LONDRA (AA) - UNCTAD'ın "Ticaret ve Kalkınma Raporu 2025", Londra'da düzenlenen etkinlikte açıklandı.
Rapora göre, küresel ticaret bu yılın başında yaklaşık yüzde 4 büyüdü. Bu artışta, firmaların ABD'nin gümrük tarifesi değişiklikleri öncesinde ithalatlarını hızlandırması ve yapısal değişiklikler etkili oldu.
Dijital ekonomi ve yapay zeka ekonomisinin büyümesinin de desteğiyle hizmet sektörü daha hızlı büyürken, gelişmekte olan ülkelerin birbirleriyle yaptıkları ticaret ortalamanın üzerinde artış kaydetti.
Bu büyümeye rağmen, politika istikrarsızlıkları artık ticaret, yatırım ve kalkınma için sürekli bir zorluk oluşturuyor, finansal şoklar hızla reel ekonomiye sıçrıyor ve küresel ekonomik yapıda boşluklar ortaya çıkıyor. Küresel ticaretin yüzde 90'ından fazlasının finansa bağlı olması, fırsatları yeniden şekillendiriyor ancak kırılganlıkları da derinleştiriyor.
Söz konusu finansal dalgalanmalar ve jeopolitik belirsizlikler küresel ticaret ve yatırımlar üzerinde giderek artan şekilde baskı oluşturuyor.
Bu durum ekonomik büyümeye de yansıdığından, küresel ekonomideki büyümenin 2024'teki yüzde 2,9 seviyesinden bu yıl yüzde 2,6'ya gerileyeceği tahmin ediliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Kuruluşu (UNCTAD)'a göre, küreselleşme jeopolitik belirsizlikler ve politika değişiklikleriyle yeniden şekillenirken, finansal sistem reel ekonominin ihtiyaçlarına daha iyi hizmet verebilmek için uyum sağlamak zorunda kalacak.
Gelişmekte olan ekonomiler en yüksek finansman ve iklim riskleriyle karşı karşıyaFinans sistem karşısında daha kırılgan durumdaki gelişmekte olan ekonomilerin, gelişmiş ekonomilere göre yüzde 4,3 ile daha hızlı büyümesi bekleniyor.
Ancak gelişmiş ülkeler, daha yüksek finansman maliyetleri, sermaye akışlarındaki ani değişikliklere daha fazla maruz kalma ve iklim değişikliği kaynaklı finansal risklerin artması gibi sorunlarla karşı karşıya. Bu faktörler, büyümeyi sürdürmek için gereken mali alanı ve yatırım alanını sınırlıyor.
Afrika, Asya ve Güney Amerika'daki gelişmekte olan ülkeleri kapsayan Küresel Güney, dünya üretiminin yüzde 40'ından fazlasını, mal ticaretinin yaklaşık yarısını ve küresel yatırım girişlerinin yarısından fazlasını oluşturuyor. Buna rağmen, bu ülkelerin finansal piyasalardaki rolü sınırlı kalıyor.
Çin hariç gelişmekte olan ülkeler, küresel hisse senedi piyasası değerinin sadece yüzde 12'sini ve tahvil ihraçlarının da yüzde 6'sını temsil ediyor.
Yurt içi finansal piyasaları küçük olduğu için birçok gelişmekte olan ekonomi önemli ölçüde daha yüksek maliyetli dış borçlanmaya bağlı hale geliyor. Başlıca gelişmiş ülkelerde yüzde 1 ile 4 arasında olan borçlanma oranları, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 7 ile 11 arasında değişiyor.
Söz konusu yüksek maliyetler, uluslararası finans sisteminin yapısal sorunlarını yansıtırken, uzun vadeli yatırımları azaltıyor ve büyümeyi de yavaşlatıyor.
Küresel Güney ülkelerinin iklim değişikliğinin etkileri karşısındaki kırılganlığı da finansal baskıları artırıyor. Aşırı hava koşullarına sürekli maruz kalan bu ülkeler, kredi sağlayan kurum ve kuruluşların aşırı hava koşullarını daha riskli olarak görmesi nedeniyle her yıl tahmini 20 milyar dolar daha fazla faiz ödüyor.
UNCTAD, finansal kırılganlığın azaltılması, ticaret, finans ve kalkınma arasında daha güçlü bir uyum sağlanması için bugünün ekonomisine uygun şekilde ticaret kurallarının şekillenmesi, çok taraflı ticaret anlaşmazlıkları sisteminin kuralların uygulanmasını ve belirsizliğin azaltılmasını sağlayacak şekilde düzeltilmesi, veri boşluklarının kapatılması, gelişmekte olan ülkelerin uygun maliyetli uzun vadeli finansman sağlayabilmesi için bölgesel ve yerel sermaye piyasalarının güçlendirilmesi ve emtia ticaretinde uygun maliyetli ticaret finansmanına erişimin genişletilmesi önerilerinde bulunuyor.
UNCTAD Genel Sekreteri Rebeca Grynspan, rapordaki bulguların finansal koşulların küresel ticaretin yönünü giderek daha fazla belirlediğini gösterdiğini belirtti.
Ticaretin sadece bir "tedarikçiler zinciri" olmadığına işaret eden Grynspan, "Ticaret, aynı zamanda krediler, ödeme sistemleri, döviz piyasaları ve sermaye akışları zinciridir. Bu kapsamda, gerçek bir dayanıklılık inşa etmek için ticaret, finansman ve sürdürülebilirlik arasında entegre politika çerçevelerinin oluşturulması gerekiyor. Ticareti, finanstan izole şekilde anlayamayız." ifadesini kullandı.
Muhabir: Nuran Erkul Kaya