KASTAMONU (AA) - Henüz bir yaşındayken ailesiyle Kastamonu'dan İstanbul'a giden Yıldız, kuyumculuk, bakkal, dekorasyon ve nalbur işi yaptı.
İstanbul'un yoğunluğundan sıkılan Yıldız, memleketi Kastamonu'ya yerleşmek istedi.
Dekorasyon işi nedeniyle bakır ve eski eşyalara ilgi duyan Yıldız, Kastamonu Bakırcılar Çarşısı'nda üç katlı bir iş yerini kendi zevkine uygun dizayn etti.
Yıldız'ın iş yerinde tamamı eski malzemeler olmak üzere bakır tabak, radyolar, ahşap eşyalar ve tarihi birçok malzeme yer alıyor.
Rasim Yıldız, AA muhabirine, çeşitli işlerde çalıştıktan sonra bir yaşında gittiği İstanbul'dan 50 yaşında döndüğünü söyledi.
İstanbul'da en son nalbur dükkanının olduğunu anlatan Yıldız, bunu kapatarak 6 yıl önce Kastamonu'ya geldiğini belirtti.
Burada bir iş yeri satın aldığını anlatan Yıldız, "Huzur için geldim. İstanbul'dan kurtulayım diye bu yeri aldım. Bu iş tamamen dekorasyonla alakalı. Eğer ben dekorasyon işi yapmamış olsaydım bu işi yapmazdım. Bu dükkanda insanlar 'Bir şey satılık mı?' diye sormaya çekiniyor çünkü satılık gibi durmuyor. Ben her şeyi almam, çok hoşuma gidecek ancak o şekilde alırım, başka türlü almam. Yani para edermiş etmezmiş onu düşünmüyorum. Benim mekanıma yakışacak." dedi.
Yıldız, iş yerinin kendisine huzur verdiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Huzur versin diye yaptım zaten. Şekiller benim için önemli. İnsanlara bakıyorum, hep gelişimi yenilikçilikte zannediyorlar. Değil. Bu gibi yerler insanların hatıralarını canlandırıyor. Buraya geldikleri zaman 'Anneannemde, annemin gençliğinde, benim çocukluğumda bunlar vardı.' diyorlar."
İlerleyen süreçte köye yerleşip orada yaşamak istediğini dile getiren Yıldız, "Benim nihai hedefim köye ev yapıp bundan sonraki ömrümü orada geçirmek. Parayla da pulla da hiçbir işim yok. Her şey de para değil." diye konuştu.
İş yerinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün resimleri de bulunan Yıldız, satın almak isteyen müşterileri geri çevirdiğini anlatarak, "Atatürk resimleri bende satılık değildir, hiçbir zaman olmadı, olmaz da." ifadesini kullandı.
"Dükkan sahibinin bütün eşyaların hikayelerini bilmesi çok hoşuma gitti"Müşterilerden üniversite öğrencisi İdil Aladağ ise dükkanın iç dizaynını çok beğendiğini söyledi.
Kendisini sıcak ortamda hissettiğini belirten Aladağ, "Dükkan sahibinin bütün eşyaların hikayelerini bilmesi çok hoşuma gitti. Kendimi modern hayatın hızından uzaklaşıp geçmişle bir köprü kurmuş gibi hissettim. Ufak fincanlar gördüm. Ben çocukken annem evcilik oynadığım eşyaların içine onları koyardı. Onlar beni geçmişe götürdü." diye konuştu.
Ankara'dan gelen Arzu Gökçe de antikayı çok sevdiğini anlatarak, şunları dile getirdi:
"Gezerken çocukluğuma gidiyorum. Annemin bana çeyiz olarak sakladığı şeyleri gördüm. O nostaljiyi, kokuyu yakaladım. Keyifli bir yer, sıcak ortam var. Mutluyum, biraz nefes aldım."
Muhabir: Bilal Kahyaoğlu