KUDÜS (AA) - İsrail'deki aşırı sağcı partiler ve siyasiler, sık sık işgal altındaki Filistin topraklarında Yahudilerin üstünlüğünü savunarak İsrail'in daha fazla toprak gasbetmesi ve Batı Şeria'yı ilhak etmesi gerektiğini dile getiriyor.
İsrail'in, 7 Ekim 2023'te Gazze Şeridi'ne şiddetli saldırılara başlamasıyla birlikte, işgal altında tuttuğu Batı Şeria'daki işgal uygulamaları uluslararası mercekten uzak kaldı.
Bu dönemde, Batı Şeria'daki işgalini hem genişleten hem derinleştiren İsrail, Filistin'le imzaladığı, yeni yerleşimler kurmayacağı taahhüdünde bulunduğu ancak bunu defalarca ihlal ettiği 1995 II. Oslo (Taba) Anlaşması'ndan bugüne en büyük yasa dışı yerleşim inşaatını onayladığını duyurdu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, son 30 yılın en büyük yeni yasa dışı Yahudi yerleşim yerini onaylayan kararın "bir nesilde bir defa" yapılacak bir hamle olduğunu dile getirirken, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, bir sonraki adımlarının "Batı Şeria'nın ilhakı" olacağını öne sürdü.
Batı Şeria'da İsrail gasbı genişliyor Filistin toprakları küçülüyorİsrail, 1967'de 6 Gün Savaşları sonunda Batı Şeria'yı işgal etti.
Uluslararası anlaşmalar ve Birleşmiş Milletler kararlarına göre, bu bölge gelecekte kurulacak Filistin devletinin toprağı sayılıyor.
İsrail'in uluslararası hukuka göre işgal ettiği topraklara nüfusunu nakletmesi ve buraya yerleşmesi yasa dışı kabul ediliyor.
İşgal altındaki Batı Şeria'da 451 bin, Doğu Kudüs'te ise yaklaşık 230 bin İsrailli, gasbedilen Filistin topraklarında kurulan yerleşimlerde yaşıyor. Uluslararası hukuka göre Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki bu gasplar yasa dışı sayılıyor.
Yasa dışı yerleşimlerde yaşayan bu İsrailliler, İsrail kanunlarına tabi tutuluyor. Buna karşın Batı Şeria'da yaşayan yaklaşık 3,4 milyon Filistinli, İsrail ordusunun işgali altında yaşıyor ve İsrail askeri yönetimine maruz kalıyor.
İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria'da kontrol noktaları, yol kapatmaları, Filistin beldelerine yönelik baskınları Filistinliler için hayatı dayanılmaz kılıyor. Bunun yanı sıra Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırıları da Filistinlilerin maruz kaldığı diğer bir şiddet unsuru.
İsrail'in bölgede inşa ettiği yasa dışı yerleşim yerleri giderek artarken Filistinlilerin bölgedeki yapılaşmaları ise ruhsatsız olduğu gerekçesiyle yıkılıyor.
İsrail'den Oslo Anlaşmalarından bu yana en kapsamlı yasa dışı yerleşim inşası adımıİsrail hükümeti, işgal altındaki Batı Şeria genelinde gasbettiği Filistin toprakları üzerinde uluslararası hukuka göre yasa dışı sayılan 22 yeni yasa dışı yerleşim kurulmasını 28 Mayıs'ta onayladı.
Karar kapsamındaki yasa dışı yerleşimlerden 12'sinin Batı Şeria'da aşırı sağcı gruplara ait, İsrail yasalarına göre de ruhsatsız sayılan yasa dışı kaçak yerleşimler olduğu, 9'unun yeni kurulacağı ve birinin Kfar Adumim yasa dışı yerleşiminin mahallesi olarak kabul edilen Nofei Prat olduğu bildirildi.
İsrail hükümetinin onayladığı 22 yasa dışı Yahudi yerleşim yerinin, işgal altındaki Batı Şeria'nın tüm bölgelerine dağıldığı görülüyor.
İsrailli sivil toplum kuruluşu Peace Now (Barış Şimdi) Hareketi yayımladığı raporda, İsrail'in duyurduğu kararın, "yeni yerleşim yerleri kurmama taahhüdünde bulunduğu Oslo Anlaşmalarından bu yana bu alanda atılan en kapsamlı adım olacağını ve Batı Şeria'yı kökten değiştirerek işgali daha da derinleştireceğini" vurguladı.
Raporda, Batı Şeria'nın geneline yayılan söz konusu yasa dışı yerleşimlerin "tüm müzakere çerçevelerinde Filistin devleti sınırları içinde kabul edilen bölgelerde yer aldığına" işaret edildi.
Karara öncülük ettiği duyurulan aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, yasa dışı yeni yerleşim yerleri kurma kararının "İsrail'in varlığını tehlikeye atacak bir Filistin devleti kurulmasını önleyeceğini" savunuyor.
Tel Aviv hükümeti, Aralık 2022'de kurulduğundan bu yana, işgal altındaki Batı Şeria genelinde gasbettiği Filistin toprakları üzerinde 49 yeni yasa dışı yerleşim yeri inşası ve İsrail nezdinde de kaçak kabul edilen 7 yerleşim yerinin tek taraflı tanınması kararı aldı.
İsrail Batı Şeria'da tapu tescilini eline aldıİsrail hükümeti, işgal altında tuttukları Batı Şeria’nın Oslo Anlaşmalarınca “C Bölgesi” olarak tanımlanan Filistin topraklarında “Yahudi yerleşimlerini geliştirmek" ve bölgenin "fiili ilhakına" hazırlık çerçevesinde 11 Mayıs'ta tapu tescilini Tel Aviv'in yetkisine alan kararı onayladı.
Batı Şeria'nın ilhak edilmesini savunan aşırı sağcı Maliye Bakanı Smotrich, kararın bölgenin "fiili ilhakına" giden süreçte attıkları önemli adımlardan biri olduğunu öne sürüyor.
Barış Şimdi Hareketi ise tapu tescilinin İsrail'in yetkisine alınması kararını, "Filistin topraklarının mega hırsızlığı" olarak niteledi.
Bunun, Filistinlilerin, arazilerini adil şekilde kayıt altına almalarına imkan vermeyeceğini vurgulayan Hareket, işgalci bir güç olarak İsrail'in uluslararası hukuka göre arazi tescili yapma hakkına sahip olmadığını kaydetti.
İsrail, 2024'te 23 bin 700 dönüm alanı "devlet arazisi" ilan ettiİsrail'in, 7 Ekim'den sonra ortaya çıkan tabloda Batı Şeria'daki toprak gasbı sadece yasa dışı yerleşim yerlerine ruhsat verilmesi, yenilerinin inşasıyla sınırlı kalmadı.
İsrail hükümeti, 2024'te dört ayrı kararla 23 bin 700 dönümlük Filistin toprağını gasbederek "devlet arazisi" ilan etti.
Barış Şimdi Hareketi, II. Oslo Anlaşması'ndan" bu yana İsrail'in "devlet arazisi" ilan etme gerekçesiyle en geniş toprak gasbını 2024'te yaptığını hatırlattı.
Batı Şeria'yı işgal ettiği 1967'den bu yana İsrail, 800 bini "C" bölgesindeki yaklaşık 900 bin dönümlük alanı "devlet arazisi" ilan ederek el koydu.
İsrail'in ihlalleriyle can çekişen Oslo AnlaşmalarıOslo veya 1. Oslo olarak da bilinen "Geçici öz yönetim düzenleme ilkeleri bildirgesi" anlaşması, Norveç'in başkenti Oslo'da düzenlenen görüşmelerin ardından 13 Eylül 1993'te dönemin İsrail Başbakanı İzak Rabin ve yine dönemin Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Yasir Arafat arasında ABD'nin başkenti Washington’da imzalanmıştı.
Anlaşmayla, taraflar arasında yıllardır süren çatışmanın sona ermesi, önce geçici Filistin Yönetimi kurulması ve 1999 yılında da bağımsız Filistin Devleti kurulmasıyla adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışa ulaşılması hedeflenmişti.
Birincisini takiben 28 Eylül 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde Batı Şeria; A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.
İşgal altındaki Batı Şeria'nın yüzde 18'ini kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi, idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e "güvenliği" İsrail'e devredilirken, yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi"nin "idare ve güvenliği" İsrail'e bırakılmıştı.
Muhabir: Burak Dağ