ANTALYA (AA) - Ankara Üniversitesi ve merkezi ABD'de bulunan Arama Jeofizikçileri Birliği işbirliğiyle organize edilen 2. Avrasya Yer Bilimleri Kongresi, Belek Turizm Merkezi'nde bir otelde düzenlendi.
Kongreye katılan Yılmaz, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin yer altı kaynakları potansiyeli açısından çok iyi durumda olduğunu belirtti.
Yer altı kaynaklarının işletilip, üretilmesi ve son ürüne çevrilmesi noktasında bazı alanlarda iyi durumda olunduğunu, bazı alanlarda ise gidilecek daha çok yol bulunduğunu ifade eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yer altında 3,5 trilyon dolarlık bir servetimiz var, yer altı kaynağımız var. Kurşun, bakır, çinko, kömür, bor, trona, altın her şeyi katabilirsiniz fakat maalesef her sene maden ürünlerinden dolayı dış ticaret açığı veriyoruz. Örneğin altında son 20-23 senede çok güzel bir başarı elde ettik. 1 ton civarından bugün 35 tonlar mertebesine geldik. İyi yoldayız, yetmez ama iyi bir başlangıç yaptık. Bir başka örnek bor. Dünya pazarlarının aşağı yukarı yüzde 70'ine hakimiz ama daha iyi olabiliriz. Nasıl daha iyi olabiliriz? Uç ürün üreterek. Yer altında 3,5 trilyon dolarlık servete sahip bir ülke olarak dış ticaret açığı değil, dış ticarette artıya geçmemiz lazım. Hedefimiz bu olmalı çünkü Türkiye'nin yer altı potansiyeli buna çok müsait."
Yılmaz, her ülkenin kritik mineral listesinin kendi önceliğine ve piyasadaki duruma göre değiştiğini dile getirdi.
Özellikle altın ve kömürde Türkiye'nin önemli potansiyeli olduğuna işaret eden Yılmaz, "Her ülkenin normalde kritik mineral listesini biliyoruz. Nikel, kobalt, kadmiyum, lityum, grafit, bakır gibi ama son yıllarda biliyorsunuz artık altın da önem kazanmaya başladı. Türkiye için kritik mineraller listesinde nadir toprak elementleri ve bu saydığım elementlerin dışında altının ve hatta belki kömürün bile önem arz ettiğinin altını çizmek isterim. Çünkü 22 milyar ton kömür rezervimiz var. Bu 22 milyar tonun nereden bakarsanız yarısının iyi teknolojilerle üretilmesi ülke ekonomisi açısından çok önemli." diye konuştu.
Türkiye'nin tüm gelişmiş ülkeler gibi madenciliği lokomotif sektör olarak kullanabileceğini dile getiren Yılmaz, "Özellikle yeşil dönüşümde dünyanın gidişine baktığınız zaman daha fazla madencilik yapılmak zorunda. 6 ila 9 kat daha fazla maden üretmek zorundayız. Bu olmazsa olmaz. Artık petrol savaşları bitti, maden savaşları başladı. Dolayısıyla biz pozisyonumuzu iyi almalıyız." değerlendirmesinde bulundu.
"Katma değerli madenciliğin bir numaralı önceliği insan, iki numaralı önceliği çevredir"Mehmet Yılmaz, sürdürülebilirlik konusuna da her platformda vurgu yaptıklarını söyledi.
Temiz hava, temiz su, temiz toprak için yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılması gerektiğini dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Güneş paneli üretmek istiyorsanız, rüzgar enerji santrali üretmek istiyorsanız, elektrikli araçlarınızı kullanmak istiyorsanız ve batarya üretmek istiyorsanız daha fazla madencilik yapmak zorundasınız. Biz onun için şunu söylüyoruz, önce insan, sonra çevre, ondan sonra madencilik yapmalıyız artık çünkü havası, toprağı, suyu olmayan bir insanoğlunun madeni enerjisi olması da çok fazla bir şey ifade etmeyecektir. Katma değerli madenciliğin bir numaralı önceliği insan, iki numaralı önceliği de hiç şüphesiz çevredir."
Yılmaz, bunlardan hiçbir zaman ödün vermeyeceklerini vurgulayarak, "Biz zaten Türkiye Madenciler Derneği olarak da sürdürülebilir madencilik ilkelerini oluşturmak üzere yola çıktık. Üyelerimizi burada motive etmek istiyoruz. Devletimizle el ele madenciliği Türkiye için lokomotif sektör yapmak zorundayız." dedi.
Muhabir: Hatice Özdemir Tosun