İSTANBUL (AA) - Türkiye'de özellikle ilkbahar ve sonbaharda yağışların artmasıyla doğada yetişen mantarların üremesi ve yurt genelinde tüketimin artmasına bağlı zehirlenme vakalarında artış yaşanıyor.
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet göstererek zehirlenme vakalarına karşı 7 gün 24 saat danışmanlık hizmeti sunan Ulusal Zehir Danışma Merkezi (UZEM) verilerine göre, hastanelerdeki mantar zehirlenme başvuruları geçen yılın mayıs ayına göre yüzde 83 artış gösterirken, toplam vaka sayısı 943 oldu.
Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Asım Kalkan, AA muhabirine, doğada bulunan 10 binden fazla çeşit mantardan çok azının yenilebilir olduğunu söyledi.
Mantar zehirlenmelerinin acil servise basit besin zehirlenmesi semptomlarıyla gelebileceği gibi ciddi de olabileceğine işaret eden Kalkan, toksik mantarların etkilerinin genellikle 2-6 saat içinde başladığını, bazılarının ise 72 veya daha uzun saatten sonra ortaya çıkabildiğini ifade etti.
Kalkan, bazı mantarların toksik etkilerinin daha fazla olduğuna dikkati çekerek, "Hastalar, acil servise erken dönemde genellikle sersemleme, uyku hali, tansiyon düşüklüğü, bulanık görme, yüzde boyunda kızarma, ağızda metal tadı, bulantı, kusma ve terleme şikayetleriyle başvurur." diye konuştu.
Geç dönem başvurularda şikayetlerin daha yoğun olabileceğini anlatan Kalkan, şöyle devam etti:
"Karaciğere ve böbreğe toksik etkisi bulunan mantarların yaptığı semptomlar çok daha geniş ve şiddetli olabilir. Eğer hastada karaciğer yetmezliği olursa sarılık, bilinç bulanıklığı, karında şişlik, şiddetli kusmalar gelişebilir. Böbrek yetmezliği durumunda ise idrar miktarında azalma en önemli semptomlardan biridir. Böbrek veya karaciğer yetmezliği geliştiği durumlarda kalp de etkilenir ve hastalarda tansiyon düşüklüğü, çarpıntı ve göğüs ağrısı gelişebilir. Eğer hastanın bilinen bir kalp damar hastalığı varsa bu zehirlenme kalp krizine de neden olabilir. Geç dönem gelişen bu bulgular karşısında hem hekim hem de hastanın bilinçli olmasında fayda vardır."
Asım Kalkan, hiçbir zehirli mantarın bilinen bir panzehiri olmadığını, hastaların öncelikle nefes alıp vermesini kontrol altına aldıklarını, damar yolu açarak tansiyon ve kalp atımını düzene sokmak için sıvı tedavisi yapıldığını kaydetti.
Mantar zehirlenmesinde ilk olarak hemen en yakın sağlık kuruluşundaki hekimlere gidilerek yenilen mantardan bir örnek verilmesi gerektiğini aktaran Kalkan, bu sayede mantarın türünün tespit edilip uygun tedaviye başlanabileceğini sözlerine ekledi.
"2 ile 4 saat arasında belirti göstermeye başlıyor"Aynı hastanede görevli Uzman Diyetisyen Berrin Bayraktar ise mantarların lif içeriği ve besin değerleriyle yüksek, kalori oranlarıyla ise düşük gıdalar olduğunu, 100 gram mantarın yaklaşık 20 kalori, 3 gram protein ve 1 gram lif içerdiğini söyledi.
Mantarların özellikle B1, B2, B3 ve D vitamini ile kalsiyum, potasyum ve selenyum gibi mineraller bakımından zengin besin kaynağı olduğu bilgisini paylaşan Bayraktar, 100 gram kültür mantarında yaklaşık 3 gram protein varken, 100 gram dana etinde bunun 20 gram olduğuna dikkati çekti.
Bayraktar, mantar zehirlenmeleriyle en çok yağışların artmasıyla beraber ilkbahar ve sonbahar aylarında karşılaştıklarını vurguladı.
Zehirlenme belirtilerinin mantarın türüne göre değişebildiğinin altını çizen Bayraktar, şöyle konuştu:
"Özellikle terleme, bulantı, kusma, sersemleme, uyku hali, ilk belirtiler olarak sayılabilir. 2 ile 4 saat arasında belirti göstermeye başlıyor. Müdahale etmemiz gereken zaman da bu aralık. Kontrol altına alınmazsa bazı mantar türlerinin bazı toksinlerinde karaciğer ile böbrek fonksiyon bozuklukları ve ölümle sonuçlanabilen belirtiler olabiliyor. Çıplak gözle bir mantarın zehirli olup olmadığını ayırt etmek mümkün değil. Uzman kişilerce yapılması gerekiyor. Yan yana yetişen iki mantarın biri zehirli, biri yenilebilir bile olabiliyor. Bu yüzden görünüşüne bakıp anlamak mümkün değil."
Mantarların yetiştirilme koşulları itibarıyla mikroorganizmalara açık besinler olduğunu, bu sebeple kesinlikle çiğ tüketilmemesi gerektiğini belirten Bayraktar, mantarları hafif sotelemenin ideal olduğunu dile getirdi.
Bayraktar, mantarı yıkadıktan hemen sonra pişirmek ve nemli halde uzun süre bekletmemek gerektiğini belirterek, vatandaşların marketten ambalajlı mantar alırken dikkat etmesi gerekenleri şöyle sıraladı:
"Özellikle son kullanma tarihine bakmak gerekiyor. Etikette üretici firma ismini, üretim yerini kontrol etmek gerekiyor. Onun haricinde fiziksel muayene yani 'mantarın rengi, kokusu, herhangi bir kararması var mı, üzerinde kaygan tabaka var mı, yok mu', bakmak gerekiyor. Kötü koku, kararma varsa kesinlikle bu mantarı da tüketmemek gerekiyor. Yine aynı şekilde ambalajı şişmişse, bu içerisinde zararlı bakterilerin de ürediği manasına geliyor. Bu mantarları satın almamak ve tüketmemek gerekiyor. Mantar çok sağlıklı bir besin olabilir fakat ölçülü ve dengeli tüketim gerekiyor. Vatandaşlarımızın özellikle doğadan toplanan mantarlar konusunda daha bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum."
Park ve bahçelerdeki mantarlara dikkatMantar uzmanı Recep Karatepe de doğada toplanılan mantarların zehirli olup olmadığını ayırt edebilecek herhangi bir mekanizma ve olgunun olmadığını vurguladı.
İnsanların bu konuda bazı hurafeleri olduğundan bahseden Karatepe, "Ölümcül zehirli mantar türlerinin kurtlanması yüksek oranda var. Sülüklerin onları yemesi gözlemlediğimiz bir şey. Her mantar cinsinin içerisinde hem lezzetli yenilebilir olanı hem de benzer zehirli türleri var. Cep telefonlarında bununla alakalı üretilmiş programlar mevcut. Bazen gözle, bazen mikroskop altında bile ayırt edemediğimiz türleri yapay zeka destekli bir programın ayırt edebilmesi de pek mümkün değil. Mutlaka bilen birinden, bir uzmandan mantarları tanıma konusunda destek almak şart." ifadelerini kullandı.
Karatepe, toplumda kurtlanan mantarın yenilebileceği, gümüş kaşıkla, tuzla ya da sirkeyle kaynatıldığında mantarın zehrinin gideceği gibi bazı hurafelerin yaygın olduğuna dikkati çekti.
Park ve bahçelerde yetişmiş bir mantarın yenilmeyeceğini halkın bilmesi gerektiğini belirten Karatepe, "Çünkü yüksek metal değerlerine sahip oluyor. Özellikle her yer araçla dolu olduğu için egzoz gazının mantarın en sevdiği madde olduğunu, mantarların ağır metaller biriktirdiğini ve bunu tükettiğiniz zaman direkt vücuda geçtiğini, yenilebilir mantardan da zehirleyebileceğini bilmeleri daha evla." dedi.
Türkiye'de yaklaşık 3 bine yakın makro mantar türü olduğuna işaret eden Karatepe, şunları kaydetti:
"Mantarların mutlaka sepete konması lazım çünkü plastik kaplara veya poşetlere toplandığı zaman bir başka kısımda olan mantarın bir gıda olduğunu düşünürsek bu gıdanın da bozulma ihtimali çok yüksek. Bir bıçak ve fırçayı, mantarın topraktan koparıldıktan sonra kökünün üzerindeki tozun, toprağın temizlenmesi konusunda en büyük ekipman olarak düşünebiliriz. Bu sene ülkemizde çok yoğun kene vakaları gerçekleşiyor. O yüzden mümkünse bir bot veya çizme, uzun paçalı pantolon giyilmesi lazım. Mümkünse çorapların pantolonun paçasına çekilmesi lazım. Yanınızda bir sırt çantası olması lazım. Sırt çantanızda küçük bir ilk yardım kiti, su olması gerekiyor."
Muhabir: Hamdi Dindirek