edildiği çok önemli." ifadelerini kullandı.
"Tarihi kayıt altına alıyoruz"
AA'nın kadın kameramanlarından Gülay Arslan da yaklaşık 1 yıldır basın sektöründe olduğunu, 6 aydır da AA'da çalıştığını söyledi.
Gazetecilerin hayatın nabzını tuttuğunu belirten Arslan, "Dünyanın dört bir tarafında olaylar, gelişmeler, gazeteciler vasıtasıyla aktarılıyor. Ayrıca toplumda sesini duyurmak isteyenlerin sesi olabiliyoruz. Biz aslında haberleri yaparken tarihi belge de oluşturuyoruz, tarihi kayıt altına alıyoruz." açıklamasında bulundu.
Arslan, gazetecilikte alışılagelmiş bir mesai kavramı olmadığına işaret ederek, gazetecilerin savaş bölgeleri, doğal afetlerde insanlara doğru bilgiyi ulaştırmak için özveriyle görev yaptığının altını çizdi.
Türkiye'deki az sayıda kadın kamerandan biri olduğuna dikkati çeken Arslan, "İşimi çok severek yapıyorum, çok keyif alıyorum. Her işin kendine göre zorlukları var. Ekipmanlar dolayısıyla baktığımızda kadın olarak zorlandığımız doğru ama bu, üstesinden gelinen, yapılabilir bir şey." şeklinde konuştu.
"Gazetecilik, toplumlar için hayati role sahip"
AA'nın kıdemli kameramanı Orhan Fatih Doğan, 13 yıldır AA'da çalıştığını, doğal afetlerden toplumsal olaylara, çatışma bölgelerinden uluslararası haberlere kadar pek çok alanda görev yaptığını anlattı.
Doğan, gazeteciliğin, toplumun bilgiye ulaşmasını ve bilinçlenmesini sağlayan, halkın sesi olmayı hedefleyen bir meslek olduğuna işaret ederek, "Özellikle çatışma ve kriz bölgelerinden doğru bilgiyi tarafsız şekilde dünyaya ulaştırmak hem sorumluluk hem de onur. Bu yüzden gazetecilik, toplumlar için hayati role sahip." dedi.
Suriye'de Esed rejiminin devrilmesinin ardından Şam'a akın eden insanların görüntülerini çektiğini ve bunun kendisi için unutulmaz olduğunu vurgulayan Doğan, "Bu görüntüleri hemen AA'ya gönderdim, televizyonlar yayınlarına ara verip bu görüntülerle devam etti. Çünkü o gün tarihi bir gündü. Artık insanlar, Şam'a, evlerine geri dönüyordu." ifadelerini kullandı.
Suriye'deki görevi sırasında ayağını burktuğunu ama haber nöbetini teslim alacak arkadaşı gelene kadar görüntü çekmeye devam ettiğini anlatan Doğan, tarihe not düşecek birçok olaya şahitlik ettiklerini dile getirdi.
Muhabir: Orhan Onur Gemici