TBMM (AA) - TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis Tören Salonu'nda, İçişleri Bakanlığı ile Hukuki Araştırmalar Derneğince düzenlenen "Türkiye'nin Sivil Anayasa Yolculuğu Projesi"nin kapanış programında yaptığı konuşmada, Türkiye'de uzun yıllardır yeni anayasa ve sivil anayasa konusunun tartışıldığını belirtti.
Mevcut 1982 Anayasası'nın, kabul edilmesinin ertesi gününden itibaren tartışmaların konusu olduğuna işaret eden Kurtulmuş, yeni bir dönemin başlangıcında bulunulduğunu kaydetti.
Kurtulmuş, dünyada sert rüzgarların eseceği bir döneme girildiğini, bu dönemde dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.
"Türkiye'nin bu coğrafyada güçlü olmaktan başka bir yolu yoktur"Yeni dönemin şartları içerisinde Türkiye'nin, ayaklarını güçlü şekilde yere basmak zorunda olduğunu aktaran Kurtulmuş, "Türkiye'nin bu coğrafyada güçlü olmaktan başka bir yolu yoktur." dedi.
Gücün sadece maddi güçten ibaret olmadığına işaret eden Kurtulmuş, güçlü olmanın esas unsurunun, devlet ve millet olarak güçlü olmaktan, millet-devlet birleşmesinin sağlanmasından ve hep birlikte güçlü şekilde geleceğe yürümekten geçtiğini kaydetti.
Güçlü Türkiye'nin en önemli meselelerinden birisinin toplumsal birlik, beraberlik, bütünleşme ve devlet-millet kaynaşması olduğunu anlatan Kurtulmuş, bu konularda iyi ve güçlü adımlar atıldığını söyledi.
"Güçlü şekilde yürümenin temel unsurlarından birisinin de yeni bir anayasa olduğu, yeni bir anayasa ihtiyacı olduğu hiç şüphesizdir." diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeni bir anayasa yapmak, 'en iyi hukuk metnini kim hazırladı yarışı' değildir. Bu salonda bulunan herhangi iki, üç arkadaşımızı bir odaya koysak akşama kadar gayet güzel bir anayasa hazırlayabilirler. Marifet bir hukuk metni hazırlamak değil. Marifet milleti birleştirecek, bütünleştirecek bir toplumsal anlayışı ortaya koyabilmektir. Bu anlamda yeni, yepyeni, çağın gereklerine uyan, milletin talep ve beklentilerini karşılayan yeni bir toplumsal sözleşmeyi ortaya koyabilmektir. Bunun için Türkiye'de vakit, gerçekten tam bu vakittir. Birliğimizi korumak, Türkiye'nin daha güçlü şekilde ileriye doğru yürümesini sağlayabilmek için ümit ediyorum ki yeni bir anayasa yapmak, yeni bir toplumsal sözleşmeyi gerçekleştirmek mümkün olur."
"Bu mesele herhangi bir siyasi partinin tek başına kendi meselesi olamaz"Kurtulmuş, Türkiye gibi büyük millet için anayasaların, toplumsal manada bir orkestra şefi olduğunun altını çizdi.
Herkesin aynı besteyi söylediği, aynı hedeflere yürüdüğü Türkiye'nin en önemli meselelerinden birsinin yeni ve sivil anayasa olduğunu ifade eden Kurtulmuş, bu konunun önemsenmesi gerektiğini vurguladı.
Kurtulmuş, "Bu mesele herhangi bir siyasi partinin, herhangi bir siyasi şahsiyetin tek başına kendi meselesi olamaz. Bu mesele 86 milyon Türkiye'nin ortak meselesidir. Bu mesele partiler üstü, siyaset üstü bir meseledir, bir millet sözleşmesidir. Hatta açık söyleyeyim; bugünün 86 milyonunun da meselesi değildir. Yeni ve sivil bir anayasa, Türk milletinin gelecek nesillerini kurtaracak, gelecek nesillerini güçlü kılacak yeni bir sözleşmedir, yeni bir yol haritasıdır. Onun için bunu büyük bir titizlikle hiçbir şekilde siyasal hesapların hesaplaşma alanı haline çevirmeden güçlü bir şekilde sürdürmek ve sonuç almak zorundayız." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin, güçlü anayasacılık müktesebatına sahip olduğuna işaret eden Kurtulmuş, mevcut Anayasa'nın milletin talep ve beklentilerinin gerisinde, millete uygun olmayan "dar bir gömlek" olduğunu belirtti.
Yeni anayasanın temel nitelikleri üzerinde uzlaşılması, ilgili yöntemleri belirleyerek çalışılması gerektiğini aktaran Kurtulmuş, "Hiç şüphesiz herkes farklı özellikler söyleyebilir. Ama herhalde hepimizin ittifak halinde olacağımız, yeni anayasanın 4 temel özelliği olmak zorundadır. Bunlardan birisi sivil olmasıdır. Sivil olmaktan kasıt sadece üniformasızlar tarafından yazılması yani sivil vatandaşlar tarafından değil, aynı şekilde anayasanın oluşma sürecinin de sivil bir mantıkla ve katılımcı bir üslupla olmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
"Anayasayı yapmak, milletin bizatihi tamamının ortak sorumluluğudur"TBMM Başkanı Kurtulmuş, yeni anayasa sürecinde herkesin söyleyeceği sözün kıymetli olduğunun altını çizdi.
Anayasanın demokratik de olması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, mevcut Anayasa'ya ilişkin "vesayetçi, darbeci anayasa" ifadelerinin sadece tespitlerden ya da sloganlardan ibaret olmadığını dile getirdi.
Kurtulmuş, 1961 ve 1982 anayasalarının, uzlaşılarak metin yazılması yerine "Darbe olarak metin yaptık, millet buna alışır" mantığıyla yazıldığını kaydetti.
Demokrat zihniyetin ortaya konulması için "darbeci, vesayetçi, seçkinci" anlayışla anayasa yazma alışkanlığının terk edilmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Anayasayı yapmak sadece Yasama Meclisi'nin işi değildir. Anayasayı yapmak, milletin bizatihi tamamının ortak sorumluluğudur. Herkes sözünü, sesini ortaya koyar ve demokratik bir süreçte anayasalar kamil hale gelir." dedi.
Anayasaların özgürlükçü vasfının da bulunması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, mevcut Anayasa'daki hak ve özgürlüklerle ilgili maddeler okunduğunda "seçkinci zihniyetin" görüldüğünü vurguladı.
Kurtulmuş, "Bir özgürlükten bahsediyor, hemen arkasından 'Ama', 'Fakat' diyerek o özgürlükleri daha en başında nasıl kısıtlayacağını anayasal bir metin haline getiriyor. Dolayısıyla özgürlükçü olmak sadece lafzen özgürlükçü olmak değil, özgürlükçü mantığı anayasaya zerk etmek, anayasayı o mantıkla ele almakla mümkündür." diye konuştu.
"Önümüze bakmak ve ileriye doğru hazırlık yapmak zorundayız"Bir zümrenin, bir sınıfın, bir partinin değil, milletin bütün kesimlerinin farklılıklarıyla benimsediği bir anayasa olması gerektiğini kaydeden Kurtulmuş, mevcut Anayasa'nın temel özellikler bakımından ciddi sıkıntılarının, eksikliklerinin bulunduğuna dikkati çekti.
Kurtulmuş, "Türkiye'nin bu kadar büyük anayasacılık müktesebatı varken, önümüze bakmak ve ileriye doğru hazırlık yapmak zorundayız." dedi.
Siyasi ve fikri birikimin, geçmişle kavga etmeyi değil, geçmişten ders çıkararak daha güçlü bir gelecek kurmayı gerektirdiğini belirten Kurtulmuş, "Darbecilerin nasıl Anayasa'da hangi maddeleri isteyerek, emrederek Anayasa'yı o sözde hocalara yazdırdıklarını biliyoruz. Ama sonuçta bu, Türkiye'nin geçmişte kalan son derece karanlık birikimidir. Şimdi bundan kurtulmak vaktidir. Aynı hataya bir daha düşmemek; bir daha anayasayı bir sınıfın, bir zümrenin, seçkinci bir grubun istekleri çerçevesinde değil, 86 milyonun tamamının istekleri çerçevesinde katılımcı, özgürlükçü bir şekilde yapmak üzerimize düşen en temel sorumluluklardan birisidir." değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, süreci titiz bir şekilde yürütmek; toplumda var olan bu talebi birtakım kısır tartışmaların gündemi olmanın uzağında Türkiye'nin geleceğinin ana maddelerinden birisi olarak ele almak; zorlaşacak küresel ve bölgesel şartlar çerçevesinde Türkiye'nin güçlü bir şekilde yoluna devam etmesinin en önemli araçlarından birisi olarak görmenin vazifeleri olmaları gerektiğini vurguladı.
Mevcut Anayasa'nın dili bakımından eleştirilebileceğini söyleyen Kurtulmuş, "Anayasanın dilinden önce ruhundan başlayarak, ruhundan diline kadar tamamının bu anlamda yeni bir sivil perspektifle ele alınması, katılımcı bir üslupla gerçekleştirilmesi şarttır. Bu süreç halkın mutlaka bütün kesimlerinin işin içerisinde olacağı önemli bir süreç olmalıdır." ifadesini kullandı.
"Postalların gölgesindeki Anayasa'dan kurtulmamız lazım"TBMM Başkanı Kurtulmuş, anayasanın dilinin sarih, açık ve anlaşılır bir şekilde yazılmasının şart olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Anayasa, hukuk profesörleri ya da avukatlar, yargıçlar için değil; halk için hazırlanmış bir metindir. Halkın hazırladığı bir mutabakat metnidir. Bu çerçevede hiç şüphesiz postalların gölgesindeki Anayasa'dan kurtulmamız lazım. Ve öyle bir şekilde Türkiye'yi sivil siyaset alanını bu anayasada garanti altına almamız gerekir ki, bir daha hiçbir kimsenin gece rüyasında bile darbe yaparak yeni bir anayasa yapacağını düşünemeyeceği bir Türkiye'yi bu anayasaya nakşetmek mecburiyetindeyiz."
Anayasanın mümkün olduğu kadar kısa, net ve açık olması gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, temel hak ve özgürlükler konusunu günün gerekleri çerçevesinde yeniden ele almanın, hak ve özgürlükleri genişleten bir anlayışla tertip etmenin zaruri olduğunu söyledi. Ayrıca uluslararası hukuk normlarına uygunluğun da önemine işaret eden Kurtulmuş, katılımcı ve uzlaşıcı bir sürecin devam etmesi temennisinde bulundu.
Kurtulmuş, "Anayasa hakkında sözü olan herkesin sözünü dinlemeye hazırız. Makul ve gerçekten milletin hayrına kim ne söylerse sonuna kadar sözünü dinleriz. Bir tek sözü dinlemeyiz; 'Bu Meclis'in anayasa yapma yetkisi yoktur' sözünü asla dinlemeyiz." dedi.
"Kurucu meclis olması için şu Meclisin bahçesinde tankların mı dolaşması lazım?"Bu Meclisin, milletin hür iradesiyle oluşmuş bir meclis olduğunu belirten Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu Meclis nasıl yasa yapma yetkisine sahipse, bu Meclis yeni bir anayasa yapma yetkisine de sahiptir. Efendim 'Kurucu meclis değildir'. Allah aşkına kurucu meclis olması için şu Meclisin bahçesinde, koridorunda tankların mı dolaşması lazım? Yeter artık bu millet kendi sivil iradesiyle anayasayı yapar. Seçtiği meclis, seçtiği milletvekilleri aracılığıyla yapar. Gönlümüz arzu eder ki en yüksek konsensüsle Meclisteki bu çalışmalar yasalaşma sürecini tamamlasın ve milletin önünde gerçekten hepimizi iftihar edeceği, sonraki nesillere büyük bir miras olarak bırakacağımız sivil, özgürlükçü, demokrat ve kapsayıcı bir anayasayı yapma imkanımız olsun. Ben Türkiye'nin bugün bu büyük olgunluğa sahip olduğunu düşünüyorum. TBMM'nin böylesine büyük bir güce sahip olduğunu da düşünüyorum.
Ayrıca Venedik kriterlerini de bir kere daha 'Meclis anayasa yapamaz' diyenlere hatırlatmak istiyorum. Venedik kriterlerine göre anayasa değiştirebilecek, yasa yapabilme yetkisine sahip her meclis, yeni anayasa yapma gücüne de sahiptir. Yani yeri geldiği zaman batılı normlardan bahsedenlerin, yeri geldiği zaman batılı normların çok gerisinde bir tavır sergilemesini asla uygun bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Türkiye bunları çok geride bıraktı."
TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Bu milleti ileriye taşıyacak, bu milletin önünü açacak bir toplumsal sözleşmeyi inşallah hep birlikte yapmak mümkün olur." temennisini dile getirdi.
Programa, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Hukuki Araştırmalar Derneği Genel Başkanı Hasan Oymak, milletvekilleri ile çok sayıda davetli katıldı.
Muhabir: Kemal Karadağ,Aynur Ekiz