İSTANBUL (AA) - Bağımsız Sanat Vakfı Başkanı ve sanatçı Hülya Yazıcı sergiye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Bu yıl İstanbul ile ilgili ikinci çalışmamız. İlkinde yabancı ve Türk sanatçıları bir araya getirerek bir hafta boyunca burada galerimizde work shoplar düzenledik ve çıkan eserlerle bir sergi yaptık. Burada iki sanatçı var. Biri Türk sanatçımız Fatma Kılıç, diğeri Vaqif Zeyidguliyev." dedi.
Yazıcı, İstanbul'un birçok sanatçının eserlerine konu olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
"İstanbul, bütün sanatçılara ilham verebilecek güzellikte bir şehir. Daha çok tarihi yarımada çevresi, bizim vakfımızın da içinde bulunduğu bölge. Her sanatçının bakışı, görüşü, algılayışı ve icrası farklı. Osmanlı döneminde de pek çok sanatçı yurt dışından Türkiye'ye gelip, burada İstanbul'un güzelliklerini tuvallerine aktarmış, hem sosyal yaşantıyı hem doğal güzellikleri resmetmiş ve dünyaya tanıtmış. Bu sanatçıların çok iyi sulu boyaları var yurdumuzda, Pera Müzesi'nde ve çeşitli sanatseverlerin koleksiyonlarında mevcut bu eserler."
Yazıcı, sergide Kılıç’ın tuvale aktardığı eserleri ile Zeyidguliyev’in kağıt üzerine sulu boyalarından oluşan yaklaşık 50 eserin görülebileceğini dile getirdi.
"İstanbul altın şehir benim için"Sanatçı Fatma Kılıç, Marmara Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümünden 2005'te mezun olduğunu aktararak, "Daha sonra aktif olarak sanat hayatının içindeydim. Sanat galerisinde yönetici olarak çalıştım. Resim olarak çok aktif değildim ama son 8 yıldır sadece resim yaparak yaşıyor ve geçiniyorum." dedi.
Kurguladığı mekanlarda İstanbul'un tarihi yerlerini bir kompozisyon haline getirdiğini belirten sanatçı, "Burada sadece tarihi mekanları görünür halde çiziyorum. Diğerlerini soyutlamaya gidiyorum. Türk mavisi, turkuazı çok kullanıyorum. Bayrak kırmızısını çok kullanıyorum resimlerimde. Bir de altına yer veriyorum. Çünkü İstanbul'a çok yakıştırıyorum. Altın şehir benim için." ifadesini kullandı.
İstanbul'da öncelikli olarak Ayasofya'yı çok sevdiğinin altını çizen Kılıç, "Ayasofya tabii ki öncelikli. Sultanahmet ve Ayasofya'yı seviyorum. Ayasofya'nın simgesi, bütün tarihi mekanlar, cami, kilise ve diğer kuleler, çeşmeler, sarnıçlar, bunların hepsine yer veriyorum." diye konuştu.
Sanatçı, resimlerinde akrilik boya kullandığını vurgulayarak, "Çünkü hızı seviyorum. Biraz sabırsızım galiba. O yüzden yaparken çok çabuk yapmak istiyorum. Yağlı boyada aşamalar arasında biraz beklemek gerekiyor. Orada da ruh hali değişiyor. O yüzden akrilik benim yapıma daha uygun. Hızlı ilerliyorum ve aralıksız durmadan çalışıyorum." şeklinde konuştu.
Üzerinde çalışmayı sevdiği objelere ve mekanlara ilişkin değerlendirmede bulunan Kılıç, “Bir ara derviş çok çalıştım. İlk çiçeklerle başladım. Bir çiçek serim var. Barok tarzında klasik eserler yapıyordum. İstanbul'a geçtikten sonra, günümüz yapıları beni biraz rahatsız etmeye başladı. O yüzden onları soyutladım. Resimde onları göstermiyorum. Sadece tarihi mekanları ön plana çıkararak soyutlamaya gidiyorum.” dedi.
"Kendi hayalimdeki İstanbul'u göstermek istiyorum"
Bakü'de 1987'de dünyaya gelen ve küçük yaşlardan itibaren resim yapmaya başlayan Zeyidguliyev, Bakü'de ahşap oyma ve heykeltıraşlık eğitimi aldığını, ardından Moskova'da sulu boya ve güzel sanatlar akademisini kazanarak 6 yıl süren eğitimin ardından 2018'de mezun olduktan sonra sanat yaşamının başladığını ifade etti.
Zeyidguliyev, 2019'da İstanbul'a yerleştiğini ve çeşitli sergilerle restorasyon projelerinde yer aldığını aktararak, "İstanbul'u aslında Suriçi İstanbul'u daha çok seviyorum. Tarihi yapıları severim. Bir de ben, daha çok kendi gördüğüm yapıları yapıyorum. Bazı yeni yapıları yapmak istemiyorum. İstanbul siluetini bozan bir şey varsa onu resimde kaldırıyorum veya İstanbul'da bir mimari eseri hareket ettirerek birbirine çok yaklaşık şekilde yapıyorum. Kendi hayalimdeki İstanbul'u tasarlayıp göstermek istiyorum." diye konuştu.
Sergide 30'a yakın eserinin olduğunu belirten Zeyidguliyev, "Kağıt üzerine sulu boya tekniği kullanıyorum. Renk konusunda daha çok monokrom renkleri tercih ediyorum. 2-3 renk, bazı resimlerde tek renk kullanıyorum. Sergideki eserlerde gördüğünüz beyaz herhangi bir obje, nesne, bunların hepsi kağıdın kendi rengidir. Beyaz boya değil. Bunları koruyarak, klasik sulu boya tekniğini eserlerimde sunmak istedim." ifadelerini kullandı.
İstanbul dışında birçok konunun ilgisini çektiğini sözlerine ekleyen sanatçı, "Bu konulara bağlı olarak eski Osmanlı dönemi, Osmanlı dönemi hayatı, eski meslekler, kediler, köpekler, martılar... Bunları da seri şeklinde yapmayı çok seviyorum. Bir gün nasip olursa onları da sergileriz, onları da görebilirsiniz." dedi.
Muhabir: Hilal Uştuk