DOHA (AA) - AA muhabirine konuşan uzmanlar, İsrail’in Katar’ın başkenti Doha’daki Hamas müzakere heyetine saldırısını ve 15 Eylül'de Doha’da yapılacak İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi'ni değerlendirdi.
Al Jazeera Stratejik Araştırmalar Merkezi Kıdemli Araştırmacısı Dr. Lika Mekki, İsrail’in Doha saldırısının Arap ve İslam coğrafyasına yönelik ciddi bir tehdit içerdiğini vurguladı.
“İsrail artık saldırılarıyla sadece Filistin’i değil, İslam ve Arap dünyasının güvenliğini doğrudan hedef almaya başladı. Bu saldırı, bölgedeki istikrarı sarsmayı amaçlayan yeni bir stratejinin göstergesidir” değerlendirmesinde bulunan Mekki, Türkiye’nin zirvede yer almasının önemine dikkati çekti.
Mekki, “Türkiye’nin zirvede bulunması çok kritik. Çünkü Türkiye, alınacak kararların etkili olmasını sağlayabilecek ve yönlendirebilecek konumda. Zirveden çıkacak sonuçların sadece kınama açıklamalarıyla sınırlı kalmaması gerekir. Artık İsrail’in caydırılması için pratik adımlar atılmalı.” dedi.
Katar’ın ABD ile sadece güvenlik anlamında değil, çok yönlü ilişkilerine değinen Mekki, şunları kaydetti:
“Katar’ın ABD ile siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarında derin işbirliği mevcut. Ancak son saldırı, ABD’nin askeri varlığının Katar’ın güveliği için tek başına yeterli olmadığını gösterdi. İsrail, söz konusu olduğunda ABD, Körfez’in güvenliğini dahi riske atabiliyor. Bu nedenle Katar güvenlik anlaşmalarını çeşitlendirmek zorunda. Türkiye uzun süredir Katar ile stratejik uyum içinde ve Doha’da askeri üssü bulunuyor. Dolayısıyla Katar, güvenlik anlaşmalarını sadece ABD ile sınırlandırmayarak, çeşitlendirmeli. Bu bağlamda Türkiye, Katar’ın güvenliği için en güçlü alternatif konumunda.”
“İsrail’in saldırısı tüm bölgeye mesajdır”Al Sharq Forumu Başkanı Dr. Wadah Khanfar ise İsrail’in Doha saldırısının sadece Katar’a değil, tüm bölgeye yönelik stratejik bir uyarı olduğuna işaret etti.
“İsrail’in Doha’ya saldırısı, Körfez bölgesinde bir ilk. Bu saldırıyı gerçekleştirebilmiş olması, artık İsrail’in Arap coğrafyasının tamamına rahatlıkla yönelme ihtimalini doğuruyor. Dolayısıyla bu saldırı, İsrail’in yeni bir strateji benimsediğini ortaya koyuyor.” ifadelerini kullanana Khanfar, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) - Arap Birliği Olağanüstü Zirvesi’ne ilişkin beklentilerin çok yüksek olduğuna dikkati çekerek, “Bölge halkları sadece sert açıklamalar ve kınamalar değil, İsrail’i gerçekten durdurabilecek icraatlar bekliyor. Hava sahalarının ve deniz güzergahlarının İsrail’e kapatılması ya da insani yardımın önünü açacak pratik adımlar atılması gibi kararlar alınmalı.” dedi.
Özellikle Gazze’ye insani yardım ulaştırmayı hedefleyen Küresel Sumud Filosu’nun desteklenmesinin büyük önem taşıdığını dile getiren Khanfar, “Zirveden bu yönde karar çıkmazsa, toplantı sadece kınamalarla sınırlı kalır ve İsrail Gazze’deki soykırımını sürdürür.” değerlendirmesinde bulundu.
“Doha saldırısı, Filistin için bir fırsat olabilir”Khanfar ayrıca İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’deki ateşkes görüşmelerini samimi şekilde yürütmediğini, yalnızca zaman kazanmaya çalıştığını belirterek, şöyle devam etti:
“Netanyahu, Gazze ateşkes görüşmelerinde ciddi değildi. İsrail, Doha saldırısı ile sadece Hamas müzakere heyetini hedef almakla kalmadı; tüm bölgeye 'gerekirse herkese saldırırım' mesajı verdi. İsrail’in nihai amacı Gazze’yi Filistinlilerden tamamen boşaltmak, Batı Şeria’da da benzer bir tasfiye planını hayata geçirmek. Bu saldırı, eğer doğru değerlendirilirse ve zirvede uygulanabilir adımlar ve İsrail’i engellenecek kararlar alınırsa Gazze’nin soykırımdan kurtulması ve Filistin’in barış içerisinde yaşaması için bir fırsata dönüşebilir.”
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Zirvesi’nde alınacak kararlar hayati öneme sahipİslam ve Arap ülkelerinin yaklaşan zirvede alacağı kararların tarihi ve hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Khanfar, İsrail’in Doha saldırısının yalnızca bir diplomatik süreç olan ateşkes görüşmelerini değil, Körfez ülkelerinin güvenlik düzenini de hedef aldığını ve bu nedenle zirveden çıkacak kararların bölgenin geleceğini doğrudan etkileyeceği değerlendirdi.
“Zirveden çıkacak sonuçlar öncekilerden çok farklı olmalı”Katar merkezli Eş-Şark Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Cabir el-Haremi ise Arap ve İslam dünyasında "daha önce görülmemiş bir dayanışma" olduğunu dile getirerek, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Zirvesi’nde alınacak kararların öncekilerden farklı olması gerektiğini ifade etti.
“Zirveden çıkacak sonuçlar öncekilerden çok farklı olmalı. Zirvede sadece Katar ile bir dayanışma değil aynı zamanda İsrail’in bu kadar pervasızca saldırılarının da önüne geçilecek adımlar atılmasını bekliyoruz” diyen Haremi, zirvede alınacak kararların sadece kınama ve sert açıklamalarla sınırlı kalmaması gerektiğine ve İsrail’i caydıracak somut adımların gündeme alınmasının zorunlu olduğuna işaret etti.
Muhabir: Ali Altunkaya